Din'in ne kadar ‘kullanışlı' olduğunu devlet adamlarının hepsi tecrübe etmiştir. Kemalistler, dinden hiç hazzetmeseler de, İslam'ın ‘pa-bend-i terakki' olduğunu düşünseler de bu muazzam kuvvetten istifade etmekten hiç geri durmadılar. Mustafa Kemal'in, Ankara'da Meclis'i açarken dini merasimde Osmanlı padişahlarını geride bırakınca Kazım Karabekir'in tepki göstermesi, Atatürk'ün devrimleri konsolide edecek güce ulaşana kadar dinin bütün hususiyetlerinden istifade ettiğine işaret eder.

Fakat bana göre Kemalistlerin dine zararı, Erdoğan ve adamlarının tahribatına göre artık marjinal hale gelmiştir. Geniş halk katmanları Kemalistlerin dinden hazzetmediğini bilir ve ona göre dini korumaya çalışırken, şimdiki durumda din, ‘dindar' görünümlü liderler marifetiyle içten çürütülmektedir. Kemalistler bir nevi dini ‘dondurmuş', Erdoğancılar ise ‘kokutmuştur'. Diyanet'in üst üste skandalları bu ‘kokuşmuşluğun' tezahürleridir.

‘Ensest' skandalında iktidarın hem de Adalet Bakanı Bekir Bozdağ vesilesiyle yine ‘paralele' sığınması, bir dönem irtica için kullanılan ‘İsviçre çakısı' tabirinin ‘paralel' için de doğru olduğunu gösteriyor. Darbeci askerlerin İsviçre çakısı irticayken, yolsuzluğa, hırsızlığa bulaşmış AKP'nin İsviçre çakısı ‘paralel' oldu.

Adalet Bakanı'nın iştahla ‘paralele' sığınması, 2014'te Brüksel'i ziyareti sebebiyle kendisi hakkında yazdığım makaleyi hatırlattı. ‘Bozdağ, paralel yapıyı neden anlat(a)madı?' başlığı ile yayınlanan yazıda, Bakanın Avrupa Parlamentosu'nda düştüğü zor durumu anlatmaya çalıştım. ‘Zeki' Bozdağ, karşısında feleğin çemberinden geçmiş, neredeyse hepsi birer Türkiye uzmanına dönüşmüş, Avrupa Parlamentosu milletvekillerini görünce, ‘paralel'i anlatmaktan vazgeçmiş, tercümanına ‘paralel' kısmını tercüme etmeyin demişti. O dönem Avrupa Parlamentosu üyesi olan Liberal İngiliz milletvekili Andrew Duff, Bozdağ'a birkaç defa ısrarla ‘paralel devlet' tezini sormuş olmasına rağmen, cevap alamamaktan şikâyetçi olmuştu. Duff daha sonra Bozdağ'ın ‘paralel' sessizliğini şöyle izah etmişti: ‘AKP'nin bakanları bu konuda Erdoğan kadar ikna olmuş değil.'

14 Mart tarihli yazıda şöyle ifadeler kullanmışım: ‘Rivayet doğruysa tam paralel yapıyı anlatmak için cümleye başlamışken, tercümanına dönüp “paralel yapıyı tercüme etmeyin” diye talimat veriyor. Hazirûn şaşırıyor haliyle. Bozdağ, Başbakan'ın “paralel yapıyı gidip bütün dünyaya anlatın” talimatını ya duymamış ya da Erdoğan'ı ciddiye almıyor. Ya da paralel yapı sadece yurtiçi kullanımı için tedavüle sokulmuş, yurtdışına çıkınca hele bir de kılı kırk yaran Avrupalılarla muhatap olunca paralel devlet tezinin sahiplerini rezil edeceği düşünülüyor.'

Yurtdışında ‘paralel'i ağzına alırken kılı kırk yaran Bozdağ, yurtiçinde iktidarın bütün pisliklerini ‘paralel' palavrası ile sıvamaya çalışıyor. Ne de olsa karşısında her söylediğini akıl, mantık süzgecinden geçirecek Avrupalı siyasiler yok. Meclis'te ‘paralel yapı' soruşturmasına ‘hayır' de, yurtdışında çıkınca tercümanına ‘paralel'i tercüme ettirme ama içeride ‘İsviçre çakısı' gibi kullan. Tutarlılık aramıyoruz artık. Sadece şunu pek de başımız ağrımadan söyleyebiliriz gibi geliyor artık: AKP artık çok kalitesiz siyasetçi üretiyor!"