Tarım ve hayvancılıkta uygulanan yanlış politikalar, bir kez daha krize neden oldu. Kırmızı et fiyatlarındaki çift haneli artış gündemdeyken iktidar, yine ithalat sarıldı. Fiyatlar kısa vadede düşürülmeye çalışılırken sonuçları daha önce olduğu gibi yine üreticinin ve tüketicinin aleyhine.
Yılbaşından bu yana fiyatı yüzde 50’nin üzerinde zamlanan kırmızı etteki kriz, Ramazan ayının gelmesiyle daha da büyüdü. Ulusal Kırmızı Et Konseyi tarafından 23 Mart’ta yapılan açıklamada dana kıymada aylık artış oranı yüzde 23,8, yıllık artış oranı ise yüzde 136,9 olarak yer aldı. Et fiyatlarındaki yangın gerekçe gösterilerek hem besilik hem de kasaplık hayvan ithalatının önü açıldı. Et ve Süt Kurumu, Ramazan öncesi ithal karkas et ve ithal kesimlik dana ile kırmızı et piyasasına müdahale etti. ESK, 8 bin 500 ton et ve 40 bin kasaplık dana ithalatına gitti.
İthalatın geçici bir çözüm olduğu Ulusal Et Konseyi’nin açıklamasında “Tüketici nezdinde daha uygun fiyatlı et tüketiminin sağlanabilmesi için karkas satış fiyatlarının maliyetin altında tutmaya çalışmak yerine, her zaman için besi materyali ve yem gibi temel girdilerin düşürülmesine yönelik çalışma yapılmasının en doğru yaklaşım olacağı kanaatindeyiz. Ülkemizle birlikte tüm dünyada canlı hayvan ve karkas et fiyatlarının yükselmesi sebebiyle ülkemizdeki et piyasasını regüle etmek amacıyla kasaplık hayvan veya karkas et ithalatı çözüme katkı vermeyecektir. Aksine üreticilerin yine tedirgin olmasını tetikleyecek ve uzun vadeli üretim dengesini bozacaktır” ifadeleriyle yer verildi.
BÜYÜKBAŞ SAYISI AZALDI
Ancak hayvancılık ile ilgili alınan geçici çözümler, sorunun daha da büyümesine neden oluyor. Et ve süt ürünlerinde yaşanan kriz, özellikle son iki yılda hayvan varlığındaki azalmayla da açığa çıkıyor. Büyükbaş hayvan sayısında düşüş yaşanıyor. TÜİK'in verilerine göre 2022’de büyükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 5,6 azalarak 17 milyon 24 bin baş oldu. 2020 yılında ise 18 milyon 158 bin büyükbaş hayvan vardı. Son iki yılda büyükbaş hayvan varlığı 1 milyon 134 bin azaldı. Bu düşüşteki en önemli nedenlerden birisi çiğ süt fiyatlarının maliyetinin altında kalması oldu.
Artan enflasyon ve döviz kurlarıyla birlikte yem fiyatlarındaki artışlar, kırmızı et üretim maliyetlerini doğrudan etkiledi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) verilerine göre sadece bir yılda besi yemi yüzde 59,5, süt yemi ise yüzde 60,7 oranında zamlandı. Besi hayvancılığı maliyetindeki payı yüzde 60-70 civarında olan yem fiyatlarına müdahale edilmezken ve kesime gönderilen hayvan sayısındaki artış, geçen yıl et fiyatlarının kısa süreli baskılanmasına neden oldu. Ancak gelinen noktada besilik dana sorunu ortaya çıktı, patlak veren kriz ise raf fiyatlarına yansıdı.
Ulusal Kırmızı Et Konseyi de 2022 raporunda maliyet artışlarına dikkat çekti. Raporda “Yem, besi materyali canlı hayvan, işçilik, akaryakıt, elektrik ve işçilik gibi girdilerin hepsinde yaşanan aşırı fiyat artışları üretim maliyetlerini arttırmıştır. Tüketicinin alım gücündeki nispi azalma, ortaya çıkan talep daralması da karkas et satış fiyatlarının yıl boyunca düşük seyretmesine neden olmuştur” ifadelerine yer verildi.
Yerli hayvan kaynaklarının verimli kullanılması konusunda uyarı yapılan raporda “Sürekli olarak dile getirdiğimiz üzere, etçi ırklarla tohumlama yapmak üzere kullanma melezlemesinin yaygınlaştırılması suretiyle yerli hayvan kaynaklarımızı verimli kullanmalıyız. Yapılacak iyi bir planlama gelecekte yapılması muhtemel müdahaleleri ortadan kaldıracaktır” da denildi.
Yaşanan krizi değerlendiren CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer de son 20 yılda yapılan canlı hayvan ve et ithalatının faturasının 9 milyar 495 milyon doları bulduğunu açıkladı. “Karkas et ve kesimlik hayvan yanında besilik erkek sığır ithalatı ile yaşanan soruna çözüm aranıyor” diyen Gürer, “Kazanan ithalatçılar, yabancı besiciler oluyor. Yerli besicilik tüketilerek sorunlar aşılamaz. Hayvancılıkta girdi artışına karşı destekler zamanında ve gereği gibi verilmeliydi. Yem bitkileri üretimi teşvik edilmesi, bitkisel ürün planlamasının sanayi yemi/kesif yem üretimini kapsayacak şekilde yapılması, hayvancılık işletmelerinin kendi karma yem ünitelerine sahip olmaları gerektiği gibi desteklense ve meralar korunup geliştirilseydi hayvancılıkta yaşanan sorunlarda önemli ölçüde sınırlanmış olurdu. Girdiler artması hayvancılığın sorunlu boyuta ermesi neden olurken iktidar gerekli önlemleri almadı“ şeklinde konuştu.