Dünya genelinde farklı dinlerden binlerce kişiyi bir araya getiren Dünya Dinler Parlamentosu bu yıl da
Avustralya'da toplandı. Beş yıl arayla dünyanı büyük kentlerinden birinde yapılan bu büyük organizasyonun
Melbourne toplantısunun ana teması "Birbirimizi Dinlemek ve Çevreyi Tedavi Etmek" olarak sunuldu.
Program çerçevesinde dünyanın çok farklı din, dil, kültür,
medeniyet, mezhep, cemaat, cemiyet temsilcileri ve kanaat önderleri toplantıya katılarak kendilerini ifade etme imkan buldu.
3-9
Aralık günleri arasında yapılan toplantıda, Avustralya
Kültürler Arası Diyalog Merkezi'nin de katkılarıyla "Said
Nursi" konulu panel düzenlendi. Din adamları ve akademisyenlerin de katıldığı organizasyonda "
Bediüzzaman Said Nursi'nin
Müslüman -Hıristiyan münasebetleri" ve "Said Nursi'nin eserleri ışığında
İslam-Hıristiyanlık
diyalogu" konuları üzerine sunumlar yapıldı.
Dünya Dinler Parlamentosu'na katılan izleyicilerin ilgi ve alakalarına mazhar olan "Said Nursi" paneli konuşmalar ve sunumlarla başladı.
Panel soru ve cevapların yer aldığı müzakere bölümüyle devam etti.
Panele Türkiye'den
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı (IIKV) İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya, ABD'den Nevada Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus Çengel, İtalya'dan
Vatikan Dinler Arası Diyalog Merkezi Temsilcisi Prof. Dr. Thomas Michel, Avustralya'dan Melbourne Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Said konuşmacı olarak katıldılar.
Said Nursi'nin inançsızlık döneminde insanları manevi değerlere çağırmak için din ve ırk farkı gözetmeksizin bütün insanlığı kucaklayan
şefkat anlayışıyla iman esaslı bir
hizmet başlattığının altını çizen konuşmacılar, dinler arası diyalogun mümkün olmadığı bir dönem olan 1950'li yıllarda, Said Nursi'nin İstanbul'daki Patrikhaneyi ziyaret edip Patrik Atanagoras'a inançsızlığa karşı insanlığı kurtarmak için
işbirliği teklif etmesini "İslam-Hıristiyanlık diyalogu" konusundaki önemli örneklerden biri olarak verdiler.
Said Nursi'nin eserlerinden birini dönemin Papasına gönderdiğini ve inançsızlığa karşı işbirliği teklifinde de bulunduğunu belirten konuşmacılar, Vatikan'ın 1965 yılında İslam'ı tanıdığı göz önünde bulundurulduğunda, Said Nursi'nin bu hareketinin nasıl bir önem taşıdığının daha kolay anlaşılacağını vurguladılar. Panelde Bediüzzaman Said Nursi'nin üzerinde durduğu temel iman değerlerinin, insanlığın ortak ihtiyacını karşılayan diyalog ötesi bir işbirliği zemini oluşturduğunun altı çizildi.
(CİHAN)