Abdullah Aymaz | samanyoluhaber.com
Hâris el-A’ver’in rivayet ettiği Kur’an-ı Kerim’in özelliklerini sayan hadis üzerinde bir önceki yazımda durmuştuk. Evet ‘Kur’an’da biz sizden evvelkilerin haberleri vardır.”
M. Fethullah Gülen Hocaefendi bu hususta şöyle diyor: “Bilindiği gibi biz tarih öncesi dönemler hakkında pek fazla bir şey bilmeyiz. Tarihî ve arkaik bilimlerin verilerine rağmen antik dönem hâlâ bizim meçhulümüzdür. Bugün yapılan çok yönlü çalışmalarla bir hayli medeniyet su yüzüne çıkarılmış olsa da –ki Kur’an-ı Kerim’de yer yer, Nuh Aleyhisselamın kavmi, Hûd Aleyhisselamın kavmi (Âd) Sâlih Aleyhisselamın Semud gibi.. milletlerden bahisler açıyor. Yakın tarihe kadar, Âd kavminden bahsedilince, Batılılar dudak büküyor ve konuyu ciddiye almıyorlardı. Oysa ki, kazılarda Âd kavmi de, Tamud adıyla bilenen Semud kavmi de, hatta bütün detayları ile Hz. Lut’un kavmi de Sodom, Gomorede ortaya çıkarıldı. Aynı şekilde Kur’an, Firavun’unun Kızıl Deniz’de boğulmasından onun cesedinin dışarıya çıkarılacağından bahseder ki, hem mülhidler, hem de geçmiş semavî kitapların müntesipleri bu haberi hiç de ciddiye almamışlardı. Oysa ki, Kur’an, Firavun’a ‘Bugün Biz senin cesedini kurtaracağız tâ ki sonrakilere ibret olsun.’ (Yunus Suresi, 10/92) demek suretiyle bu meseleyi asırlar öncesinden haber vermişti. Kur’an-ı Kerim Firavun’un boğulmasını naklederken öyle sadece bir tarihî vâkıayı haber vermekle kalmayıp, onun cesedinin, sonraki nesillere ibret olmak üzere denizden çıkarılacağı şekilde hadiseyi resmediyor. Kur’an’ın bu ilanı karşısında hem o günün müşrik ve dinsizleri hem de bazı kütub-ü sâbıka ricali iztihzâi bir tavır takınıyorlardı ama, Kur’an, kendinden emin bir üslubla meseleyi ortaya koyuyordu. Sırf bir ihtimal çerçevesinde de olsa, şimdi o ceset İngiltere’de teşhir ediliyor; hem de o ceset diye teşhir ediliyor.”
Kur’an’ın İkinci Özelliği: “Ondan sizden sonrakilerin de haberi vardır.”
Mesela, Rum Suresinin başında: “Elif, Lâm, Mîm. Rumlar mağlup oldu. Arzın yakınında. Bununla beraber onlar da mağlubiyetlerinin arkasından da galip gelecekler. Küsur seneler içinde… Önünde de, sonunda da emir Allah’ındır. Ve o gün müminler sevinecekler. Allah’ın yardımı ile… Kimi isterse, muzaffer kılar. Aziz, Rahîm, O’dur. Allah’ın va’di bu… Allah vadinden dönmez, fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rum Suresi, 1-6)
Peygamberliğin 5. Yılında yani 613 senelerinde, bu iki komşu ve rakip devlet birbirileriyle kanlı bir muhabereye girmişlerdir. İran II. Hüsrev’in, Rum Hirakl’in hükmü altındaydı. Hudutları Dicle ve Fırat nehirleri üzerinde bir birine temas ediyordu… Filistin, Suriye, Mısır ile Irak’ın bir kısmı ve Anadolu, Rumlara tabî idi. İranlılar Rumlara iki taraftan hücum ettiler. Ve onları mağlup ettiler. Bu haber Mekke’ye gelince müşrikler sevinmiş “Siz ve Hıristiyanlar ehl-i kitapsınız, biz ve Fâris (İranlılar) ümmiyiz ehl-i kitap değiliz. Bizim gibi olan İranlılar, sizin gibi olan Hıristiyanları tepelediler. Biz de siz Müslümanları tepeleriz demişlerdi. Hz. Ebu Bekir ile Ubeyy İbn-i Halef ile iddiaya girmişlerdi. Ama “bıd’ı sînîn” küsur senelerde demekti. Bu üç beş, yedi ve dokuz senelerden biri demektir. Hz. Ebu Bekir bunu üç zannetmişti. Üç senesine 10 devesine anlaştılar. Ama Efendimiz (S.A.S.) Hz. Ebu Bekir’i uyardı… Onun için 9 senesine YÜZ DEVESİNE anlaştılar.
Bedir günü Rumlar, İranlılara galip geldi. Aynen Kur’an’ın haber verdiği gibi, Rumlar, gâlip gelmiş ve yine Kur’an’ın Müslümanlara müjde verdiği gibi aynı zamanda Bedir Savaşında Müslümanlar da gâlip gelip ferahlamışlardı.
Übeyy bin Halef olduğu için onun mirasçılarından yüz deveyi Hz. Ebu Bekir alıp Efendimize (S.A.S.) götürdü. O da bu develerin sadaka olarak verilmesini buyurdu.
Efendimiz (S.A.S.) Umre için Hudeybiye’ye gelmişlerdi. Fakat müşrikler izin vermedikleri için geri dönmüşlerdi. Münafıklar bunu mesele yapınca, Fetih Suresinin son üç âyeti nazil olmuş ve Mekke fethini müjdelemişti: “Andolsun ki, Allah hakikaten Rasulüne (Mekke’ye girme ile alakalı) gördüğü o rüyayı hakkıyla doğru gösterdi. Kasem olsun ki, inşaallah Mescid-i Haram’a emniyet içinde, başlarınızı kazıtarak, kırkarak, korkusuzca kati suretle gireceksiniz. Fakat Allah bilmediğiniz şeyleri bildi de ondan önce yakın bir FETİH yaptı.”
Evet işte haber verildiği gibi KUR’AN’ın bu müjdesi de vakti gelince tahakkuk etmiştir. Binlercesinden iki tanesini sizlere arz etmeye çalıştık…