[Şerif Ali Tekalan ] Tahir Amca

Samanyoluhaber.com Prof. Dr. Şerif Tekalan'ın yazısı

SHABER3.COM

PROF. DR. ŞERİF ALİ TEKALAN
Köyümüz ova köyü olduğu için, yazları gidilen bir yaylamız vardı. Çadırlar kurulur ve üç ay civarında yaylada kalınırdı. Rahmetli amcam çobandı ve koyunlarımız vardı. Ben çocukluğumdan itibaren yaylaya devamlı giden aile üyelerinden birisiydim. Koyunlar, otlatılmak için çadırlardan uzak yerlere güneş batmaya başlarken götürülürdü.
5-6 yaşlarımda iken, bir gün, amcama, “bu gece ben de seninle geleceğim’’ dedim. Peki dedi. Çadırlardan epey uzaklaştık ve ormanın içine girdik. Güneş batmıştı. Rahmetli Mehmet amcam bana ; “gece soğuk oluyor, sen üşürsün. Geri dönsen çadırları bulabilir misin?’’ dedi. Ben de “bulabilirim’’ dedim. 
Yürümeye başladım. Bir yol kavşağında, farkına varmadan, çadırlar tarafına değil de ormanın içine giden yola sapmışım. Biraz ilerledikten sonra bir ses duydum; “sen kimsin?’’. Ben adımı söyleyince ; “nereye gidiyorsun?’’ dedi. Ben de “çadırlara’’ dedim. “Bekle’’ dedi. Çam ağacından inen birisini gördüm. Sonra yanıma geldi. Köyümüzün muhtarı Tahir amca. Meğer, o saatlerde oradan tavşanlar geçermiş, Tahir amca da tüfeğini alıp çam ağacına çıkmış ve beklemeye başlamış. Küçük, hareketli bir şeyi görünce, tüfeğiyle nişan almış, tavşan olmadığını anlayınca bana seslenmiş. Biraz daha karanlık olsa belki de ateş edecekti.
Beni çadırımıza getirdi ve rahmetli babaanneme teslim etti. Sonra da amcama kızarak “küçük bir çocuk nasıl tek başına akşam ormanın içinde bırakılır’’ diye de kızdı. Babaanneme; “sen sabah, bu çocuğu sakla, çoban Mehmet gelince Şerif Ali nerede’’ diye sor dedi. Nitekim sabah amcam gelince, babaannem beni bir köşeye saklayıp, o soruyu sordu. Rahmetli amcam, üzüntüden ağlayarak ne diyeceğini bilemedi. Rahmetli babaannem “bir daha böyle yapma’’ dedi ve beni çağırdı.

Tabiattaki her canlı bir yolcudur. Hedefine veya gayesine ulaşmak için kullandığı metotları, söylemleri, planları ve davranışlarının bütünü bu yolcunun yollarıdır. Bu yollarda tek başına da olabilir, birileriyle kervan adı verilen gruplar, topluluklar halinde de olabilir. Bu yolun neticesinde, beslenme, hayatta kalma, neslini devam ettirme gibi hedefi veya hedefleri olabilir. Tasarladığı hedefe vardıktan sonra, kendisine yeni hedefler seçebilir. Nihai ve asıl bir hedefi de olabilir.
Yol
İnsan açısından da durum farklı değildir. Yol denilince, bir yere ulaşmak için kullanılan, patika, asfalt, tren yolu, deniz yolu, hava yolu gibi çeşitli yollar akla gelir. Bunlar yanında, bir iş yapmak için kullanılan, metotlar, projeler, düşünceler de bir yol olarak adlandırılır. İnsanın kendi içinde değişik konularda, kabiliyet, kapasite, eğitim, aile, çevre, yaradılış (fıtrat) gibi faktörlerle geliştirdiği, düşünce tarzı, ufku, anlayışı, hadiseleri değerlendirme ve bakış tarzı da o kişinin bir yolu olarak ele alınır. Bu konu, ucu açık bir konudur. Herkes, kendi birikimine, yaşam şekline göre bu konuyu farklı şekillerde ele alabilir. Ama bu konuda değişmeyen bir şey varsa, o da bir veya birkaç yolcu, bir veya birkaç yol, bir veya birkaç hedef olmasıdır.

Yolun anlamı

Adından da anlaşılacağı üzere yol, hedefe götüren bir güzergah, bir araçtır, amaç değildir. Bundan dolayı yolu ve yolda olabilecek her türlü hadiseyi amaca göre ele almak, değerlendirmek gerekir. Yani yola değil amaca kilitlenmek gerekir. Tabii ki amaca ulaşabilmek için de yollarda tükenmemek, enerjileri yitirmemek ve yollara takılmamak da bir esastır. Yolda her türlü sıkıntı, problem olabilir, bunlar usulünce atlatılmalıdır. Asla yola takılmamak ve hedefe kilitlenmek çok önemlidir. Yolun kaderi denilen insanın başına gelebilecek her türlü hadise, baştan kabul edilmeli, her türlü tedbir zaman ve mekana göre en makul şekilde alınmaya çalışılmalı, ona göre planlar yapılmalı, rasyonel davranılmalı ve  tedbirler ihmal edilmemelidir.
İşte o zaman Allah’ın izniyle böyle bir yolla hedefe ulaşılabilir. Yoksa yollarda takılıp kalma, hedefi unutma, Beyhude Ömrüm romanındaki gibi hem bu hayatı hem de öteki alemi ıskalamak, kaybetmek anlamına gelir ki bu da aklı başında hiç kimsenin isteyeceği bir durum değildir. Bütün bu konular ve yol güzergahındaki emniyet dikkate alınırsa, yolculuk insanı hedefine ulaştırır.

Kronolojik olarak diğer canlılar gibi insan da, ana rahmi, doğum, bebeklik, çocukluk, gençlik, orta yaş, ileri yaş ve nihayet kabirle sonlanan bir yolculuk halindedir. Bu yolculuğun bazı kısımlarında tek başına, bazı kısımlarında ailecek, bazı kısımlarında da diğer insanlarla beraberdir.

His dünyası ve manevi alem içindeki yolculuğunda ise insan, içinde yaşadığı ortam ve hayat şartları başta olmak üzere, okuduğu, dinlediği, gördüğü ve duyduğu şeyler, kendi karakter yapısı, organik olarak vücudunun dili gibi faktörlerle birlikte kendine göre bir yol tutturur. Bunlara kafa yapısı, hadiselere yaklaşım tarzı, kişinin felsefesi gibi isimler verilir. Kişi bu yolda, kendisini, kabiliyet, kapasite ve birikimleriyle ya devamlı ve düzenli update ve upgrade (geliştirme ve güncelleme) yapar. Ya da neredeyse bu konularda hep olduğu gibi kalır. Gelişen ve değişen dünya şart ve söylemlerinden, konjonktürlerden pozitif veya negatif yönlerde etkilenmez. Veya bu yolcular bazen bu gelişen ve değişen şartlardan sadece pozitif, bazıları sadece negatif, bazıları da bir denge ve makuliyet çizgisi tutturarak bir yol alır. Kendi alemindeki bu yolculuk, kronolojik yolculuğun değişik safhalarında farklı şekillere bürünerek devam eder.

Bu çeşitli yolların, farklı yanları olduğu gibi, ortak özellikleri de vardır. Kişiden kişiye, gruptan gruba değişmek ve konjonktüre de bağlı olmak üzere söylem, davranış ve metod olarak, legal-illegal, hukuki-hukuk dışı, ahlaki-ahlak dışı gibi nitelendirilen yollar söz konusu olabilir. “Doğru hedefe eğri ayakla varılmaz” sözü, doğru hedefe, yanlış metodlarla varılmaz anlamına gelir. “Hedef için her yol mubahtır” düşüncesi de tamamen yanlış bir düşüncedir.
İnsanın öncelikle ve ehemmiyetle hemen her konuda, şartlar ve konjontür ne olursa olsun, kendisine ve kendilerine doğru hedef seçmesi ve bu doğru hedefe, legal, ahlaki, ve makul yollarla gitmesi gerekir.
İnsan dışındaki diğer canlılar-bitkiler dahil-çizilen hedeflere doğru yollarla varırlar. Bu konuda yaradılışlarının gereğini yaparlar. İnsan ise irade sahibi olduğundan dolayı, her bir hedefi için farklı yollar seçebilir. Bu yolları, zaman içinde olumlu veya olumsuz anlamda değiştirebilir. Bundan dolayı, insana bu iradeyi veren ve onu yaratan Yüce Yaratıcı ; “.. kim zerre kadar bir hayır işlerse onun mükafatını görecektir. Kim de zerre kadar bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir.” buyurmuştur.

Allah cc rahmetli Tahir amcayı ormanda benim karşıma çıkarmasaydı, gece yarısı ormanın içine dalan çocuk yaştaki benim kaderim nasıl olurdu bilemiyorum. Gidilen yolun doğruluğu yanında, yollardaki Tahir amca gibi kılavuzların varlığı da çok önemlidir. Rabbimiz, hepimizi doğru yolun yolcusu kılsın.
                                    
<< Önceki Haber [Şerif Ali Tekalan ] Tahir Amca Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER