Hürriyet gazetesinin ekonomi yazarlarından Erdal Sağlam, Saray-AKP iktidarının derinleşen ekonomik krizin halk üzerindeki etkilerini referandum sonrasına ötelemeye yönelik aldığı kararları değerlendirdi.
HÜKÜMETİN geniş halk ve iş kesimlerini rahatlatmak için başlattığı popülist kararları bitmek bilmiyor. Şurası bir gerçek ki; son 15 yıldır, hiçbir seçimde olmadığı kadar, çok sayıda popülist kararı son 3 aydır gördük, görüyoruz.
Aslında geçen yılki büyümenin düşük çıkacağı belli olduktan sonra, 2016’nın ikinci yarısında, hükümet özellikle yeni teşvik kararları almaya başladı. Ancak referandum çalışmaları başlayınca bu kararlar, geniş halk kesimlerini ve zor durumda olan şirketlere, esnaflara dönük olmaya başladı.
Turizm sektöründeki Rusya sıkıntısını gidermek için başlayan kredilerin yeniden yapılandırılma işlemi tüm kredilere genişledi. Bankalar kağıt üzerinde eski kredi kapatılmış, yeni kredi açılmış gibi kârlar yazdılar ve bilançolar gerçek durumu göstermez oldu. Aynı şekilde sermaye yeterlilik rasyosu da yapılan esnetme düzenlemeleri ile artık eski anlamını yitirdi. Kamu bankaları seçim için yüklü borçlanmalar yapar oldular. Bunlar ileriye dönük sistemi olumsuz etkileyecek, yani ekonomik istikrarda dayanılan banka ayağını çürüten kararlar oldu.
İstikrarın kalan diğer ayağı mali istikrar da alınan kararlarla ciddi tehdit altında. Bütçeden yükler artınca, son yeni işçi alımında verilen yüklü devlet desteğinde, işsizlik fonu gibi fonlar, amaç dışı kullanılmaya başladı. Tartışmalı Varlık Fonu’ na Savunma Fonu’ndan geçici aktarılan 3 milyar TL de bu kapsamda sayılabilir.
Nisan sonuna kadar KDV indirimleri yapılması referandum öncesi piyasaları canlandırmaya dönük bir karar ve bütçede ciddi delikler açacak.
Vergi affı yapılıp, ilk kez affın da affı getirildi; af kapsamındaki vergi ve SGK ödemeleri mayıs sonuna kadar ertelendi. Bu da mayıs sonuna kadar bütçede, artacak SGK yükü dahil, ciddi gelir kayıplarına yol açacak bir karar.
KOSGEB, 50 bin liralık faizsiz kredi uygulaması başlattı; başvuru 500 bine ulaştı herkese bu kredinin verileceği söyleniyor. Bunun gibi KGF’den yükü Hazine’yi binmek üzere, yeni sübvansiyonlu krediler oluşturuldu.
FATURA AĞIRLAŞACAK
Son olarak torba yasada çiftçilerin Ziraat Bankası ve kooperatiflere olan kredi borçlarının yeniden ertelenmesi yer alıyor. Yanı sıra 2.2 milyar TL tutan TEDAŞ’a elektrik borçlarının da yeniden yapılandırılması kapsama alındı. Bunlar da yetmedi, daha önce kamu kuruluşlarının döviz alacaklarında yılbaşı kuru uygulanacak denirken, Merkez Bankası son olarak ihracat reeskont kredilerinde de kuru yine yılbaşı kuruna sabitledi.
Yani mali disiplini bozma yanında, kambiyo sistemini bozma, dalgalı kura rağmen farklı kur uygulamasına girmiş olmamız da, ileride büyük sorun olabilir.
2000 yılından önce kurulan hükümetlerin hemen hepsi, seçimler öncesinde popülist kararlar alır, bunu finanse etmek için karşılıksız para basıp enflasyonu zıplatır, ayrıca artan kamu yükleri nedeniyle dengeyi ve faizleri bozarlardı.
2000’de yapılan sınırlayıcı reformların da etkisiyle, daha sonra bu yola pek gidilmedi, AKP hükümetleri “popülist karar almayıp, mali istikrarı sürdürmekle” hep övündüler.
Ancak bu kez ipin ucu iyice kaçtı; bu kararların yılın ikinci yarısından itibaren ekonomik istikrar üzerindeki bozucu sonuçlarını görmeye başlayacağız. Artan enflasyona rağmen büyümenin artmayacağı beklentisi hızla yayılırken, iç borç çevirme oranları artan kamu yüküyle hızla yükseliyor. Bunun ilk sonucunu artan faizlerde göreceğiz. Küresel iklime de bağlı olarak, acil, her açıdan disipline dönüş kararları alınmazsa, ekonomik istikrar ciddi tehlike altında demektir.
Yine; oy için alınan popülist kararlar halka çok büyük fatura çıkaracak...