Peki İstanbul’un su kaynakları bir gün tükenebilir mi? Buna yönelik hazırlık yapılıyor mu?
İSKİ’ye göre İstanbul'da kullanılan suyun neredeyse tamamı yüzeysel sulardan, yani yağmurdan geliyor.
Kuraklık yaşandığı dönemlerde su dağıtımını dengelemek için barajlarda birikmiş olan sulara başvuruluyor.
İstanbul’a su sağlayan tüm barajların toplam kapasitesi, İstanbul’un bir yıllık su ihtiyacının yalnızca yüzde 80’ini karşılıyor.
Yani bir yıl boyunca hiç yağış olmazsa barajlar tamamen boşalabilir.
Barajların haricinde Melen Çayı, Yeşilçay ve Istrancalar’daki doğal su havzalarında kurulan regülatörlerden de su anlık olarak alınıp arıtılarak şehre aktarılabiliyor.
İSKİ'ye göre 2021 ve 2022 yıllarında Melen ve Yeşilçay regülatörleri İstanbul’un su ihtiyacının yaklaşık yüzde 60’ını karşıladı.
Bu regülatörlerin bulunduğu doğal su havzaları da kuraklıktan etkileniyor.
Özetle İstanbul, suyu için Tekirdağ’dan Düzce’ye uzanan oldukça geniş bir bölgede düzenli mevsimsel yağışlara güveniyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’ne göre Temmuz-Eylül 2023 arasında Marmara bölgesinde hafif, orta, şiddetli, çok şiddetli ve olağanüstü derecede kuraklık yaşandı.
Bu haberin ilk yayınlandığı Şubat ayında da Türkiye genelinde ve Marmara bölgesinde kuraklık yaşanıyordu.
'Sıfır yağış diye bir öngörüm yok'
Şubat 2023'te BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Bülent Solmaz'a göre İstanbul’un su kaynaklarının uzun vadede tükenmesi mümkün değil.
Yağışlarda gözlenen azalma eğilimi uzun süreli etkili olmaya devam ederse ne yapılır sorusuna yönelik ise özel bir çalışma yok. Ancak konuştuğumuz uzmanlar, İstanbul gibi bir şehirde mutlaka bu çalışmanın yapılması gerektiğini söylüyor.
İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Solmaz, İstanbul’un su temininde önümüzdeki yıllar için bir tehlike öngörülmediğini belirtiyor.
Uzun süre yağış olmaması durumunda ne yapılacağı sorusuna ise Solmaz şu yanıtı veriyor:
“İstanbul’un su transferi bir döngüye dayalı. Yağmur barajlara yağıyor, kurak zamanlarda bu suyu regülasyon için kullanıyoruz, aynı zamanda da nehirleri kullanıyoruz.
"Altı ay boyunca sıfır yağış olursa ne yaparız diye bir hesabımız yok. Hesabımızı geçmiş yıllara, minimum yağışa göre yapıyoruz. Sıfır yağış diye bir öngörüm yok, sıfır yağış olursa sadece İstanbul’un değil, dünyanın büyük bir problemi olur."
İstanbul’a su sağlayan kaynakların sadece İstanbul’da olmadığını belirten Solmaz, 200 kilometre uzaklıkta, Karadeniz bölgesindeki Melen Çayı’ndan şimdilik regülatörler aracılığıyla su aktarıldığını, ileride de inşaat süreci tamamlanırsa barajın kullanıma alınacağını belirtiyor.
Uzun süreli iklim projeksiyonlarına dayanarak çalışıldığını belirten Solmaz, Melen su sistemi dahil birçok su kaynağının Türkiye’nin en yağışlı bölgelerinde bulunduğunu aktarıyor:
"Türkiye’nin Karadeniz bölgesinde yağış azalmayacak, aksine artacak. Ayrıca Türkiye’nin henüz devreye alınmamış birçok temiz içme su kaynağı var. 2040 ve 50’lerde bunlar devreye alınacak. Su kaynaklarımızın tamamını henüz tüketmiş değiliz ama biz bunları kullanmadığımızda denize akıyorlar. Bizim amacımız denize akan yağmur sularını denize ulaşmadan tutup kullanmak."
'İstanbul’da gelecekte, özellikle kış yağışlarında önemli bir azalma bekleniyor'
Şubat 2023'te BBC Türkçe’ye konuşan Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş’e göre, kış aylarında kuraklık göstergelerine bakıldığında Türkiye’nin kuzeybatısında, İstanbul’u içeren Marmara bölgesinde, Batı Karadeniz’de, İç Anadolu’nun önemli bir bölümünde ve Kuzey Ege’de kuraklık yaşandı.
İstanbul’u besleyen barajların bulunduğu bölgelerde ise şiddetli ve çok şiddetli kurak koşullar egemendi.
Türkeş, Boğaziçi Üniversitesi'nin çalışmalarının yanı sıra Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) araştırmalarını da referans göstererek bu kuraklığın önümüzdeki yıllarda insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle şiddetleneceğini belirtiyor.
İklim modellerindeki orta ve kötümser senaryoların Akdeniz Havzası’nda, Türkiye’nin Karadeniz ve kısmen Kuzeydoğu Anadolu bölgeleri dışında büyük bir bölümünde gelecekte, şimdi yaşadığımızdan çok daha kurak, sıcak koşullarla karşı karşıya kalınacağını gösterdiğini söyleyen Türkeş şöyle konuşuyor:
“Yağışının önemli bir bölümünü kış mevsiminde alan Türkiye için bu kötü bir durum. Çeşitli ikim modellerine dayanarak yine orta ve kötümser iklim senaryolarında Türkiye bölgesinde yüzyılın sonuna kadar bugünden, özellikle yılın sıcak döneminde, 5, 6 ve 7 santigrat derece daha sıcak koşulların yaşanması bekleniyor.
“Kuraklıkların sıklaşması ve şiddetlenmesi, toprak neminin azalması, yağış rejiminin değişmesi, hava sıcaklıklarının ve buharlaşmanın artacak olması hem içme ve kullanma suyu hem de tarım için kullanılan su açısından gelecekte sorunlar yaşanacağını gösteriyor. İstanbul’da da gelecekte, özellikle kış yağışlarında önemli bir azalma bekleniyor.”
BBC Türkçe’ye konuşan, su yönetimi politikalarının analizi ve su diplomasisinin yanı sıra iklim değişikliğinin etkilerinin geleceğe yönelik öngörüleri üzerinde çalışan Hidropolitik Akademi’den Dr. Fulya Aydın Kandemir de Türkiye genelinde ve Karadeniz ile Akdeniz arasında bir geçiş iklimine sahip olan İstanbul’da son 2-3 yıldır meteorolojik, hidrolojik ve tarımsal kuraklığın bir arada yaşandığını belirtiyor.
“Akdeniz havzası dünyanın düdüklü tenceresi gibi, dünyanın geri kalanına göre çok daha fazla ısınıyor. Burada olmamızdan dolayı riskler giderek görünür hale gelmeye başladı ve eskiden efsane gibi gelen şeyleri insanlar deneyimlemeye başladı" diyen Kandemir şöyle devam ediyor:
"Dünya 1,5 derece ısınıyorken biz iki derecedeyiz, bu da orman yangınları, seller ve kuraklıklar gibi iklim değişikliğinin etkilerinin daha şiddetli görünmesine neden oluyor."
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) verileri, Akdeniz bölgesinin dünyanın geri kalanından yüzde 20 oranında daha hızlı ısındığına işaret ediyor.
İstanbul’da “kentsel ısı adası etkisinin” hâkim olduğunu, yani şehrin insan faaliyetleri nedeniyle çevresindeki kırsal alanlardan önemli ölçüde daha sıcak olduğunu da söyleyen Kandemir, bunun özellikle yüzey sularında azalmaya neden olabileceğini vurguluyor.
İstanbul’u besleyen su kaynakları tükenebilir mi?
Uzmanlara göre iklim değişikliğinin yanı sıra İstanbul’un beslendiği su havzaları ve bu havzaların etrafındaki ekosistemler, hızla artan nüfusun baskısı altında.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre İstanbul’un nüfusu 2022 yılında 15 milyon 840 bini aştı.
Uzmanların projeksiyonları önümüzdeki yıllarda İstanbul’da nüfusla beraber su tüketiminin artmaya devam edeceğine, su kaynaklarının ise azalacağına işaret ediyor.
Prof. Dr. Türkeş, İstanbul’a su sağlayan kaynakların tükenmesinin mümkün olduğunu söylüyor.
“Yeni yerleşim alanlarının, kaçak konutların, orman tahribatının, köprü ve havalimanı gibi mega projelerin ve otoyol çalışmalarının su toplama havzalarında ciddi daralmaya” yol açtığını söyleyen Türkeş şöyle konuşuyor:
“İstanbul’u besleyen su kaynaklarına baktığımızda nüfusun hiç artmaması gerekiyor. Barajlar artık etkili yağış olması halinde bile bırakın maksimum düzeyde, optimum düzeyde bile yararlanabilecek halde değil ve yeterli korunan geniş havzalarının olmaması İstanbul’da temel bir sorun.
“Bu kaynakların daha sıcak ve daha kurak bir dünyaya dayanabileceğini, iki yıl ve daha uzun sürecek bir kuraklığa hazır olduğunu düşünmüyorum.”
Dr. Kandemir ise İstanbul’da şimdilik suyun tamamen tükenmesini öngörmediğini, büyük şehirlerde uzun dönem kuraklık yaşandığı ve yüzey sularının temin edilemediği dönemlerde yeraltı sularına dönüş yapıldığını aktarıyor:
“Antalya’da ve Konya’da bu şekilde, İzmir de hem yüzey sularından beslenmeye çalışıyor ama suyu doğru kullanabilmek açısından yeraltı suyu da kullanılıyor. İstanbul’da sıfır su günü beklemiyoruz ama buna yönelik planlama yapılmaması çok büyük eksiklik olur.”