Plassnik, yazılı açıklamasında, "bu davanın tüm taraflar için bir öğrenme süreci olduğunu umduğunu" ifade ederek şunları kaydetti:
"
Türkiye'deki zorlu kendini tanımlama süreci henüz sona ermiş değil. Türkiye'nin AB için nasıl hareket edeceği belli. Güvenilir bir ortak olabilmesi için, bundan sonra gideceği yolu bizzat belirlemesi gerekir."
"Şimdi Türk toplumunun içinde oluşan ayrışmaların giderilmesi için çaba gösterme ve birlikte
Avrupa standartları ve değerleri yönünde reformlara devam etme zamanı olduğunu" vurgulayan Plassnik, "Bunun AB'nin hoşuna gitsin diye değil, Türk halkı Avrupa yolunu seçtiği için yapılması gerektiğini" söyledi.
-"İSTİKRARLI BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ"-
AB ve
Avusturya'nın ortak olarak, "Avrupa değerlerini uygulayan ve yaşayan, istikrarlı, geleceğe dönük bir Türkiye istediğine" işaret eden Plassnik açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Artık reform takvimini enerjik bir şekilde yeniden ele almak için hiçbir engel kalmadı. Türkiye'nin önünde yapması gereken daha çok şey var. Avrupa'nın teklifi hala geçerli. Ben 2005'te Türkiye ile müzakerelerin ucu açık bir şekilde yapılmasını ve
katılım konusunda otomasyon olmamasını kabul ettirdim. Bilindiği gibi Avusturya için, Türkiye'nin üzerine biçilmiş bir Avrupa-Türk Ortaklığı, AB'ye tam üyelikten daha çok başarı vadeden bir
hedef oluşturuyor."
Plassnik, "
Anayasa Mahkemesinin kararıyla Türkiye'nin 21. yüzyıl başındaki kimlik arayışının henüz tamamlanmış olduğunu" kaydetti.