Korkusuz yazarı Can Ataklı, Washington Büyükelçiliği için Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın yarış içinde olduğu iddiasını aktardı. Ataklı iki isme dair aktardığı kulis bilgisini yorumlarken, "İktidarın çok zora girdiğini biliyorlar. Bir an önce kendilerini dışarı atıp uzaklaşmak istiyorlar. Faciaya dışarıda yakalandıklarında hiç dönmeme ya da kendilerini kurtarma şansları olabileceğini düşünüyorlar" ifadesini kullandı.
Ataklı'nın "Washington için sarayın iki adamı birden yarışta" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Başta damat Berat Albayrak olmak üzere pek çok bakanın değişeceğine ilişkin dünkü yazım hayli ilgi gördü.
Birçok internet sitesi, gazeteler ve televizyonlar alıntı yaptılar.
Birçok arayan da oldu.
Tabii nezaketsizlikten değil ama lafa nasıl gireceklerini bilmediklerinden olacak, “Doğru mu bu yazdıkların?” diye sordular genellikle.
Doğru olmadığına inansam niye yazayım?
Gerçi hükümet değişikliği ile ilgili ilk kez dedikodu çıkmıyor ama çoğunda ya Erdoğan son dakikada vazgeçti ya da duyulmasından rahatsızlık duyarak, “Birileri istiyor diye hükümet değiştirecek halim yok” diyerek erteledi.
Ancak bu kez dedikodular çok büyüdü. Aslına bakarsanız saraya yakın gazeteciler de bakanların değişeceğini yazıyorlar da sızıntı üstlerine kalmasın diye kenarından dolaşmayı tercih ediyorlar.
Dünkü yazıdan sonra durumu AKP cephesinden doğrulayan da pek çok görüşme yaptım.
Bir kere herkes şunda hemfikir; “Bakanların dışarıdan getirilmesi, örgütten kopuk olmaları, parti içinde sıkıntı yaratıyor. AKP'liler ulaşabilecekleri ve kendilerine yakın buldukları kişilerin bakan olmasını istiyor.”
Son kamuoyu araştırmalarına bakan Erdoğan'ın da partideki erime nedeniyle bu görüşe artık soğuk bakmadığı söyleniyor.
Bugün de sizlere uzaklardan Amerika'dan bir dostumdan aldığım bilgiyi aktarmak istiyorum.
Beyaz Saray'la da ilişkileri olan bu dostum, konumu gereği AKP'nin üst düzey yöneticileriyle de sıkça görüşüyor.
Hafta sonunda aradı.
“Buraya gelen heyet sayısında hayli artış oldu” dedi.
Bu doğal. Özellikle Suriye krizi, Rusya ile ilişkiler, S-400'ler ve F-35'ler olayları göz önünde bulundurulduğunda çok sık ziyaretler yapılması şaşırtıcı değil.
Ayrıca çok sayıda Amerikan heyeti de Ankara'da. Dostum, “Tabii bunlar doğru da, başta büyükelçilik olmak üzere şu sıralar herkes ay sonundaki Birleşmiş Milletler toplantısı sırasında Erdoğan-Trump görüşmesini sağlamak için çalışıyor” dedi.
Biliyorsunuz Erdoğan, güvenli bölge konusunda Amerika'ya üç hafta süre verdi.
Bu süre Birleşmiş Milletler toplantısına denk geliyor.
Demek ki Trump'la bu sırada bir görüşme bekliyor ki zaten bu konuda kamuoyunda da bir beklenti oluştu.
Yani ay sonu Erdoğan-Trump görüşmesinin olabilmesi için her türlü fedakarlık yapılacak.
Amerika'daki dostum, “Bunların ötesinde bir de Washington Büyükelçiliği için başlayan bir yarış var, kokusu buralara kadar geldi” diye ilginç bir şey söyledi.
Merakla, “Nedir?” diye sordum haliyle.
Dostum, “Büyükelçi Serdar Kılıç belki iyi biri ama son derece yetersiz. Çünkü sarayın hakimiyeti çok ağır, elinden hiçbir şey gelmiyor, gerçi kendisi de pek istekli değil” dedikten sonra ekledi, “Görevi bir süre sonra bitecek, yerine kim gelmek istiyor biliyor musun?”
Nereden bileceğim, tabii ki bilmiyorum. “İki isim var” dedi; “Biri İbrahim Kalın, diğeri de MİT Müsteşarı Hakan Fidan.”
Ama her iki ismi duyunca da çok şaşırdım.
Çünkü, sarayın en güçlü adamı olarak bilinen, Erdoğan adına yetki bile kullanabilen, bakan olmadığı halde bakanlar kurulunun sözcülüğünü yapan İbrahim Kalın, neden bu büyük gücü bıraksın da Washington'a gitmek istesin.
Aynı şekilde Erdoğan'ın sağ kolu gibi çalışan, yanından hiç ayırmadığı Hakan Fidan neden yurt dışına gitmek ister?
Benim yorumum şu: İktidarın çok zora girdiğini biliyorlar. Bir an önce kendilerini dışarı atıp uzaklaşmak istiyorlar. Faciaya dışarıda yakalandıklarında hiç dönmeme ya da kendilerini kurtarma şansları olabileceğini düşünüyorlar.