SERBEST PİYASAYI TALİMATLA YÖNETMEK! [SEMİH ARDIÇ]
Otoriter konfora alıştılar bir kere. Ver talimatı kurtul! Başbakan Binali Yıldırım, banka genel müdürlerine topluyor. “İçinizde tefecilik yapanlar var. Bunun farkındayız. Gereğini yaparız.” perdesini aralayarak giriyor mevzua.
Hükümetin tuttuğu çeteleye bakılırsa bankaların suç dosyası kabarık.
Müteahhit lobisinin batan gemilerini yüzdürmek için neyi bekliyorlar? Bir çaresini bulup yeniden kredi vermeleri beklenirken bu tutukluk neyin nesi! Saray’ın beklentisini karşılamamış bankalar. Faizleri indirmek için isteksiz görünüyorlarmış. Çekler karşılıksız çıksa bile esnafın üzerine gitmeleri dokuz kusurlu hareketten biriymiş.
Bankalara mesaj çoktan ulaşmış. Başbakan ile buluşmadan evvel Yapı Kredi ve İş Bankası konut kredilerini yüzde 1’in altına indirdiğini açıkladı. Göstermelik de olsa indirimin zamanlaması ekonominin talimatla yönetildiği hakikatini bir kere daha gözler önüne serdi.
Esasında serbest piyasa, Koza İpek Holding’e TOMA destekli polis ordusu ile girdikleri 27 Ekim 2015’te resmen toprağa gömülmüştü. O gün ve müteakip gasp günlerinde mağdurlar hariç kimseden ses çıkmayınca iktidar, hukuksuzluk çıtasını yükselttikçe yükseltti.
BANKA MÜDÜRLERİ, ZARAR ETTİRİYOR!
Artık alenen talimat veriyorlar bankalara. Bankaların yöneticileri de babaların malı üzerinde tasarrufta bulunur gibi talimatları yerine getiriyor. Hiçbir makul izahı yok bu teslimiyetin. Halka açık olan bir banka küçük yatırımcı dâhil ana hissedarlarını zarara uğratabilir mi? Neye göre faiz indiriyorsunuz? Mevduatı kaçtan topladınız? Eski sendikasyon kredilerini ödemek için yurt dışından yeni kredi bile bulamazken kaynağı nereden bulacaksınız?
Saray’ın isteklerinin sonu gelmedi, gelmeyecek. Madem öyle Merkez Bankası indirsin faizleri yüzde 1’e bankalar da açsın ucuz kredi musluklarını. Böyle yapılamayacağını bildikleri için faturayı hür teşebbüse yıkmak daha kolay geliyor.
SIRADA BEYAZ TÜRKLERİN KASALARI VAR
Mülksüzleştirmenin dolaylı hali… Hizmet Hareketi ile gönül bağı olan erbab-ı ticaretin mülkünü, bütün birikimini kayyım kılıklı gaspla yağmaladılar. Kasaları boşalttılar. Yine de para yetiştiremiyorlar. Ranta alıştırdıları yığınları beslemek mecburiyetindeler…
Sıra beyaz Türklerin, TÜSİAD’ın kasalarına geldi. İlk hamleyi bankalar üzerinden yaptılar. Sermaye, Cumhuriyet devrinde iktidarın ideolojisine paralel olarak el değiştirdi. Varlık Vergisi ve 6-7 Eylül hâdiseleri sermaye gaspının en hazin misalleridir. AKP’nin sermaye gaspına matuf uygulamaları, geniş bir kitleyi içine alması itibarıyla nev’i şahsına münhasırdır. Daha evvelki zulümleri gölgede bırakır.
Bu parantezi açtım ki hâlâ muhayyel bir terör örgütü yaftasını papağan gibi tekrar edip duran sermaye çevreleri başta olmak üzere her muhalifi bekleyen tehlike artık fark edilsin. Faşizme doğru emin adımlarla ilerleyen Türkiye’de Saray ve Saray’ın güdümündeki hükümet önümüzdeki günlerde TÜSİAD’a yönelecek. Sustukça sıranın herkes geleceğini söyler dururuz da haksızlığın karşısında durma kararlılığını gösteremeyiz. Haliyle sıra sana da gelir!
SERMAYE KAÇIYOR, ÇÜNKÜ…
Devlete hukuk kuralları içerisinde kalmak şartı ile tanınan imtiyazı iktidardaki siyasî çizgiye yakın olanlar lehine muhaliflerin rağmına kullanmak memleketi top yekün bir felakete sürüklüyor.
Alıştıra alıştıra yaygınlaştırılan mülksüzleştirme operasyonları Türkiye’den sermaye kaçışını hızlandırdı. Doların yükselmesinde, notumuzun çöp derekesine düşürülmesinde yegane âmil hükümetin serbest piyasayı alt üst etmesidir. Kimse dış mihraklar kolaycılığına iltica etmesin.
İrrasyonel adımlar atmaları için bankalara bugün talimat verenlerin 1990’lı senelerde karşılıksız para bastıranlardan farkı yok. Karşılıksız para enflasyon ve yüksek faizle mahdut kalıyordu. Hal-i hazırdaki iktidarın verdiği, vereceği tahribat ekonomiyi temelden yıkabilir. Zira bütün şirketleri TMSF’ye devretmenin hayalini kuran bir zihniyet iktidarda.
Hepimize geçmiş olsun…