Samanyolu Yayın Grubu adına avukatlar Fikret Duran ve Bahadır Temiz, HSYK’ya ulaştırılmak üzere İstanbul Adalet Komisyonu’na dilekçe verdi. Dilekçede Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu Savcısı Serdar Coşkun’un Samanyolu yayın grubunun da bulunduğu basın kuruluşlarının yayınlarının durdurulması talebinde bulunduğunun basına yansıdığı hatırlatıldı.
Savcının Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) iletilmesi amacıyla Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na talimat içerikli gönderdiği yazının Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelere, iç hukuk mevzuatına açıkça aykırı olduğu ve suç teşkil eder içerikte bir talimat yazısı olduğu vurgulandı.
Bu nedenle 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun disiplin ve ceza soruşturması hükümlerine göre Coşkun hakkında gerekli incelemenin başlatılıp idari ve cezai soruşturma açılması talep edildi.
AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesinin yalnızca bilgi ve düşüncelerin konusunu ve içeriğini değil aynı zamanda iletilme biçimini de güvence altına aldığını vurgulayan avukatlar, bu konuda defalarca verilmiş farklı kararlar bulunduğunu kaydetti.
Avukat Fikret Duran konuştu | Samanyolu Haber
Savcının televizyon yayınları hakkında terör propagandası yapıldığını iddia ettiğini kaydeden avukatlar, ancak buna ilişkin herhangi bir yargı kararı gösteremediğini, hangi kanalda ve hangi yayın vasıtasıyla bu propagandanın yapıldığını da belirtemediğini ifade etti. Dilekçede, “Savcılık tarafından ‘devlete ait imkânları kullanan ve yayın yapan bu örgütün elindeki televizyonlar, radyolar, internet siteleri, devlete ait uydulardan yayın yapan her türlü görsel ve basılı yayınların topluma ulaştırılmasında devlet imkânlarının kullanılmasının engellenmesi için gereğinin yapılması’ belirtilmiştir. Burada örgüt ibaresinin kendisinin soyut ve mesnetsiz olması bir yana, uydu yayınlarının sonlandırılması veya kesilmesi gibi bir durumun savcılık talimatıyla yerine getirilmesi mümkün değildir. Savcılık, diğer tüm kurumlar ve merciler gibi ancak kaynağını Anayasa’dan alan yetkilerini kullanabilir.” denildi.
Talimat yazısında somut bir suçun şüphelisinin değil keyfi olarak bir şüphelinin belirlenip ona suç arandığının anlaşıldığı kaydedildi.
Dilekçede, adı geçen savcının ihlal ettiği maddeler şöyle sıralandı: “AİHS’nin ifade özgürlüğü başlıklı 10. maddesinin, ‘ayrımcılık yasağı’ başlıklı 14. maddesi, Anayasa’nın hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamayacağını düzenleyen 6. maddesinin ‘düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti’ başlıklı 26. maddesi, Basın Hürriyeti başlıklı 28. maddesi, masumiyet karinesini düzenleyen 38. maddesinin ‘kanunsuz emir’ başlıklı 137. maddesi, basın yayın araçlarının zapt ve müsadere edilemeyeceğini veya işletilmekten alıkonulamayacağını düzenleyen 30. maddesi, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ‘iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, nefret ve ayrımcılık, haberleşmenin engellenmesi, hakaret, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, görevi kötüye kullanma, iftira, suç uydurma, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 161 ila 169. maddelerinde düzenlenen ve cumhuriyet savcısının görev ve yetkilerini içeren hükümleri.”
Savcı Coşkun’un kusurlu veya uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzunu veya şahsi onur ve saygınlığını yitirdiği, yaptıkları işler veya davranışlarıyla görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını uyandırdığı, hatır ve gönüle bakarak veya kişisel duygulara kapılarak görev yaptığı kanısını uyandırdığı kaydedildi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Haberleşme Genel Müdürlüğü’ne ve RTÜK’e de ayrı ayrı yazı gönderen avukatlar, savcının söz konusu talimatının hukuka aykırı olduğunu belirtti. Yazıda, “Yok hükmünde olan ve suç teşkil eden bu talimatı uygulayıp icra edenlerin bu fiillerinin sonucu da aynı suçları işlemeleri ve iştirak etmeleri nedeniyle hukuk önünde bunun hesabını vermek olacaktır. İş bu nedenle talimat içerikli bu hukuka aykırı ve konusu suç teşkil eden talebin hiçbir şekilde uygulanmaksızın iade edilmesini talep ederiz.” denildi.