İzmir’de Konak Belediyesi'nin ev sahipliğinde, Türk Parlamenter Birliği İzmir Şubesi tarafından ‘2023 Genel Seçimleri’nde seçim güvenliğinin önemi ve önlemi’ konulu konferans düzenlendi. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde bugün yapılan konferansa, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel konuşmacı olarak katıldı. Konferansı, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, CHP Parti Meclisi üyesi Rıfat Nalbantoğlu ve yurttaşlar takip etti.
“SURİYELİLER SEÇİMDE OY KULLANACAK MI?”
Sözcü'nün haberine göre Türkiye için 2023 seçimlerinin önemine vurgu yapan Onursal Adıgüzel, şöyle konuştu:
“Çok önemli bir seçime gidiyoruz. En önemli hassasiyetlerden biri, seçimlerin güvenliği meselesi. 2017’de çok önemli bir travma var. Mühürsüz oylar meselesi. 2019 seçimlerinde sandığa 4 oy girdi, 3’ü geçerli, 1’i geçersiz sayıldı. YSK’nın haksız, hukuksuz uygulamalarından birkaç tanesiydi. Parti devleti yapısı oluşması nedeniyle devletin kurumlarına inanç, güven kalmadı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en büyük zararlarından biri de kurumları yok etmek, itibarsız ve güvenilmeyen hale getirmek oldu.
* Sıcak konular var. Bunların başında yabancılar, Suriyeliler geliyor. Binlerce, milyonlarca vatandaş var ve binlerce farklı doğum yeri var. Listelere baktığımızda görüyoruz. Resmi rakamlara göre 4 milyon deniyor. Gayri resmi rakamlara göre 7 milyon. 10 milyonun üzerinde olduğunu söyleyen akademisyenler var. Bizim için en kritik nokta, vatandaşlık meselesi. Suriyelilerin ve farklı ülkelerden gelen yabancıların yaratmış olduğu birçok sorun var. Genel Başkan'ımız net şekilde ifade ediyor, ‘2 yıl içinde Türkiye’deki yabancıları özellikle de Suriyelileri ülkelerine göndereceğiz’ diyor.
* Seçimde oy kullanacak mı Suriyeliler, Afanlar, İran, Irak ve Libyalılar? Yabancıların oy kullanması için vatandaş olmaları şartı gerekiyor. ‘Bunlar nasıl vatandaş olabilir’ diye baktığımızda, istisnai vatandaşlık diye bir şey var. Geçmişte Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlık verilirdi. Naim Süleymanoğlu vatandaş yapılmıştı. Bakanlar Kurulu kararı ve Resmi Gazete ile duyurularak yapılmıştı. Artık sadece cumhurbaşkanının iki dudağı arasında.”
“RÜŞVET VEREREK VATANDAŞLIK SAHİBİ OLUYORLAR”
Türk vatandaşlığının nasıl verilebileceği ile ilgili konuşan Adıgüzel, şöyle devam etti:
* “Milli güvenlik sebebiyle vatandaşlık verilebilir. Sporcu olabilir. Bunun üçüncü ayağı var, -geçen haziran ayına kadar 250 bin dolardı, şimdi 400 bin dolara çıkardılar- gayrimenkul alınırsa. İstanbul’da öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki 400 bin dolarlık gayrimenkul da almıyor. Bu işin tüccarları var. 3 milyonluk bir daire, eksperler tarafından 400 bin dolar olarak gösteriliyor. Devlet denetleyemiyor. Rüşvet veriyor ve vatandaşlık sahibi olabiliyor.
* 50 kişi çalıştıran bir firma kurarsan ve Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na tasdik ettirirsen vatandaş olursun. ‘Bir şirkete 500 bin dolar yatırırsan ve onaylatırsan yine vatandaşlık veririz’ diyorlar. İşi o kadar abartmışlar ki ‘500 bin dolarlık parayı Hazine kağıtlarında satmadan tutarsan yine veririz’ diyorlar. ‘Sadece kendine değil, eşine, 18 yaş altı çocuklarına, eşinin 18 yaş altı çocuklarına vatandaşlık veririz’ diyorlar.
* Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı böyle satışa çıkmış durumda. Suriyeliler geçici sığınmacı kapsamında. Yıllarca kalsalar da vatandaş olamıyorlar. Mülteci statüsünde değiller. ‘Bir Türk vatandaşı ile evlenirlerse olur mu’ diye sorarsanız bu da pratik olarak mümkün değil, 3 yıl geçmesi lazım. Suriye hükümeti ile yazışmalar sonucunda bilgilerinin alınması lazım. Bu, pratikte mümkün değil. Bir kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile evlendi diye vatandaş olamıyor. 100 binlerce çocuk doğdu. Biz ne Amerika’yız ne Kanada. Bunlar da vatandaş olamaz. Çünkü soy bağı olması lazım.”
“SORUNLU OLAN KISIM SURİYE, IRAK, İRAN VE AFGANİSTAN”
Onursal Adıgüzel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
* “Vatandaşlık, cumhurbaşkanının iki dudağı arasında olduğu için takip edilmesi gereken bir mesele. Cumhuriyet Halk Partisi ve Altılı Masa bileşenleri olarak yakından takip ediyoruz. Yabancı meselesinde geldiğimiz nokta şu: Analizler yapıyoruz. Her seçim döneminde iki defa seçmen listelerini alma şansımız var. Son aldığımız listeye bakıyoruz. Kişinin doğduğu yere bakıyoruz. E-Devlet üzerinde, isminizde yazım yanlışı varsa düzeltebiliyorsunuz. Sonradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaş olmuşlar için bu yasa geçerli değil. Suriyeliler, Iraklılar ve diğerleri isimlerini değiştiremiyor. Bir kişiye vatandaşlık hakkı verdiğinizde ona bir seferlik ismini değiştirme hakkı da veriyorsunuz. Daireyi aldığında ya da yatırım yaptığında ismini değiştirme hakkı var.
* Yanlış olan bilgi, E-Devlet üzerinden isimlerini değiştirdikleri bilgisi yanlış. Biz; ismine, soy ismine de bakmıyoruz. Biz, doğum yerine bakıyoruz önce. Türkiye, 100 yıllık bir ülke. Teknolojinin son 20 yılda devlet işlemlerinde de kullanıldığını görürsek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına baktığımızda 380 bin ayrı yerde doğduklarını gördük. 383 bin doğum yeri var.
* Şebinkarahisar’ı, Şereflikoçhisar’ı kaç farklı şekilde yazabileceklerini tahmin bile edemezsiniz. Çünkü nüfus memurları elle yazmış. Bu bilgilerin hepsini temizleyerek bakıyoruz. Türkiye’de toplam 900 bine yakın yabancı ülkelerde doğmuş insanlar var. Bunun içinde Almanya’da yaşayan bir Türk’ün çocuğu da var. Bizim için sorunlu olan kısmı Suriye, Libya, İran, Irak ve Afganistan. İki ay önce Almanya’ya gitmiştim. Almanlar, ‘Suriyeli göçünden öyle bir ders çıkardık ki Ukraynalı göçünü ona göre planladık’ dedi. Ben de dedim ki ‘Biz hiç ders çıkarmadık, Afganlara kapıyı açtık, içeri aldık, yürüyerek geldiler’. Bu çok acı.
* Birinci başlığımız doğum yeri. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iyi bir bilgi işlem altyapısı var. 2007 yılında seçmen listeleri online oldu. 2009’dan bu yana da sistemimizde seçmen listeleri ve seçim sonuçları online olarak bulunuyor. Suriyelileri, Afganları bulduk. Şam’da, Bağdat’ta doğanı bulduk. Yetmedi, tekrar sorduk, ‘Ne zaman seçmen olmuş’ diye. Son 10 seçmen listesinde varsa bu yeni gelmiş diyemeyiz.”
“SEÇMEN LİSTELERİNDE 140 BİN CİVARI SURİYELİ VAR”
Seçmen listelerindeki yabancılarla ilgili bilgi veren Adıgüzel, sözlerini şöyle sürdürdü:
* “140 bin civarı Suriyeli var, seçmen listelerinde. 20 bine yakın Afgan var. Bir o kadar Iraklı var. Bir o kadar da İranlı var. 4 bine yakın da Libyalı var. Toplamda, yurt içi ve dışı listelerinde 200 bin Suriyeli, Afgan, Irak, İran ve Libya’dan gelen seçmen var. En son aldığımız seçmen listesi itibarıyla gördüğümüz rakam. Yakın zamanda da bu listeleri inceliyor olacağız. Yeni gelen Suriyelileri, yabancıları tespit etmeme gibi bir durum yok.
* Meseleye ‘Bugün 200 bin kişi var, bir şey olmaz’ diye bakmamalıyız. Çünkü Türkiye’nin geleceğini etkileyebilecek sosyolojik bir mesele. Üzerine saatlerce konuşulabilir. Eğitimden sağlığa, sosyal yaşamdan gettoluğa, güvencesiz çalışmaktan bölgesel olarak oluşan mafya gruplarına kadar. Gündemi meşgul eden ‘Evdeki yabancı’ meselesi oldu. İhbarlar geldi genel merkeze. ‘Benim evimde benim bildiğim dışında biri yaşıyor’. Bunun sayısı artınca açtık bu kişilerin hikayesini.
* Antalya Muratpaşa’dan bir öğretmen arkadaşımız ihbarda bulunmuş. Araştırma yaptık. Eşi ile kendisi oturuyor. Bir de Fatma Hanım diye biri var. Haberleri yok. Fatma Hanım, Kayseri’de oturuyor. İki seçim Muratpaşa’da oturmuş ama o adresle alakası yok. Ankara’dan da ihbarlar vardı. Bunun içinde yabancı isimler de vardı. Araştırma önergesi verdik. Şöyle bir cevap aldık. ‘Sistemsel sorun yaşadık, düzelttik’ dediler. Bu sistemsel bir açık mı, yoksa bir kasıt mı bunu düşünmek gerekiyor.”
“‘NE HİNLİK YAPACAKLAR’ DİYE DÜŞÜNÜR OLDUK”
Türkiye’nin şeffaf yönetilmediğini savunan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu eleştiren Adıgüzel, sözlerini şöyle tamamladı:
* “Türkiye’de sorunlara karşı şeffaf, sorumluluk alan, sorunun ciddiyetinde açıklama yapan bir iktidar yok. Hatta Fox TV muhabiri bunu Sayın İçişleri Bakanı'na sordu. ‘Canım benim’ deyip, okşayıp işini yapamadığını gösterdi. Uyuşturucu, insan kaçakçılığı, sınırlarımızın kevgire dönmüş olması meselesinde olduğu gibi ciddiyetsizce, nasıl sadece mafyanın, para babalarının bakanlığını yaptığını göstermiş oldu.
* E-Devlet’te ne yapıyorlarsa Cem Yılmaz’ın abisi Büyük Birlik Partisi üyesi, Tanju Özcan ise Türkiye Değişim Partisi’nde çıktı. Arka planda hata oluyor, düzeltiyorlar belki ama onun nereye gittiğini sorgulamak gerekiyor. Türkiye öyle bir hale geldi ki ‘Ne hinlik yapacaklar’ diye düşünür olduk. Türkiye’nin temel meselelerini, ekonomiyi, sağlığı, dijitalleşmeyi, nasıl yatırım getireceğimizi düşünmek varken şeytanın aklına gelmeyecek işleri, ‘Bunlar ne yapacaklar’ diye önlem almayı konuşuyoruz.
* Türkiye’nin çok daha önemli meseleleri varken maalesef temiz, adaletli bir seçimin nasıl olabileceğini konuşuyoruz. Çünkü YSK gibi yapılar görevlerini layıkıyla yapmıyorlar. Teknolojik çözümler üretmeye çalışıyoruz. İnanıyoruz ki düzgün, adil bir ortamda gerçekleşirse Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olacak. Millet İttifakı da bu seçimlerin iktidarı olacak. Türkiye’nin üzerindeki kara bulutlar dağılacak.