Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın ise tutukluluğunun devamına karar verilirken tahliye edilen Murat Sabuncu ve Ahmet Şık bugün (10 Mart 2018) yeniden Cumhuriyet gazetesine gitti.
“Biz çıktık diye bu zulüm bitmiş değil” diyen Murat Sabuncu, “İçeride hala çok sayıda gazeteci var. Tutuklu hak savunucuları var. Onun için biz bundan sonrası için de sadece kendi hakkımız ve hukukumuz için değil, Türkiye'deki bütün haksızlığa uğramış, mahalle ayırımı yapmadan hepsi için bir gazeteciliği yayıncılığı hayata geçireceğiz” vurgusunu yapıyor ve ekliyor:
“Seçimler geliyor, herkesin hakkı hukuku için bu yayıncılığı büyük bir özveri ile yapmaya çalışacağız."
Ahmet Şık ise, “En büyük Türk yalanı, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu ve yargının bağımsız olduğu yalanıdır” derken, "Tutuklanırken de ortada hukuki bir karar yoktu, serbest kalırken de yoktu. Siyaset karar verdi tutuklanmamıza ve serbest bırakılmamıza” görüşünü dile getiriyor ve şöyle devam ediyor sözlerine:
“Bir kere herkes şunu bir kez görmeli. Türkiye bir hukuk devleti değil. Türkiye'de hiç kimsenin, iktidar yanlıları da dahil olmak üzere, ne hukuki güvencesi var ne de can güvenliği. Bunun ayırdına vararak herkesin pozisyonunu alması gerekiyor. Medyanın bu kadar kolay teslim olmasının en baş aktörü olarak gazetecileri görüyorum. Bu kadar örgütsüz oldukları için, mesleğin onuruna, ahlakına sahip çıkmadıkları için. Medyanın susturulması demek toplumun susturulması demektir. Bu süreç Türkiye'de gücü tek başına eline geçirmiş bir iktidarın ne kadar tehlikeli olduğunu da bize kanıtladı, ve aynı zamanda bağımsız, herkese eşit mesafede durmayı başarabilen bir medya organının da ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi."