11 Temmuz tarihli mektup, ailesinin 3. kattan aşağı itildiği şüphesini taşıdığı merhum ağabeyle ilgili. İşte o mektup...
Söylediklerini bizzat yaşayan gerçek bir Müslümandı
Mektubumun bu 2. kısmında size birinden bahsedeceğim. 9 Mayıs 2017 akşamı (...)’de kızının evinde olan polis baskınında panikleyip 3.kattan düşerek hayatını kaybeden 59 yaşındaki (...) Abi’den…
Biz haberlerden ölüm haberini böyle öğrendik. Gözleri en yakını bile görmezken 59 yaşında biri nasıl kaçmak için 3. kattan atlamak ister inanın anlayamıyoruz. Eşine, kızına da ne yazık ki ulaşıp da gerçeği bir türlü öğrenemiyoruz. Öğrensek de artık (...) abimiz yok, o yüzden hiç anlam ifade etmiyor. Ama kim sebep olduysa da Allah’a havale ettik, çünkü başka yapacak bir şeyimiz de yok.
(...) Abi’yi 7 yıldır eşimle (...)’da tanıyoruz. Kendisi hem Kur’ân hafızı, hem Risale-i Nur âşığı, hem de ilahiyatçıydı. Tüm ömrü hasta olan bir tek kızına bakma, onun 70’lere varan ameliyatlarını yaptırmakla ve talebe yetiştirmekle geçtiğine şahit olmuşuzdur.
Hayat onu çok erken yaşlandırmıştı. Yaşından daha büyük görünürdü, saçları yıllar önceden beyazlamış, omuzları çökmüştü.
Hakikat karşısında hep dikti. İslam’la ilgili en küçük mevzuda bile laubaliliği sevmez, çok sert çıkardı. Sert, ciddi bir yapısı vardı, ama bu yapısının altında yufka yüreği, babacan tavırları hep bizi mest etmişti. İnsanlara karşı çok nazik, tevazu sahibiydi. Kur’ân okumak ve onun ahkâmıyla amel etmek onun hayat tarzıydı. Risalelere gözü gibi bakar, Kur’an-Sünnet ışığıyla anlamamız için elinden geleni yapardı. Onu hatırladığım her karede ayet, hadis ve kıssalardan hazırladığı Risale dersini en güzel bir şekilde takdim eder, boş vakitlerde ya Kur’ân ya da Cevşen okurdu. Bize sürekli nasihatlerde bulunur, namazlarımız konusunda hassas olmamızı tembihlerdi. Benimle beraber onu dinleyen bir çok kişi, (...) Abi sayesinde kuşluk namazını oturtmuştur. Çünkü kuşluk namazını o kadar güzel anlatırdı ki, kılmamayı aklımızdan bile artık geçiremezdik. Ama bu güzel insan, ne yazık ki Berat kandilinden bir gün önce yaşanan bu zulüm ortamında çok acı bir şekilde aramızdan ayrıldı. Sizin gazetenizde onunla ilgili haber çıkmadı. Hatta biri “Fe…’nün irşad imamı öldü.” başlığı beni çok etkiledi. Çünkü o hiçbir zaman, bir terör örgütüne üye olmadı, destek de olmadı. O hayatı boyunca hep Allah ve Rasulünü anlatma uğrunda ömrünü geçirdi. Çoğu zaman bu yüzden sıkıntılı olan, hastalıklarla ciddi imtihanlar atlatan ailesini bile ihmal etti. O gazeteler bir şeyi doğru söylüyordu, o gerçekten herkesi irşad etti. Bu gazeteler bunu yazarken ya bu kelimenin anlamını bilmiyor ya da bizim aklımızla dalga geçiyorlardı. (...) Abi, hep Kur’ân-Sünnet ve Risalelerle yaşamış, ömrünü onlarla tazim etmiş biriydi. İnsanları, Yaradan’dan dolayı çok sever, onları Allah’a yaklaştırmak için elinden geleni yapardı. Söylediklerini, bizzat yaşayan gerçek bir Müslümandı.
Bugün ne yazık ki her birimiz, onun ne cenazesine ne de taziyesine katılamayacağız. Çünkü onu tanıyanların çoğu ya hapiste ya da daha sıkıntılı yerlerde… Ama bizler, her birimiz kendi evimizi yas evi yaptık. Rabbimizle beraber acımızı dindirmeye çalışıyor, onun için Kur’ân’lar okuyup, tesbihler çekip dualar ediyoruz. Her birimiz hatim paylaşıp, bizzat onun için hatim indiriyoruz. Bugünden sonra kıldığımız her namazda ve özellikle her kuşluk namazında bize hayrı tavsiye eden bu ağabeyimizin de kıldığımızdan hissedar olması için dua ediyoruz.
Sizden rica ediyorum. Lütfen bu mektubu yayınlayın.
(...) ağabeyimiz; öyle bir suçlu gibi aranıyorken, kaçarken öldü, olmasın. Bu haksızlığa bari burada uğramasın. Ona olan vefam adına bu mektubu yazdım. Ve benimle şu an (...)’da olan herkes tek bir yürek olmuş ve her bir ağızdan, “Biz ondan razıyız Allahım, ne olur sen de razı ol… Mekânını cennet eyle, sevgilisi Habibi’ne komşu eyle” niyazları yükseliyor. Seni çok ama çok seviyoruz (...) Abi… Bu erken gidişin bizi yaktı ama inşallah senin sıkıntılarını da sona erdirdi. Sen adam gibi adam, ihlaslı samimiyetli tam bir irşad adamısın...
Yeni Asya / Mağdur Kürsüsü