Almanya'da çalışırken 'Samsun'da bir evim olsun' diyerek ev alan gurbetçi Hasan Fehmi Şahin'in, yıllar sonra yaşadığı hukuk serüveni, 5 katlı binasına haciz konulması ile noktalandı.
Yaklaşık yarım asır Almanya'da işçi olarak çalışan 4 çocuk babası Şahin, yediklerinden ve içtiklerinden arttırdığı parayla memleketi Samsun'da bir daire almak ister. 1990 yılında bir dostundan kendisine uygun daire alması için vekalet verir. Arkadaşı da 100.Yıl Bulvarı'nda bir daireyi kendisi için satın alır. Bir yıl sonra kararını değiştiren Şahin, dairesini 1992 yılında bir emlakçı aracılığı ile satar. Daha sonra elindeki birikimi ile doğduğu Samsun'un Salıpazarı ilçesinde babasından kalma arsa üzerine 5 katlı bina yapar.
Daireyi satmasından 8 yıl sonra Türkiye'den İ.D. isimli şahıs tarafından arandığını anlatan Şahin, başından geçenleri şöyle anlattı: "İ.D. 'bana sattığın ev hisse tapulu olduğu için beni dolandırdın, seni mahkemeye vereceğim' dedi. Şaşırdım. Evi satalı 8 yıl olmuş, bu kadar zaman sonra arayıp 'bu ev hisse tapulu, sen beni aldattın. Ben bu evden zarar gördüm' demesinden bir şey anlamadım. Kendisine 'Türkiye'ye geldiğimde görüşelim, sorunu çözelim' diyerek telefonu kapattım. O yıl tatile gelince İ.D. ile buluştuk. Dairenin hisse tapulu olmasından dolayı zararı olduğunu belirtti. Kendisine evi alanın da, satanın da ben olmadığımı ama buna rağmen bir zararı oluştu ise karşılamaya hazır olduğumu veya evin bedelini ödeyerek geri alabileceğimi söyledim. Buna rağmen anlaşmaya yanaşmayarak beni mahkemeye verdi. Ben de Çarşamba'dan bir avukata vekaletname vererek Almanya'ya geri döndüm. Bizim avukat davalara girmemiş, girmediği için de mahkemeye hakaret gibi değerlendirilip aleyhimizde karar verilmiş."
"DUYDUĞUMDA İŞ İŞTEN GEÇMİŞ"
"Ben davamızın avukatım tarafından takip edildiğini zannediyordum. Davayı kaybettiğimizi duyduğumda itiraz ettik ama iş işten geçmiş." diyen Şahin, "Mahkeme onu haklı bularak benim 48 bin lira ödememe hükmetmiş. Aradan geçen süre zarfında faiziyle birlikte bizim borç 150 bin liraya çıkmış. Ben bu parayı ödemeyince bu sefer de hakkımda haciz işlemi başlatılmış. Benim Salıpazarı ilçemdeki 5 katlı 350 bin lira değerindeki apartmanım haczedilerek satışa çıkmış. Alan çıkmayınca icradan bir kişi yarı parasına apartmanımı almış. Geçtiğimiz aylarda bu apartmanı 340 bin liraya satmış. Bulvardaki evi de 130 bin liraya satmış. Haciz işlemi yapıldıktan sonra satışın ardından bana 24 bin lira para verildi. Ben bu durum karşısında mağdur olduğum için dava açtım. Dosya şu anda Yargıtay'da." diye konuştu. 2010 yılında açtığı davada 4 avukat değiştirdiğini ama derdini bir türlü mahkemelere anlatamadığını ifade eden Şahin, "Ben uzun yıllar yurt dışında kaldım tam memleketime dönüp rahat edeceğim derken başıma bunlar geldi. Yıllarca sıkıntı içerisinde biriktirdiğim tüm emeğim bir çırpıda hukuksuz bir şekilde elimden alındı." ifadelerine yer verdi.
İ.D.: ASIL MAĞDUR BENİM
Şahin'den aldığı evden dolayı asıl mağdur edilen tarafın kendisi olduğunu iddia eden İ.D. ise "1992 yılında bu kişi beni dolandırdı. Başkasının dairesini yani 19 kişiyle hisseli olan bir daireyi benim diyerek bana sattı. Bugüne kadar 10 tane dava açtı hepsini kaybetti. Kaybetmeye de mahkum. Mahkemeyi açmadan önce gittim 'yav sen beni dolandırmışsın sen benim paramı ver ya da tapudaki hisseleri al benim payımı bana ver' dedim. Ben bu evi 1994 yılındaki devalüasyondan önce almıştım. Bana gelip az miktarda değeri iyice kaybolmuş bir para veriyor. Ben de dava açmak zorunda kaldım. Bu adamın kaybetmediği dava kalmadı en son benim hakkımda açtığı 'sebepsiz zenginleşme' davası oldu. Ayrıca mahkemeler yoluyla kazandığım para benim mağduriyetimi gidermedi." açıklamasında bulundu.
CİHAN