Yaşanan sürecin en yakın şahitlerinden olan Samanyoluhaber.com yazarlarından Veysel Karani Gümüşdereli yaşanana süreci değerlendirdi.
Gümüşdereli 'neden' diye soruyor ve yine cevabı kendisi veriyor 'vicdanların uyanmasından çekiniyorlar'.
İşte o yazının ilgili bölümü:
....
Son bir kaç gündür üzerinize afiyet hüzünlüyüz. Hüznümüz sadece kendimiz için değil, aynı zamanda bütün insanlık için. Güzellikleri anlattığımız bir mecranın göz göre göre karartılmasından dolayı hüzünlüyüz. Zira, Samanyolu yayın grubumuzun bir şekilde yok edilmeye çalışılması yolunda atılan bir adım daha gerçek oldu. 14 Kasım 2015 Cumartesi gecesi tehdit ettikleri gerçekle yüz yüze kaldık. Yayınımızı tamamen hukuksuz bir şekilde kararttılar.
Milletin kurduğu bir televizyonu yok etmek için...
Sırf kendileri gibi düşünmediğimiz için, sırf zorbalığa boynumuzu emanet etmediğimiz için, sırf düşüncelerimizi özgür bıraktığımız için, sırf onlara rağmen hala doğruları savunduğumuz için yayınlarımızın üstüne kara bir gölge koydular.
E peki neyi ispat ettiler bu yaptıklarıyla...
Karabasan olduklarını..
Yüreklerindeki kara nefreti..
Beceremedikleri her şey için hasetlerinin büyüklüğünü...
İspat ve ifşa ettiler cümle aleme...
Bir kez daha!
Son bir kaç gündür yüreğimde bir enteresan duygular içerisinde dolaşıyorum. Bakın ne olacağımızın, ne yapacağımızın endişesi yok bu duygularda. Sadece yıllardır içinde bulunduğum bir ailenin, her birisi birer potansiyel iyilik tohumu olan hanımefendilerin ve beyefendilerin, benim içinse kardeşlerimin, arkadaşlarımın, ablalarımın, abilerimin düşecekleri mecralarda nasıl yeşillenip güzelliklerle sarılıp sarmalanacaklarını düşünüyorum. Geçici de olsa, bir süre ayrı kalacağımızın hüznünü, çoğunluk itibariyle mesailerimizi paylaştığımız insanlarda da benzer duyguları görüyor ve hissediyor olmanın mutluluğunu tadıyorum.
“Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim...”
Kötülüklerde ve fenalıklarla bu derece ileriye gidebileceklerini düşünmüyorduk, hayal etmiyorduk. Son yıllarda ne çok söyler olduk bu cümleyi değil mi? O fenalığı yapmışlar, bu kötülüğü reva görmüşler, falanca mekanı gasp etmişler, derdini söylemeye çalışan bir kadını yerlerde süründürmüşler, hakkını arayan bir öğrenciyi saçlarından sürüklemişler, koskoca bir ilçeyi tecrit etmişler, insanlara iyilik yapmak derdiyle kanatlanan bir kadına kelepçe takmışlar... Yani “hadi canım, bu kadar da olmaz, bu kadar da çukurlaşılamaz” dediğimiz ne varsa yapmışlar...
Aslında hayallerinde ne varsa gerçekleştirmişler!
Yine de beklemiyor insan işte. “Kırıntı da olsa iyilik kalmış mıdır acaba kalplerinde” diye ümit ederken, bir kez daha ne olduklarını ortaya koymuş oldular. Kurulduğu günden bu yana insanlara faydalı olmak için çırpındığımız Samanyolu Televizyonu, sadece doğruları anlattığımız Samanyolu Haber Televizyonu, çocuklarımızın dünyasına şiddetten uzak, sevgi ve iyiliği sunan Yumurcak Televizyonu, kültür aynamız Mehtap televizyonu, yayın anlayışıyla kardeşlik köprülerimizi güçlendiren Dünya TV yayınları bir anda karartıldı. Ve bu kanallarla birlikte oluk oluk tertemiz yayınlar yapan diğerleriyle birlikte tam 13 kanal ve radyolar...
İpek medya grubuna yaptıklarına farklı bir yorum eklemiş oldular sadece. Bunun adı da bir anlamda gasp değil midir Allah aşkına.
Bunu yapmakla Samanyolu yayın grubunu ticari anlamda zor durumda bırakmış olabilirler ancak asıl olan şudur ki; insanların istediklerini özgürce seyredebilme imkanlarını da ellerinden almış oldular. Demokrasiye bir darbe daha vurdular. Bu kanalları karartmakla demokrasiyi de karartmış oldular.
Neden?
Farklı bir sese tahammülleri yok çünkü!
Neden?
İyilikleri ve güzellikleri istedikleri gibi çarpıtamamaktan korkuyorlar!
Neden?
İnsanların farkına varmasından endişe ediyorlar!
Neden?
Vicdanların uyanmasından çekiniyorlar...