Galatasaray'ın kaptanı Selçuk İnan, hayatındaki en mutlu anın Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda şampiyonluk kupasını kaldırdığı anın olduğunu söyledi.
Galatasaraylı futbolcu Selçuk İnan, Galatasaray Dergisi'nin ocak sayısına açıklamalarda bulundu. Galatasaray Dergisi'nden Avi Albohayre'nin sorularını cevaplayan Selçuk İnan'ın mesajlarından öne çıkanlar şöyle:
İBRE ELBET BİZE DÖNECEK
"Çok değerli bir hoca gitti, yerine çok değerli bir başka hoca geldi. Bu sene de geçen sezon ki başarımızı tekrarlayabiliriz. Ben takım arkadaşlarıma ve camiamıza çok güveniyorum. Mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz. Biz Galatasarayız. Bundan önce şampiyon nasıl olunur, üç kupa nasıl kazanılır sorularının yanıtlarını çok net vermiş bir ekibiz. Bundan sonra da aynı mücadeleyi sürdürmemiz gerekiyor. Şanssız bir dönemden geçiyor olabiliriz ama ibre elbet yeniden Galatasaray'a dönecektir.
Mustafa Denizli'nin teknik adamlığını konuşmak zaten haddimize değil. Türk futboluna yapmış olduğu hizmetler ortada. Hocalığının yanı sıra çok önemli ve çok bilgili bir insan aynı zamanda. Futbolcular ve camia olarak onun bilgilerinden ne kadar yararlanırsak bizim için kârdır. Mustafa hoca oyun stilini bize benimsetmeye çalışıyor. Futbolcular olarak ona o kadar çok güveniyoruz ki önümüzdeki aylarda sisteminin daha da oturacağından şüphe duymuyoruz.
"LİDERLİK TÜM OYUNCULARIN SAYGISINI KAZANABİLMEKTİR"
Kaptanlık, sorumlulukları itibarıyla çok önemli bir görev. Galatasaray camiasını saha dışında temsil etme sorumluluğunu üstleniyorsunuz. Karakter boyutunda, kaptanlıktan önce de aynı insan olduğumu düşünüyorum. İnsanlara duyduğum saygı seviyesi hiç değişmedi. Onların da bana olan saygısı aynı. Farklı olan tek şey bana Selçuk yerine 'Kaptan' diyorlar. Bence liderlik, oyuncuların yalnızca birinin ya da bir bölümünün değil tamamının iyi niyet ve saygılı yaklaşımını kazanabilmektir. Aynı şekilde siz de takım arkadaşlarınıza iyi niyet ve saygıyla yaklaşmalısınız. Fatih hoca bana ilk kez kaptanlık vermeden önce de bu konularda hassas bir insandım. Bu onura layık görüldükten sonra söz konusu hassasiyetim daha da fazla arttı.
"ARKADAŞLARIMI MOTİVE ETMEK BANA DÜŞÜYOR"
Hiç kimseyi incitmemeye, kırmamaya çalışıyorum. İşler kötü gittiğinde kaptan olarak takım arkadaşlarımı motive etmek bana düşüyor. Takımın içinde olmayanlar bilmez ancak hocalarımız, başkanlarımız ve yöneticilerimiz bunu çok iyi bilir. Televizyon ekranları ya da tribünlerden bunların hiçbiri görünmediği ve ülkemizde genel olarak her şey sonuçlara endeksli olduğu için ne kadar uğraşırsanız uğraşın, belirli ön yargıları yıkamıyorsunuz. Özetlemek gerekirse kaptanlık yapmak çok kolay bir iş değil. Umarım bu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getiriyorumdur. Bu çok büyük bir onur. Galatasaray tarihi boyunca kaptanlık pazubandını taşıyan çok büyük isimlerin arasında anılmak, geriye dönüp baktığımda Galatasaray'ın kaptanlığını yapmış olduğumu görmek çok başka bir his. Zaten Galatasaraylılık çok başka bir şey.
"KÖTÜ BİR MAÇIN ARDINDAN GECE BENİM İÇİN BİTMİYOR"
(Kötü sonuçlanan bir maçın ardından yaptıklarına dair)
Maçtan sonraki ilk 15 dakika benim için çok zor geçer. Özellikle de soyunma odasında. Yaşananlar ve sonuç çok tazedir. Kendinize, içinizden takım arkadaşlarınıza, hakeme, kime kızmak isterseniz kızabilirsiniz; çünkü kendinizi kaybediyorsunuz. Fakat 15 dakikalık sürecin ardından bu maçın geride kaldığını düşünüyor, kendinizle birlikte takım arkadaşlarınızı da ayağa kaldırmaya çalışıyorsunuz. Ne mutlu ki, birbirlerine çok yardımcı olan oyunculardan kurulu bir ekibiz. Nihayetinde eve gidiyorum ama gece benim için bitmiyor. Ne kadar can sıksa da yenildiğimiz maçın tekrarını dikkatle, yeniden izliyorum.
"GALATASARAY ASLA PES ETMEZ"
Bir Türk takımı devre arasında hem Avrupa'da hem kupada hem de ligde iddialı konumdaysa başarılıdır. Evet bu üç kulvarın da sonucu belli değildir ama mücadelenin devam etmesi bir umut, bir ışıktır. Bunu aslında tüm Galatasaraylılar biliyor. Galatasaray asla pes etmez. Elbette hepsini kazanmak istiyor ve bunu yapabilecek gücümüz olduğunu biliyoruz. 2000 yılındaki başarıyı tekrarlayabiliriz. Yalnızca camiadan biraz daha destek görmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu belki de bu sezon yaşadığımız en önemli eksiklik. Takımdaki arkadaşlarım da böyle düşünüyor. Taraftar, camia, oyuncular hepimiz birbirimize sahip çıkmalıyız. Bizim bizden başka dostumuz yok. Bunu bilip buna göre hareket etmemiz gerekiyor. Zaten zorlu hedeflere böyle ulaşılır.
"LAZİO ZOR KURA AMA ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ"
İtalyan takımları her zaman zorlu olmuştur. Rakibimizin son olarak Inter ile oynadığı maçı takip ettim. Lideri kendi sahasında mağlup ettiler ve bu aslında hiç kolay bir şey değildir. Hedefimiz elbette ki Lazio'yu eleyip tur atlamak. Kaliteli bir takım fakat biz daha kaliteliyiz. Zor kura, zor rakip ama inşallah üstesinden geleceğiz."
Şenol Güneş, Fatih Terim, Mustafa Denizli, Roberto Mancini, Cesare Prandelli, Hamza Hamzaoğlu gibi teknik adamlarla çalışma deneyimine dair sorulan bir soruya da cevap veren kaptan Selçuk İnan, şöyle devam etti:
"Doğrusunu söylemek gerekirse saydığınız isimleri bir arada söyleyince bile heyecanlanıyorum. Manisaspor'da birlikte çalıştığım Ersun Yanal ve Milli Takım'da çalıştığım Guus Hiddink'i de bu isimler arasına eklemeliyim. Hepsi çok büyük, çok saygı duyduğum ve çok sevdiğim insanlar. Onlardan en başta öğrendiğim konu insanlara nasıl yaklaşılacağı oldu. Türk futbolunu ve Galatasaray'ı daha üst seviyelere nasıl taşıyacağımız üzerine çok konuştuk. Hem oyunuma hem de karakterime olağan üstü katkıları oldu. Hepsine ne kadar teşekkür etsem az. Hepsinin farklı oyun anlayışı vardı. Dolayısıyla hepsi benden farklı şeyler istediler, bu da oyunumun farklı yönlerini geliştirmemi sağladı. Aktif futbol yaşantımın sonrası için de paha biçilmez değerler kazandım hepsinden. Edindiğim tüm deneyimleri, bilgileri ve birikimleri yazdığım bir defterim bile var. Futbolu bıraktıktan sonra da futbolun içinde kalmak istediğim için böylesine önemli insanlardan öğrendiklerim bana büyük yarar sağlayacak. Defterim bilgiyle dolu.
"GENÇ ARKADAŞLARIMIN DA BU BAŞARILARI ELDE ETMELERİNİ İSTİYORUM"
Bir film ya da kitap olabilecek başarı elde ettik. Kötü başladığımız elemelerde bir yıl boyunca hiçbir takıma yenilmeyerek EURO 2016'ya katılma hakkı elde ettik. Çok zorlu maçları, çok doğru şekilde oynayarak kazandık. Türk futbolcular artık birbirine çok saygı duyuyor ve çok inanıyor. Bu inanç ve saygı oldukça Avrupalı meslektaşlarımız kadar iyi olduğumuzu ve onlar kadar başarılı olabileceğimizi göstermiş olduk. Bu beni ayrıca mutlu ediyor. Galatasaray'daki genç oyuncu arkadaşlarıma da hep bunu anlatıyorum. Onların da bu başarıları elde etmelerini istiyorum.
Elbette EURO 2016'ya gidip oranın keyfini almak istiyoruz ancak bu yeterli değil. Oraya bir hedef için gidiyoruz. Türkiye turnuvalarda hep bir hedef takımı olmuştur. Zorlu maçlar oynayacağız ancak futbol bu. Futbol dünü ve yarını olmayan bir oyundur. Bugün neyseniz osunuz. Kendinizi iyi hisseder, takım halinde oynarsanız galip gelebilirsiniz. Maçlara bu güvenle çıkıp gruptan çıkacağımızı düşünüyorum.
"EN MUTLU OLDUĞUM AN ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU'NDA KUPA KALDIRDIĞIM ANDI"
En çok mutlu olduğum an kuşkusuz Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda şampiyonluk kupasını kaldırdığım andı. İlk senemizdi, yeni bir takım, yeni bir teknik direktör, aniden çıkan Süper Final gibi faktörler vardı. Fakat biz çok önemli başarı elde ettik. Geçen sezon kazandığımız üç kupa da benim en mutlu anlarımın merkezinde. Allah'ıma şükürler olsun ki üzüldüğüm hiçbir an olmadı Galatasaray'da. İnşallah bundan sonra da olmaz."
CİHAN