Maçın başlamasıyla
İstanbul BŞB'nin gole dönük cesur oyununu gördük.
Saraçoğlu'na gelen bazı
takımların klasik anlayışı diye yorumladık ilerleyen dakikalarda da
kontrolü elden bırakmadılar. Bu da bize "Dersine çalışmış bir takım" imajını verdi. 11'de Carlos'un ortasında Ali Bilgin'in dışarı giden kafa vuruşu kaçan fırsatlar hanesine ilki yazdırdı. Uğur'un 14'de bencilce kendi pozisyona girmek istemesi, ilerleyen dakikalarda da yineledi. 16'da
Semih vurdu, dönen topu Deivid ortaladı, Uğur yine kontrol edemedi. 21'de
Lugano ve Edu'nun arasına
Volkan da katıldı, üçü vuramadı, Gökhan boş
kale yerine dışarı yolladı. 60'da Zico'nun klasik müdahale zamanı geldi. Uğur ve Kemal'in yerine
Vederson ve Kazım görev aldılar. Organizasyonda fazla bir şey değişmedi. 73'de gol için
İlhan da oyuna girdi. Ve gol geldi, ama konuk ekipten. İstanbul BŞB'nin ender köşe vuruşlarından birini İlyas kafayla ağlara gönderdi, Saraçoğlu buz kesti: 0-1. 81'de Gökhan'ın 2-0 yapan golü gerçeği yüzlere çarptı.
Fenerbahçe'nin yediği ilk gole kadar kornerinin bile olmaması evsahibinin sıkıntısının bir göstergesiydi.
YÖNETİM KULÜBEYE BAKMALI!
86'da Edu 2-1 yaptı. Hemen ardından Deivid 88'de beraberliği getirdi. Fenerbahçe çok geç de olsa kıpırdamış, bu da tek puanı getirmişti. Sonuçta sarı-lacivertliler bir kez daha bir devreye istedikleri gibi başlayamadılar. Hep Fenerbahçe'nin büyüdüğünden,
Avrupa takımı olmaya başladığından söz ediyoruz. Ama takım bir Alex'in yokluğunda bu hale geliyorsa yanılıyoruz demektir. Bir çok isim yedekte bekletilmekten şikayetçi. Ele geçen fırsatta sonuç ortada! Transfere tepki göstermek dışında sessiz kalan
yönetim kulübeye bir bakmalı! Sonra da düşünmeli. Ama düşünüp yalanlama yerine çözüm bulmalı!
SABAH