Aydın Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Başkan Vekili Semra Şener, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanmasıyla ilgili açıklama yaptı. Şener, "Toplumun haber alma ve bilgi edinme hakkını kullanan gazetecilerin attığı manşetlerde art niyet aramak, ülkeyi güvensizliğe götürebilecek tehlikeleri de beraberinde getirir." dedi.
Gazetecilik mesleği, ülkeleri, devletleri, hükümetleri, partileri, kamu adına denetleme yetkisi olduğunu belirten AGC Başkan Vekili Semra Şener, "Gazeteci, kanunlarla kendisine verilen bu yetki ve sorumlulukla hareket eden kişidir. Gazetecilerin gazetelerinde yer verdiği haberler, sadece kamuyu bilgilendirmekle kalmaz. Aynı zamanda yönetimde zafiyet gösteren yöneticiler varsa, devletin her kademesindeki sorumlulara bu konuda da kolaylık ve denetim sağlar. Bugün kamu yada özel sektörde işinde yapmaması gerekenleri yapmış yönetici ve kamu görevlilerinin en büyük korkusu, basın tarafından deşifre edilmektir. Çünkü basın, kanunlarla kendisine verilen bu yetkiyi kullanırken, hiç kimseden emir yada yetki almaz. Tamamen kendi hür iradesi ve mesleğinin kendisine verdiği sorumluluk bilinci ile hareket eder. Nerede bir yanlış ve yanlışlık görürse üstüne gitmek ve bu yanlışı yapanı deşifre etmek, ona kanunların verdiği yegane sorumluluktur. Devletin hangi kademesi olursa olsun eğer bir aksaklık ve yanlış görürse de, bunu yapan kim olursa olsun ortaya çıkarmak ve gereğinin yapılmasını sağlamak gibi de bir misyonu vardır. Basın susmaz, basın susturulamaz. Eğer susar ve susturulursa o ülkede demokrasi ve özgürlüklerden bahsedilmesi söz konusu bile olamaz. Dünyanın pek çok ülkesinde basın özgürlüğü, o ülkelerde otokontrolü kendiliğinden sağlar ve basına verilen bu özgürlük, yönetimleri rahatsız etse de sağladığı oto kontrol sayesinde, daha şeffaf bir yönetim olgusunun teminatıdır. Kamu düzenini sağlaması açısından olmazsa olmaz bir olgu olan basın özgürlüğünün ülkemizde bu kadar çok tartışılır ve konuşulur olması endişe vericidir. Sadece kamunun değil, demokratik ülkelerde yönetim kademesindekilerin en büyük yaptırımı olması gereken basın kuruluşları ve gazeteciler, maalesef baş tacı edilmeleri gereken yerde hak etmedikleri muamelelere maruz bırakılmaktadırlar. Görevini en iyi şekilde gerçekleştirmek, meslek hayatı boyunca her yeni güne hayatının manşetini atma sevdası ile uyanan gazeteciler, her türlü hukuk dışı itham ve suçlamalarla yıpratılmamalı, aksine demokrasinin olmazsa olmazları olarak hak ettikleri değeri görmelidirler." şeklinde konuştu.
Şener, gazeteciyi toplum gözünde suçlu ilan etmek, küçük düşürmek, mesleğini itibarsızlaştırmak ve gelecek kuşaklara telafi mümkün olmayan bir gazetecilik olgusu bırakmanın, özgür bir ülkede yapılabilecek en büyük hata olduğunu söyledi. Şener, şunları ifade etti: "Elbette gazeteci olmak demek; hukuk tanımamak, astığı astık kestiği kestik bir anlayışla etrafa saldırmak demek de değildir. Toplumun haber alma ve bilgi edinme hakkını kullanan gazetecilerin attığı manşetlerde art niyet aramak, ülkeyi güvensizliğe götürebilecek tehlikeleri de beraberinde getirir. Kaldı ki basın kanununa göre; basınla ilgili işlenen suçlarla ilgili 4 ay içerisinde dava açılması gerekmektedir ibaresi kanunlarla sabittir.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün MİT TIR'larıyla ilgili haberinin Cumhuriyet gazetesinde 29 Mayıs ve 12 Haziran'da yayınlandığı unutulmamalıdır. Gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül, savcılık tarafından hakimliğe devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak ve silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etmek suçlarından tutuklanmaları talebiyle sevk edilmiştir. Bunlar çok ciddi ithamlar olmakla beraber halkın haber alma özgürlüğü için çalışan her gazeteci için endişe verici sonuçlar da doğurabilir. Türkiye Cumhuriyeti'nde görev yapan bir gazeteci olarak yargıya olan inancım, mesleğimin anayasa ve kanunlarla korunduğuna olan güvencim nedeniyledir. Başta Cumhuriyet gazetesi okurları ve tüm gazeteci meslektaşlarıma geçmiş olsun dileklerimi sunuyor hiçbir çıkarı olmadan tek işi kamuyu bilgilendirmek olan tüm gazetecilere saygılarımı sunuyorum." CİHAN