CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Nazilli ilçe teşkilatına ziyarette bulundu. Burada partililere seslenen Tezcan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Tezcan, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan her verdiğimiz şehitlerin kanını akıtan silahlar, bu hükümetin gözü önünde depolandı. O kadrolar bu iktidarın gözü önünde devşirildi, silahları yığdılar, tahkimat yaptılar, bombaları yığdılar, gömdüler, asker aldılar, vergi dairesi kurdular, mahkeme kurdular, yargılama yaptılar, vergi topladılar ama bu iktidar sustu. "Aman şu sırada çözüm süreci zarar görür, bırakalım terör örgütü nasıl tahkim ederse etsin, yeterki önümüzdeki seçimi atlatalım, yeterki cumhurbaşkanlığı seçimini atlatalım" diye hep sustular. Gelinen noktada bu tür yaklaşımlar terör örgütünün güçlenmesinden ve bugünkü saldırıların alt yapısını yaratmasından başka bir işe yaramadı" dedi.
'TERÖR ÖRĞÜTÜNE YARDIM VE YATAKLIK SUÇUDUR'
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki üç farklı ilde terör örgütüne yönelik yapılacak operasyonlara izin almak için, valiliklere 290 dosya verdiğini ve bunların 282 tanesinin reddedildiğini söyleyen Tezcan şöyle konuştu:
"Bunları biz söylemiyoruz arkadaşlar. Bunları iki şey söylüyor; Birincisi devletin resmi kayıtları söylüyor. Sadece üç ilde 290 dosya, Silahlı Kuvvetler valiliklerden izin istiyor. 282 tanesi valilik tarafından "operasyona gerek yok" diyerek reddedilmiş. Valilerin bunları kendi kendilerine yapabilmeleri mümkün mü? Kim talimat verdi, Başbakan verdi, hükümet verdi. Bunu biz tahmini mi söylüyoruz, hayır. Bugünkü Cumhurbaşkanı kendisi söyledi. Recep Tayyip Erdoğan o dönem başbakandı. "Biz talimat verdik, çözüm sürecinde valilere dokunmayın" dedi. Arkadaşlar bunun tek bir adı vardır. Terör örgütüne yardım ve yataklık suçudur. Bu konuda suç duyurusunda bulunduk. Mutlaka bu suçu işleyenler, bunun hesabını verecekler."
'PARLEMENTOYU ETKİN KILMAK ZORUNDAYIZ'
Terörün önüne geçmek için güvenlik önlemlerinin zorunlu önlemler arasında olduğuna değinen Tezcan, "Sürekli şehitlerimizin arttığı kara günlerden geçiyoruz. Önce bir şeyin altını net olarak çizeceğiz. Teröre karşı siyaset ve toplum olarak, bir bütün halinde net bir duruş göstermek zorundayız. Bunun herhangi bir mazereti, gerekçesi olmaz. Türkiye terörle yaşamayacak. Teröre karşı mutlaka, öncelikle güvenlik önlemleri alıp bir toplumsal huzuru alıp, güven ortamını sağlamak başlıca temel görevlerimizden biridir. Ancak bu yetmiyor. Güvenlik önlemleri alırken bir taraftan da terörü kökünden çözecek siyasal ve toplumsal önlemleri de almak lazım. Güvenlik önlemleri zorunlu önlemlerdir. Güvenlik güçleri, hükümet, iktidar bu görevini yerine getirecek, ama kalıcı ve köklü bir görevi daha siyaset kurumu olarak, o da yeni bir toplum sözleşmesini kurmak ve bulmak zorundayız. Toplumsal barışı sağlamak zorundayız. Ne yazıkki bugüne kadar iktidar böyle bir yol haritasını uygulamaktan ısrarla kaçındı" şeklinde konuştu.