37 yıldır geleneği çağdaşla, aklı kalple, ilimi iman ile harmanlayarak, nesilden nesile hayatı okumaya ve okutmaya devam eden Sızıntı Dergisinin Temmuz sayısının başyazısında, “Hususi bir açıdan iman” inceleniyor.
Yazıda, emin, güvenilir ve sağlam olmak anlamına gelen “iman”ın Allah’a inanmak, O’nu tasdik etmek ve doğrulamak, vicdanî itiraf ve kalbî iz’anda bulunmak da, dil geleneği açısından bu mübarek kelimeye yüklenen mânâlardan sadece birkaçını oluşturduğu belirtiliyor.
Yaşar Sağlam’ın kaleme aldığı “Sentetik İlaçların Yan Tesirinin Kaynağı” konulu yazıda, farklı atom veya moleküllerin farklı şekillerde bir araya getirilmesiyle çok farklı hususiyetlere sahip yeni bileşikler elde edildiği belirtiliyor. Tek başına yanıcı bir atom olan hidrojenin, oksijen ile temasında çok küçük bir enerji (kıvılcım) ile patlamaya sebep olduğu, hâlbuki bu iki atomun uygun şartlarda birleştirilmesiyle su molekülünün yaratıldığına dikkat çekiliyor. Moleküllerin R veya S dizilişlerinin, ilâç kullanımında ortaya çıkan yan tesirlerden öncelikli olarak mesul olduğu ve ilâçların kesinlikle molekülün tek bir dizilişini ihtiva edecek şekilde üretilmesi gerektiğine değiniliyor.
Sızıntı Dergisi’nin Temmuz sayısında İsmail Uzun’un kaleme aldığı, islam’ın mukaddes beldeleri olan Mekke ve Medine’ye kadar uzanan yani Haremeyn bölgesinin önemi ve özellikleri “Harameyn AB-I Hayat Damarları” başlığıyla hazırlanan yazıda anlatılıyor.
Biyoloji bölümünde Prof. Dr. Faik Kocadağ tarafından, Cenab-ı Hakkın insanlara emanet olarak verdiği vücut sarayı “Kendinden Olanı Tanıma” başlıklı yazısıyla tanıtılıyor.
Habib Balcı’nın Şehzade Süleyman Paşa ve Rumeli’nin Fethi”başlıklı yazısı, bugün ki teknolojinin temel taşlarından bir metal olan “Demirin Macerası” Prof. Dr. Mustafa Akdağ tarafından hazırlanan yazıda anlatılıyor. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Kaya Emiroğlu’nun “Rıza Ufkunda Bir Büyük İnsan” yazısında inceleniyor.
Sızıntı Dergisi’nin en önemli yazılarından “Kalbin Zümrüt Tepelerinde” Ruh ve Ötesi 4’de “Mutad-savvifinin Ruh Hakkında Mütalaalarına” yer veriliyor. Çöl hayatı; mahrumiyet, meşakkat, tehlike anlamına geliyor ve bu yüzden pek çok araştırmaya, film, dizi veya belgesele konu oluyor. Oysa bugün yaklaşık 350 milyon insan ve sayısız canlının çöllerde yaşadığı bilinmiyor. Ömer Faruk Aydın tarafından hazırlanan “Çöldeki Zenginlik” yazısı okuyucuya bu zenginliği sunuyor.
Yusuf Karaosmanoğlu’nun hazırladığı, “Bir Sefer Bir Fetih ve İçtimai – Ruhi Bayındırlık” yazısı, yaratılışta Matematik ve Geometri, Işık ve Renkler konusu Prof. Dr. Arif Sarsılmaz tarafından okuyucuya aktarılıyor.