Sivil Toplum Şuuru, Mefkûre ve Liderlik

Samanyoluhaber.com yazarlarından Ertuğrul İncekul, 'Sivil Toplum Şuuru, Mefkûre ve Liderlik' başlıklı yeni yazısında demokratik rejime dönüşü yazdı.

SHABER3.COM

Otokrasiye ve dikta rejimlerine alışan toplumların yeniden demokratik değerlere ve hukuka dönmesi on yıllar alabiliyor. Bu dönüşümü sağlayacak en önemli etkenlerden biri de şüphesiz ekonomik durumlar ve halkın gelir seviyesi. Dikta rejimlerinde halk iyice yoksullaşır; ancak son ana kadar inandığı lidere şans verme eğiliminde olur. Güvenini yitirdiğinde ise tüm öfkesiyle savunduğu değerleri yıkar ve saldırıya geçer. Suriye örneği çok taze bir misal.

 

Otokratik ya da teokratik yönetimlerde halk olağanüstü bir algı bombardımanı altındadır. Geleneksel medya ve sosyal medya aracılığıyla yoğun itibar suikastleri yapılır. Muhalif şahıslar veya topluluklar itibarsızlaştırılır. Hukuk yerle bir edilir; sivil toplum şuuru yıkılır; demokratik değerlere olan inanç menfaatçi yandaşlar tarafından çiğnenir ve bu durum örnek gösterilir. Günün sonunda diktatörler gittiğinde, ne toplum aynı toplumdur ne de ülke aynı ülkedir. Bir diktatör gider, diğeri gelir. Orta Doğu’da ve Latin Amerika’da devrim sonrası ülkelerde sıkça görüldüğü üzere, giden otokratın yerine bir benzerinin geldiği çok olmuştur. 

 

Peki, bu döngünün kırılması için neler yapılabilir? Farklı çözümler olabilir ama dört ana başlık altında çözüm önerileri sunulabilir: 

 

A. Sivil Toplum Şuurunun Tesis Edilmesi

B. Toplumun Ortak İdeallere ve Mefkûrelere Sahip Olması

C. Entelektüel Düşüncenin Cesur,Sağduyulu ve Özgür Olması

D. Güvenilir Bir Liderlik

 

Doğu Toplumları ve Batı Toplumlarının Sorunları 

 

Doğu toplumlarındaki dikta rejimleri genelde toplumun çürümüşlüğünden, otokrat liderlerden ve sivil toplum ile entelektüel birikimin yetersizliğinden kaynaklanır. Ancak Avrupa toplumları da çeşitli krizlerle uğraşmaktadır. Salt demokrasi anlayışı ve güçlü bir sivil toplum yeterli değildir. Toplumların idealleri, insani ve evrensel hedefleri de olmalıdır. Maalesef Batı toplumları, evrensel ve başka milletleri kucaklayan bir değerler savunuculuğundan büyük ölçüde yoksundur. Dahası, Batı rejimlerinde dünyanın diğer bölgelerine yönelik ciddi bir ikiyüzlülük söz konusudur. 

 

Toplumların içine düştüğü bu insan krizinden çıkabilmesi için bazı hususları ele almak gerekmektedir. 

 

Güven Bunalımı ve Evrensel Değerlerin Eksikliği 

 

Verilen vaatlerin yerine getirilememesi, halkın güvenini temelden sarsarken, sunulan değerlerin evrensellikten uzak oluşu da insanlığı bütünüyle kucaklayamamakta ve insan tabiatına hitap etmemektedir. Bu durum, toplumlarda genel bir güven bunalımı krizi oluşur.

 

Yüksek Bir Gâye-i Hayalin Belirlenmesi 

 

Her şeyden önce, toplumların yüksek bir gâye-i hayal belirlemesi gerekir. Ulvi gayeleri olmayan fertler zamanla kendilerine bile fayda sağlayamayabilir. 

 

Medeniyet ve Demokrasi Sorunsalı 

 

Bu durum, medeniyet ve demokrasi adına tam anlamıyla olgunlaşamamış ülkelerde daha fazla hissedilir. Ancak kendilerini "medeniyetin öğretmeni" ve "demokrasinin üstadı" olarak gören milletler için de geçerlidir. 

 

Yüksek Gâye-i Hayal ve Politika Üretimi 

 

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, kendi değerlerimizi esas alarak ileriye yönelik politikalar ve projeler geliştirmeliyiz. Bu süreçte her zaman yüksek bir gâye-i hayali hedef almalı ve bu hedef doğrultusunda istikrarlı politikalar üretmeliyiz. 

 

Hedefsiz Toplumların Çıkmazı 

 

Bir yiyeceği yuvalarına taşımak isteyen karıncaların hedef farklılığı nedeniyle enerjilerini boşa harcamaları gibi, ideali ve gâye-i hayali olmayan toplumlar da sürekli hareket ederler ama hiçbir mesafe alamazlar. 

 

Mesafe Almanın Şartları  

 

Mesafe alabilmek, öncelikle vicdanın saygı duyacağı ve insanın içsel eğilimlerini harekete geçirecek yüce bir hedefin belirlenmesine bağlıdır. Bu hedef doğrultusunda kusursuz bir organizasyon oluşturulmalı ve farklı alanlardaki bilgi, tecrübe ve enerji aynı noktaya yönlendirilmelidir. 

 

Güven Eksikliği ve Çatlamalar 

 

Liderlerin güven vermeyen tavırları, yetenek eksiklikleri ve aydınların vizyonsuzluğu toplumda çatlamalara neden olabilir. Ayrıca, dini ve milli değerlerin önüne geçen pragmatist düşünceler, düşünce ve hareket dünyasında derin yaralar açabilir. 

 

İnanç ve Mefkûrenin Gücü 

 

Yüksek bir mefkûre, ideal nesilleri harekete geçiren bir marş, enerjilerini besleyen bir dinamo ve kaderlerini yücelten bir coşkudur. Böyle bir mefkûre sayesinde bireysel çabalar ortak bir harekete dönüşerek derinleşir, güçlenir ve hedeflere ulaşır. 

 

En Büyük Meselemiz 

 

Bugün en büyük meselemiz, millet fertlerinin ruhunda yeniden ideallerine olan inancı canlandırmaktır. Durgunlaşan enerjiyi harekete geçirmek, iyi bir motivasyon ve disiplinli faaliyetle toplumu insanlığa fayda sağlama mefkûresine doğru yönlendirmektir. 

 

Yaşatma İdeali 

 

Bugün, kendi medeniyetimizden gelen değerler ile evrensel değerleri harmanlayan yüksek bir gâye-i hayale ihtiyaç duyuyoruz. 

 

2025 yılının, başta Türkiye'deki mağdur ve mazlumlar olmak üzere tüm dünyaya barış, huzur ve istikrar getirmesini temenni ediyorum. 
<< Önceki Haber Sivil Toplum Şuuru, Mefkûre ve Liderlik Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER