2,65 lirayı üç kez denemesine karşı henüz bu kritik seviye kırılmadı. Ancak ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artış sürecini öne alması ya da iç siyasette önemli bir gelişme yaşanması durumunda dolar yükselişini sürdürecek gibi görünüyor. Bir başka deyişle 2002 yılından 2013’e kadar yüzde 10 yükselen dolar, bu yılın sadece ilk üç ayında yüzde 13 yükseldi. Bu yükselişte özellikle Merkez Bankası’nın faizler konusunda yıpratılması çok önemli bir rol oynadı. Dolardaki yükseliş trendi sadece FED faiz artışına bağlı olsaydı bu denli keskin olmayabilirdi.
(...)
Sonuç olarak Türkiye’nin hata yapma lüksü yok. Zira GSYH dolar bazında eriyor ve geçen yıla göre düşük çıkacak. Enflasyon, petroldeki düşüşe rağmen hâlâ yüzde 7,5 düzeyinde. Faiz oranları reel olarak düşük kalıyor. Dolar değer kazanmaya devam ederse 400 milyar dolarlık borç, şirketleri ve Türk halkını çok ama çok rahatsız edecek. Gelirleri neredeyse sabit kalan tüketiciler, olumsuz bir yıl geçirecek. 2002 yılında 6 milyar lira olan bireysel banka borçları şimdiden 340 milyar lirayı aşmış durumda. Halk borçlanarak yaşıyor.