Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022'de Ankara’da öldürülmesine ilişkin davada, ikinci duruşma Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sabah 09.00’da başlayan duruşmada savcı, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.
Savcılık, tutuklu sanıklar Eray Özyağcı, Vedat Balkaya, Suat Kurt hakkında hakkında “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, sanıklar Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş hakkında suça azmettirmeden dolayı kasten öldürme suçlamasıyla ağırlaştırılmış hapis cezası talep etti.
3 SANIK İÇİN BERAAT TALEBİ
Savcılık tutuklu sanık MHP Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın ‘kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmesi’ suçlamasının kaldırılması talebinde bulundu. Geçtiğimiz duruşmada serbest bırakılan tutuksuz sanıklar Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz ve Osman Bayraktar’ın beraatini isteyen savcılık, adli kontrol şartlarının da kaldırılmasını talep etti.
Sanıklar Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Emre Yüksel, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu ve Aytaç Ataç’ın iştirak halinde işlenen suça yardım eden fail olarak kabul edilmesi yönünde görüş bildiren savcı, bu kişilerin tasarlayarak kasten öldürmeye yardım suçundan 15’er yıldan 20’şer yıla kadar hapis cezası istedi.
Sanık Alper Atay’ın suçluyu kayırma suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, sanıklar Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz ve Osman Bayraktar’ın ise beraatine karar verilmesini istedi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Özyağcı’nın ise ayrıca ‘ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak’ suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi talep edildi.
Yaklaşık 10 dakika süren duruşma, sanıkların esas hakkında savunma yapmaları için 30 Eylül tarihine ertelendi.
AYŞE ATEŞ 8 KORUMAYLA GELDİ
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, duruşmaya 8 korumayla geldi.
Ayşe Ateş, duruşma sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Alelacele kapatılmak istenen bir dosya, onca delile rağmen siyasi uzantılarla aradaki bağı koparmak için mücadele veren bir yargı süreci ile karşı karşıyayız.
Malumunuz olduğu üzere bu süreçte, tek kişilik hücrelerde kalan tutuklulara 19 ay boyunca verdikleri hiçbir beyanla uyuşmayan ezberletilmiş ortak bir ifade vasıtasıyla bu siyasi cinayeti adi bir cinayet gibi göstermek için basın ve medya dahil olmak üzere bütün imkânlarını kullanan karanlık bir güce karşı savaşıyoruz.
Eğer yargı süreci bu kadar hızlı ilerlerse şüphesiz ki Sinan Ateş suikastı davası, tarihin en kısa süren siyasi cinayet davası olarak kayıtlara geçecektir. Bu şartlar altında biz diyoruz ki milletimiz yanımızda olsun. Devletimiz arkamızda dursun. Adil yargılamanın önü açılsın. Dosyalar birleştirilsin, bütün suçlular hâkim karşısına çıkarılsın.
'TÜRKİYE DAHA BÜYÜK BİR KARANLIĞA SÜRÜKLENECEK'
Çünkü adımız gibi biliyoruz: Bu siyasi cinayet bütün karanlık yönleriyle aydınlatılmazsa Türkiye daha büyük bir karanlığa doğru sürüklenecek. Buradan alınan cesaret, yeni siyasi cinayetlerin kapısını aralayacak. Türk milleti yeni Bengisularla, yeni Banuçiçeklerle tanışacak. Türk milletinin yeni Ayşe Ateşleri olacak. Dün dövdürülerek susturulan gazeteciler, yarın öldürülecek.
Nereden biliyorsun, diye soracak olursanız, yeni eylem planlarını sosyal medyadan çoktan duyurdular. Bu siyasi cinayeti dile getiren gazetecileri, siyasetçileri hedef tahtasına koyup “Helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız!” tehditlerini bol keseden savurmaya başladılar. Konjonktür müsait olduğunda fiili eylem yapacağız, şeklinde paylaşımları dolaşıma soktular. Soruyorum sizlere: Bu yargılamadan yakayı sıyırır, paçayı kurtarırlarsa olacaklar gün gibi ortada değil mi?
'ÜLKÜ OCAKLARI VE MHP'YE SIZMIŞ KARANLIK BİR GÜÇ VAR'
Değerli Basın Mensupları;
Karanlık, her gün çeşitli mecralardan el kaldırarak “Ben buradayım!”, diyor. Bu siyasi cinayet dosyasında da Ülkü Ocakları ve MHP içerisine sızmış bu karanlık güce dair aradığınız her türlü bulgu var. Müsaadenizle, dosyada yer alan ve geçtiğimiz günlerde yazılı ve görsel basına da yansıyan bu bulguları yeniden özetlemek istiyorum:
Bu siyasi cinayet dosyasında, karanlığın karıştığı birçok şiddet eylemine ilişkin birçok delil var. Kişisel verilerimiz de bu karanlık gücün ayaklarının altına paspas olmuş. Herhangi birini kafaya taktıklarında emniyet içerisindeki uzantıları vasıtasıyla dakikalar içerisinde, devlete emanet ettiğimiz bütün kişisel verilerimize ulaşabiliyorlar. Suça karıştıklarında jandarmadaki uzantıları tarafından kollanıyorlar.
Sadece, babası Sinan’ın arkadaşı olduğu için 8 yaşındaki bir kız çocuğu hakkında bilgi toplamaktan imtina etmiyor, herhangi bir kadının kişisel verilerini emniyetin kapalı sisteminden kolaylıkla temin edebiliyorlar. Bizler kadın cinayetlerinden bu kadar muzdaripken vatandaşımızın canının ve malının emanetçisi emniyet görevlisi ise sebebini bile sormadan elindeki bütün verileri iletiyor. Öldürecek mi, dövdürecek mi, merak bile etmiyor.
İnsan, “Bu nasıl bir güvenlik zafiyetidir” diye sormadan edemiyor. Görünen o ki şans eseri yaşıyoruz.
'ADALET İÇİN İRADENİZİ ORTAYA KOYUN'
Değerli Basın Mensupları;
Daha önce de ifade ettiğim gibi: Bu siyasi cinayet dosyası masanın üzerinde, görmesi gereken herkesin baktığı bir zarfın içinde duruyor. Ancak zarfın üzerinde “Kayıp Mektup” yazıyor. Bu yüzden bakan gözler göremiyor, dokunan eller tutup kaldıramıyor. Bu vesileyle, buradan sizlerin aracılığıyla, artık adaletin tesis edilmesi gerektiğine inanan, siyasi cinayetlere “Dur!” demek isteyen bütün milletvekillerimize çağrımı yineliyorum:
Sayın vekillerim,
Bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerekliliği gün gibi ortadadır. Aziz milletimizin adalete olan güveni sarsılmış, vicdanı günden güne daha çok kanayan her bir bireyinin sizlerden beklentisi de bu hususta ortaya bir irade koymanızdır.
Çünkü Türkiye’nin adaletli ve aydınlık yarınları için bu zarf ivedi bir şekilde açılmalı, yargının üzerindeki siyasi baskı kaldırılmalı ve böylelikle, bu suça karışan her kim varsa adil bir şekilde yargılanıp kanunların öngördüğü cezayı almalıdır."
10 KİŞİ TAHLİYE EDİLMİŞTİ
Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin dava 1 Temmuz'da görülmeye başlanmıştı. Davada tutuklu 22 sanıktan 10'u adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti.
Sanıklar Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay adli kontrol şartıyla tahliye edilirken, Ülkü Ocakları Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel, dönemin Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal, tetikçiyi Ankara getiren Aşkın Mert Gelenbey ile Mustafa Can Çolak, Çağlar Zorlu, tetikçi Eray Özyağcı, azmettirici Doğukan Çep, MHP'li avukat Serdar Öktem ve Mustafa Uzunlar tutuklu yargılanıyor.
'BU DAVA KAPANIRSA DAHA ÇOK SİNAN ATEŞLER ÖLÜR'
Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş’in açıklamaları da şöyle:
"Katiller dışarıda. Benim iki tane yavrumu yetim bıraktılar. Benim oğlumun öldürülme sebebini açıklayacaklar. Bu kadar kısa zamanda mahkeme biter mi? Kanun var da bize mi yok! Utanmadan hala kızımla gelinimi tehdit ediyorlar. Namusuna dil uzatacak kadar alçalıyorlar. Bu dava kapanırsa daha çok Sinan Ateşler ölür."
DOSYALARIN BİRLEŞTİRİLMESİNE RET
Tolgahan Demirbaş'ın dönemin MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un evinde gözaltına alınmasına ilişkin yapılan şikayetin dosyaya girmesi ve içlerinde MHP yöneticilerinin de olduğu 17 şüpheli hakkındaki soruşturma dosyasının görülen dosya ile birleştirilme talebi reddedilmişti.
Haklarında işlem yapılan 39 kişiden, yurt dışına çıkış yasağı getirilen Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ile eski MHP Mersin Milletvekili ve eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz dahil 17 kişi hakkındaki soruşturma ise ayrı bir dosya üzerinden sürdürülüyor.