Beykoz'da, bakımını üstlendiği 45 yaşındaki şizofren hastası Cüneyt Üstün'ün kulağına vida çakıp, vücudunun her yerini bıçakla kesen Moldovyalı bakıcı Angela Becoic (46) hakim karşısına çıktı. Botlarının üzerindeki kan lekelerinin bakıcıyı ele verdiği öne sürüldü. Ağırlaşmış müebbet hapsi istenen bakıcı, suçlamaları reddetti.
Anadoluhisarı'nda yaşanan olay, 30 Mart 2015'te meydana geldi. Ailesinin, bakıcı tutarak bir apartman dairesine yerleştirdiği ve 30 yıldır şizofren hastası olan Cünyet Üstün, annesinin, kendisine telefonla ulaşamaması üzerine girilen evde, yatağında öldürülmüş halde bulundu. Yapılan incelemede, kulağının içine vida çakılan, vücudunun birçok yerinde de derin bıçak kesikleri olan Üstün'ün, kan kaybından hayatını kaybettiği tespit edildi.
Oğluna ulaşamadığı için geldiği evde kapının kilitli olduğunu, anahtarın ise sadece bakıcıda ve kendisinde olduğunu belirten 73 yaşındaki anne A.N.D., iki gün süreyle bakıcı kadına ulaşamadığını ifade etti. Bakıcıya verdiği telefonun sürekli kapalı olduğunu söyleyen annenin ifadeleriyle operasyon başlatan polis, Becoic'i Fatih'te yakaladı. Yanına bavulunu da almış olan Becoic, iki gün önce işi bıraktığını, bunu hastanın annesine söylediğini dile getirerek, "Evde bana sürekli saldırıyordu. Üstelik kapıya bir takım adamlar geliyordu. Cüneyt, bunların arkadaşları olduğunu söylüyordu. Çok korkuyordum. Olay sabahı o odasında uyuyordu. Ben kapıyı kilitleyip çıktım, ama kendisinde de anahtar vardı." diye konuştu.
Daha sonra yapılan araştırma sonucunda, bakıcının botunda Üstün'e ait kan lekesi bulundu. Kan lekeleriyle ilgili ifade veren bakıcı, "Daha önce de yaraları vardı. Ölen, bu kanı kasten benim botuma sürmüş olabilir." Şeklinde savunma yaptı. Ancak bakıcının savunmaları, hayatın olağan akışına uygun bulunmadı ve soruşturmayı yürüten savcı, 'Ağırlaştırılmış müebbet hapis' cezası istemiyle dava açtı.
Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada anne şizofren olan oğlunu üç günde bir ziyarete gittiğini, en son birlikte yemek yediklerini belirterek, "Bakıcıya ayda 600 dolar para veriyordum. İki aydır oğluma bakıyordu. Hiçbir sorun yoktu. İlaçlarını verip, yemeğini yapıyordu. Ben de ona verdiğim cep telefonundan arayıp kontrol ediyordum. Benden oturma izni için yardım bile istedi. Sırf oğluma baksın diye istediği 6 bin doları ayarladım. O gün bankadan çekip ona verecektim ama kayıplara karıştı. Oğlumu o öldürdü." şeklinde konuştu. Duruşmada tercüman aracılığıyla ifade veren ve cinayeti kendisinin işlemediğini iddia eden bakıcı ise, anne Üstün'e işi bırakacağını söylediğini dile getirerek, "Ben sabah erken evden ayrıldım. Maktul evde uyuyordu. Geç çıkmış olsam o uyanık olabilir ve bana zarar verebilirdi. Eşyam çok az olduğu için hep yanıma alırdım. A.N.D. hanımın verdiği telefonu ise kaybettim." dedi. Müşteki avukatı Sabire Akbaş da, sanığın savcılıktaki ve mahkemedeki ifadelerinin tamamen zıt olduğunu ve şikayetçi olduklarını söyledi.
Duruşmada, ev içinde yapılan incelemede, kulakların içine vidaları çakmakta kullanılan alet ve kesiklerin yapıldığı bıçağın bulunamadığı belirtildi. Gelen adli tıp raporunda ise, Cüneyt Üstün'ün kulağına çakılan vidanın eğildiği, kesitlerin de çok ve derin olduğu ifade edildi. Mahkeme Heyeti, gelen raporda öldürücü darbelerin kanaat verici durumda olmaması nedeniyle, yaraların ne şekilde meydana geldiğinin net olarak ortaya çıkarılması için Adli Tıp Genel Kurulundan rapor istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
CİHAN