Sisi Arap dünyasının liderliğine mi oynuyor?

2030’a kadar görevde kalabilecek olması Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin iktidarını pekiştirdi. Sisi, dış politikada izlediği çizgi ile bölgenin önemli aktörlerinden biri haline geldi.

SHABER3.COM

Mısır Ulusal Seçim Kurulu'nun verilerine göre, ülkede yapılan referanduma katılan seçmenlerin yüzde 88'inden fazlası Devlet Başkanı Abdülfettah el Sisi'nin 2030 yılına kadar görevde kalmasının önünü açan anayasa değişikliğine "evet” dedi.

Görev süresinin uzamasının yanı sıra Sisi'nin yetkileri de arttı. Böylelikle yargı organlarının üst düzey isimlerini belirleme konusunda da önemli ölçüde söz sahibi olacak. Bunun dışında halihazırda geniş yetkilere sahip olan ordu da güçlendirildi. Bundan böyle Devlet Başkanına muhalif olanların daha kolay bir şekilde askeri mahkemelerde yargılanabileceklerini göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Kısacası muhaliflerin ve Sisi karşıtlarının şimdiye kadar olduğundan daha dikkatli olması gerekiyor.

Mainz Üniversitesi Arap Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Günter Meyer "Sisi'nin pozisyonu 1952'deki devrimden bu yana hiçbir devlet başkanının olmadığı kadar güçlü” değerlendirmesini yaptı. Sosyal coğrafya uzmanı Meyer, DW'ye yaptığı açıklamada, Sisi'nin selefi Hüsnü Mübarek'ten çok daha güçlü olduğunu belirterek, "Mısır devletinin en üst makamında tarifsiz bir güce sahip” dedi.

Libya'daki çabalar

Sisi, referandumdan birkaç gün önce Libyalı General Halife Hafter ile buluştu. Hafter, uluslararası toplum tarafından tanınan hükümet ve hükümete bağlı milislerin yanı sıra yıllardır çatışmaların yaşandığı ülkede birbirine rakip olan radikal İslamcı ve görece daha ılımlı olan Müslüman Kardeşler gibi gruplara karşı mücadele veriyor. Bu nedenle de General Hafter, Müslüman Kardeşlerle mücadelede Mısır'ın yanı sıra Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin önemli müttefikleri arasında bulunuyor. Müslüman Kardeşlerin sosyal devrimci potansiyeli, her üç ülkenin hükümetinde de nefret uyandırıyor. Bu nedenle de ülke sınırları dışında da Müslüman Kardeşlerle mücadele ediyorlar. Avrupa Uluslararası Hukuk ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (EIRR) Başkanı Mahmud Refaat, bu üç ülkenin de kısmen çelişkili bir siyaset izlediğine dikkat çekti.

DW'ye açıklamalarda bulunan Refaat, "Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri, Libya'da Birleşmiş Milletlerin barış çabalarına resmen destek veriyor. Aynı zamanda da Hafter'in en sıkı bölgesel müttefikleri arasında yer alıyorlar” şeklinde konuştu. General Hafter'in gücünü sadece Ortadoğu'daki müttefiklerine borçlu olmadığını belirten Refaat, "Neredeyse sınırsız destek görüyor. Bunun yanı sıra Sahra Altı Afrika'dan da paralı askerler görevlendiriyor” dedi.

Mısır'ın batı sınırına ilişkin kaygıları

Mısır, Hafter'ı sadece Müslüman Kardeşlerle mücadelede bir müttefik olarak görmüyor. Kahire'nin Hafter'den bir beklentisi de, Mısır'ın batı sınırlarının korunmasına katkı sağlaması. Libya tarafındaki cihatçı gruplar, sıklıkla Mısır'a geçiyor ve Mısır güvenlik güçleri ile bu grupların üyeleri arasında çatışmalar yaşanıyor. Mısır Devlet Başkanı Sisi, Hafter'in desteği ile bu sorunu çözmek istiyor.

Sisi Hafter ile işbirliği yaparak, dış politika açısından bölgedeki önemli aktörlerden biri haline geldi. Libya'da Mısır ve müttefiklerinin karşısında ise, Müslüman Kardeşler gibi ılımlı İslamcıları destekleyen Türkiye ve Katar bulunuyor. Suriye'de de benzer bir durum gözlemleniyor. Sisi yaklaşık üç yıldan beri Beşar Esad rejimi ile ilişkileri düzeltmek için çalışıyor. Mainz Üniversitesi Arap Dünyası Araştırmaları Enstitüsü'nden Meyer, durumu "Her iki hükümet de Türkiye ve Katar'ın izlediği tutumun karşısında ortak bir çizgide birleşiyor” sözleriyle değerlendirdi.

Diplomatik oyunlar

Sisi, dış politikaya ilişkin hırslarında ülkesinin silahlı kuvvetlerine de güvenebilir. Mısır ordusu, diğer Arap ülkeleri ile karşılaştırıldığında en güçlü silahlı kuvvetler birliğini oluşturuyor. Ancak Mısır Devlet Başkanı sadece ordusuna güvenmiyor. İç siyasette izlediği baskıcı tutum nedeniyle eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde Kahire-Washington ilişkilerinin belirgin bir şekilde kötüleşmesi üzerine, Sisi Rusya ile ilişkileri geliştirmeye başladı. Bunun sonucunda da Rus hükümeti Mısır'a silah sevkiyatında bulundu. Mısır'ın ilk nükleer santrali de yine Rusya'nın yardımları ile inşa ediliyor.

Meyer, Sisi'nin bu şekilde sadece Amerikalılara bağımlı olmadığını göstermek istediğini belirtiyor. Obama'nın halefi Donald Trump'ın döneminde ise Mısır ile ABD arasındaki ilişkiler düzelmeye başladı. Nisan ayı başında Sisi'nin Washington'da Trump'ı ziyaret etmesi ve iki liderin de ilişkilerin hiç olmadığı kadar iyi olduğunu söylemesi de bunun bir göstergesi oldu. Bunu "artı puan” olarak nitelendiren Meyer, "ABD Başkanı tarafından ayrıcalıklı dost olarak nitelendirilmek ve aynı zamanda Rusya ile iyi ilişkiler yürütmek, Sisi'nin dış politikadaki pozisyonunun gücüne vurgu yapıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Sisi, geçen aylarda dış politikada izlediği siyaseti sağlamlaştırdı. Sudan'da, halkın kısmen uğradığı hüsrana rağmen askeri rejim ile işbirliği yapıyor. Şimdiki veya Libya'da General Hafter ile olduğu gibi müstakbel iktidar sahipleri ile oluşturduğu ittifaklar, bu ülkelerin halklarının Kahire'deki bu güçlü adama desteğini garanti etmiyor.

(Kersten Knipp - Deutsche Welle Türkçe)

<< Önceki Haber Sisi Arap dünyasının liderliğine mi oynuyor? Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER