Ankara’da 97 kişinin hayatını kaybettiği 503 kişinin de yaralandığı saldırıyı gerçekleştiren canlı bombaların kimlikleri belirlendi. İstihbarat ve terör ekipleri tarafından yapılan dört günlük araştırmalar sonrasında saldırının terör örgütü IŞİD tarafından yapıldığı netlik kazandı. Görüntü ve DNA araştırmaları sonucunda Ankara’yı kana bulayan canlı bombalardan birinin Suruç’ta 20 Temmuz’da 33 kişinin hayatını kaybetiği saldırıyı gerçekleştiren terör örgütü IŞİD militanı Abdurrahman Alagöz’ün kardeşi Yunus Emre Alagöz olduğu tespit edildi.
ALANA BİRLİKTE GİRDİLER
IŞİD ile bağlantılı olduğu belirlenen iki canlı bombanın uzun süredir Suriye’de olduğu ve saldırıdan birkaç gün önce de kara sınırından Türkiye’ye giriş yaptığı aktarıldı. Yapılan incelemelerde bombacı Yunus Emre Alagöz ile arkadaşının alana göstericilerle birlikte geldikleri sonucuna varıldı. Eylem alanına ulaştıktan sonra ise bombacılar birbirlerinden ayrıldı.
BAŞBAKAN ‘EYLEM YAPMADAN TUTUKLAYAMAYIZ’ DEMİŞTİ
Başbakan Ahmet Davutoğu, canlı bomba listesi olduğunu ancak eyleme geçmeden müdahale edilmediğini açıklamıştı. Alagöz, kamuoyun ‘emniyetin terörist listesi’ diye yandaş gazetelere sızdırdığı listelerde yer alıyordu. Aylardır takip edilen bombacıların göz göre göre yeni bir katliama imza atması güvenlik skandalı olarak değerlendirildi.
FATURA MÜDÜRLERE KESİLDİ
Öte yandan çözüm sürecinde yapılan hataların faturasını bölgede görevli valilere kesen hükümet, patlamada da cezayı emniyet bürokrasisine kesti. İktidar dün gece apar topar Ankara İl Emniyet Müdürü Kadri Kartal ile İstihbarat Şube Müdürü Cihangir Ulusoy ve Güvenlik Şube Müdürü Adem Arslanoğlu’nu görevden aldı.
ASLİ SORUMLULUK İSTİHBARAT VE TERÖR DAİRELERİNDE
İçişleri Bakanı soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal, İstihbarat Şube Müdürü Cihangir Ulusoy ve Güvenlik Şube Müdürü Adem Arslanoğlu’nu görevden aldı. Ancak uzmanlar bu görevden almaların yeterli olmadığını ifade ediyor. Eski Bingöl Emniyet Müdürü ve GÜSAM Başkanı Ercan Taştekin, yaşanan saldırıda asli sorumluluğun merkez İstihbarat ve Terörle Mücadele (TEM) Dairesi Başkanlığı’nda olduğunun altını çiziyor.
CHP’nin, Suruç saldırısı sonrasında hazırladığı raporda ise iki militanın ailesinin de çocuklarının terör örgütü IŞİD’e katıldığı ihbarıyla devlet yetkilileriyle görüştüğü ve yardım istedikleri ancak sonuç alamadıkları belirtiliyor. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP’nin raporunun gereğinin yapılması durumunda, bu saldırının önüne geçilmiş olacağını söyledi. Raporda canlı bombalarla ilgili Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) aracılığıyla Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na hitaben Eylül 2013’te iki farklı şikâyette bulunulduğu dile getirildi.
Ankara’daki canlı bombanın babası: Oğlumu getirmek için defalarca Emniyet’e gittim
Ankara katliamındaki ikinci bombacı olduğu öne sürülen Ömer Deniz Dündar’ın babası oğlunu geri almak için defalarca Emniyet’e gittiğini, oğlunu polise bildirdiğini ancak sonuç alamadığını söyledi. Radikal’in haberine göre, Dündar’ın babası M.D., “Oğlumu Suriye’den geri getirmek için defalarca emniyete gittim. Oğlum 2014 yılında Adıyaman’a geldi. 8 ay yanımda kaldı. Ben oğlumu Emniyet’e şikayet ettim. Emniyet’e, ‘bunu alın cezaevine atın’ dedim. İfadesi alındıktan sonra oğlum serbest bırakıldı. 8 ay sonra Suriye’ye gitti. Ömer evliydi. Bir çocuğu vardı. Şimdi ben ne yapacağım?” dedi.
Meydan Gazetesi