Yeniden.tv’den Ayşegül Doğan’ın sorularını yanıtlayan Sancar’ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:
“İktidar bisikleti yolda tutabilmek için sürekli pedal çevirmek zorunda hissediyor kendini. Bu bisiklet, baskı bisikletidir, aslında faşizme giden yolda yürüyen bir bisiklettir. Bir an boşluk doğarsa bisikletin devrileceğinden korkuyor büyük ihtimalle, o nedenle sürekli bu çerçevede, bu bağlamda, bu içerikte aksiyonlara başvuruyor, bunlara ihtiyaç duyuyor. Ya dışarıda, dış politikada gerilim ve çatışma havası yaratıyor ya da içeride sürekli, her türlü hukuk kuralını, hatta etik kuralları hiçe sayan faaliyetlere girişiyor. Bize yönelik operasyon da bu çerçevede değerlendirilebilir, ama sadece bu çerçevede değerlendirmek şüphesiz eksik kalır.
HDP’yi iyice etkisizleştirme, böylece erken ya da zamanında bir seçime giderken HDP’nin kendileri için yarattığı o büyük engelleri ortadan kaldırma hesabının rol oynadığını görüyoruz. HDP’yi etkisizleştirmeden gidecekleri bir seçimde kaybedeceklerinin kesin olduğunu görüyorlar. Gerçi başka türlü nasıl kazanırlar, o ayrı mesele, ama HDP varken kazanmalarının imkansız olduğunu görüyorlar. O nedenle seçime dönük bir hesap, içeride gündemi dizayn etme –gündemi değiştirme değil- ve güçleri yeniden konumlandırma hesabı bu operasyonda da rol oynuyor. Bunlar kısa vadeli konjonktürel sebepler olarak görünüyor, çünkü böyle bir operasyonu gerçekleştirebilmek için ellerinde hiçbir hukuki dayanak yok.
Hukuki ve inandırıcı bir siyasal gerekçe ortaya koyamazlar. Buna rağmen bu operasyona başvurdular. Bunun da derin bir anlamı var elbette, buna da kısaca değineyim.
Bu iktidar yeni bir rejim inşa ediyor. Biz bunu uzun süredir söylüyoruz. Aslında yeni rejim inşasının ilk işaretleri 7 Haziran 2015’te, o seçim yenilgisinin ardından ortaya çıkmıştı. Sonrasında 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını geçersiz kılan kapsamlı bir plan ortaya koydular ve bunu uyguladılar. Kaos ortamı yaratıldı ve bu ortamda 1 Kasım’a gidildi. 1 Kasım 2015 seçimlerinde de çoğunluğu elde ettiler ve artık yeni bir koalisyon oluştu o tarihlerde; AKP-MHP-Ergenekon ve benzeri grupların ittifakı. Geçen söyleşimizde de söylemiştim, bu bir tür İslamcı-İttihatçı koalisyon ve bu koalisyon yeni bir rejim inşa etmeye niyetlenmişti. Asıl büyük fırsat, başarısız 15 Temmuz'dan sonra ortaya çıktı -ki zaten iktidar da bunu ‘Allah’ın lütfu’ saydığını açıkça söylemişti.
HDP’yi kapatmak o kadar zor bir şey değil iktidar için. Yani hukuki süreçleri başlatmak zor değil, ek gerekçelere, bahanelere ihtiyacı yok. İsterse Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığını harekete geçirir. Yargının iktidarın kontrolünde olduğunu herhalde söylememe gerek yok, bağımsız yargı diye bir şey yok ortada artık. Eğer iktidar karar verirse yargıyı harekete geçirir. Bu dosyayı gerekçe göstermek zorunda değil, bahane bulmak da kendisi için zor değil. İhtiyacına ve avantajlarına bakarak kapatma davasını her zaman açtırabilir veya eğer işine gelmiyorsa hukuken kapatmak yerine fiilen kilitlemek yolunu devam ettirebilir. Yani hukuken kapatmak yerine fiilen HDP’yi kilitlemek onların daha çok işine gelir belki. O nedenle bir süre de böyle gidebilir. Her ihtimale göre biz hazırlığımızı yapıyoruz. Halkımız bu konuda en ufak bir karamsarlığa düşmesin, kesinlikle her türlü mücadele için ve her türlü saldırıya karşı biz hazırlıklarımızı yapıyoruz.”