CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, sokağa çıkma yasağı uygulanan Silopi'de sokakta vurularak öldürülen ve 7 gün boyunca cesedi sokaktan alınamayan Taybet İnan'ın oğlunun yazdığı mektubu TBMM Genel Kurul kürsüsünde okudu.
Tanrıkulu, 17 ilçede 56 kez üç yüz günden fazla sokağa çıkma yasağı uygulandığını ifade ederek, "Taybet İnan değerli arkadaşlar, annesi sokaktaydı, birinci veya ikinci günüydü ve öldürülmüştü, cenazesi şu halde bekliyordu sokaklarda şu halde yedinci günde ancak alınabildi. Önceki gün Taybet İnan'ın oğlu bir mektup yazmıştı, fazla söze gerek yok, onu okumak istiyorum. O gün burada okuyamamıştım ya da kendisinin sesini dinletememiştim. Oğlu Mehmet İnan'ın mektubu: Annem ilk vurulduğunda haber verdiler, koştuk. Biz daha varmadan amcam gitmek istemiş, onu da vurmuşlar. Gittiğimde amcamı taşıyordu komşular. 'Annem?' dedim, 'Sokakta kaldı.' dediler.
"BİZ SEVGİ NEDİR HİÇ DİLE GETİREMEZDİK"
Ben gitmek istedim, tuttular; ağladım, ağladım, ağladım. Annem sokağın ortasında kaldı öylece. Önce belli belirsiz kıpırdıyordu, sonra saatler geçtikçe hareketleri azaldı. Kimi aramadık ki? Vekilleri -yani bir tanesi ben- kaymakamı, valiyi. Dedik çeksinler şu kargaları, öldü ölmesine de cenazemizi alalım. Annem de ne hissetti acaba? Canı çok yandı, yanmıştır. Biz sevgi nedir hiç dile getirmezdik ama bir sarılması vardı, dünyaya değerdi. Binlerce söz gelse anlatamazdı o sevgiyi. Annem tam tamına yedi gün sokakta kaldı. Hiçbirimiz uyuyamadık köpekler gelir, kuşlar konar diye. O orada yattı, biz 150 metre ilerisinde öldük.
"TAM YEDİ GÜN ANNEMİZİN CENAZESİ SOKAK ORTASINDA KALDI"
Bir insan bir insana ne kadar acı çektirebilirse devlet de bize -yani AKP Hükümeti- yedi günde bunu yaptı. Tam yedi gün annemizin cenazesi sokak ortasında kaldı. İnsan çok iyi olamıyor, insan kalamıyor. Annemin elleri kaskatı olmuş ve öyle sıkmış ki eşarbını belli ki canı hayli acımış. Öptüm ellerinden helal et hakkını diye. Ama kanı kurumuş annemin; elleri, yüzü -ki yüzü düşerken toprak olmuş- elbiseleri kandan ıslanmış, sonra da kurumuş, sonra taş olmuş annemin. Kokusu gitmiş, toprak ve kan kokuyor annem. Saçları sertleşmiş, kirlenmiş. Annemin canından can almışlar Allah'a inananlar. Gözleri açık kalmış annemin, yüzü eve dönük, ayakları toplanmış; bir takat gelsin diye belli ki çabalamış.
"EN ACISI KAÇ SAAT YARALI KALDI BİLEMEMEK"
Siz benim annemi öldürdünüz. Çocuklarınız var mı, bilmiyorum. Sizin yoksa bile sahiplerinizin var. Nasıl bir acı demeyeceğim zira ağır. Yedi gün benim annem, yedi gün kara kış soğuğunda kaldı. En acısı, kaç saat yaralı kaldı bilememek. Keşke diyorum hemen ölmüş olsa. Siz benim annemi öldürdünüz."
CİHAN