"Aslında hiçbir şey değişmedi. Ben tıp fakültesinden yeni mezun olmuş bir doktorum. Anayasaya göre kamuda çalışmak benim hakkım. Tıp fakültesinde kariyer yapmam da engelleniyor”.
Geçen yıl tıp fakültesinden mezun olan doktor Murat, mecburi hizmet uygulaması kapsamında atanmayı beklerken güvenlik soruşturmasından geçemediğini söylüyor. “Beni terör örgütleriyle bağlantılı göstermişler. Hiç de değil. Ben hep demokrasiyi savundum” diyen doktor Murat, güvenlik soruşturması gerekçe gösterilerek kamu hizmetinden mahrum tutulduğunu hatırlatıyor. Ona göre doktorların özel hastanede çalışabileceğinin söylenmesi de "tamamen mantıksız". Murat, “Özel hastane neden yeni mezun doktorlarla çalışsın. Ki bizimle çalışmak istemiyorlar. Benim tıp fakültesinde uzmanlık kariyeri yapma şansım da elimden alınıyor” diyor.
“Evet üniversitede aktivisttim. Türkiye’de hukukun üstünlüğünü sağladım” diyen doktor adayı Mahmut da güvenlik soruşturmasına takılanlardan. Devlet hastanelerine atamasının yapılmasının güvenlik soruşturması nedeniyle engellenmesini "hak ihlali" olarak tanımlıyor. “Uzmanlık için eğitim hakkım da elimden alınıyor. 450 günlük çalışma yasağı da çok mantıksız” diyen Doktor Mahmut, “Bize yargı kararlarını göstersinler” sözleriyle tepkisini sertleştiriyor.
Doktor Murat ve Doktor Mahmut, KHK ve güvenlik soruşturması mağduru doktorlardan sadece ikisi. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni düzenlemeye göre KHK’lı doktorlar bundan sonra SGK anlaşmalı özel hastanelerde çalışabilecek. Güvenlik soruşturmasından geçemeyen doktorlar ise 450 gün çalışma yasağına tabi olacak. Bu durumdaki doktorlar da 450 günlük çalışma yasağının ardından SGK anlaşmalı özel hastanelerde çalışabilecek.
“Çalışma hakkı engelleniyor”
Hükümetin sağlıkta şiddeti önlemek için gündeme getirdiği ancak doktorların çalışmasına getirdiği kısıtlamayla dikkat çeken yasal düzenleme muhalefetin ve tıp alanındaki meslek örgütlerinin büyük tepkisini çekmişti. Düzenlemenin ilk halinde OHAL kararnameleriyle meslekten ihraç edilen doktorların özel hastanelerde de çalışamayacağı belirtilmişti. Düzenleme, tıp fakültesi mezuniyeti sonrası devlette mecburi hizmet zorunluluğu olan doktor adaylarının 600 günlük bir çalışma yasağından sonra sadece SGK anlaşmalı özel hastanelerde çalışabileceğini, tıpta uzmanlık sınavını kazanmış olsalar bile asistanlık yapamayacağını hükme bağlıyordu. Doktorların protesto eylemlerinden ve TBMM’de muhalefetin ısrarlı karşı çıkışlarından sonra düzenlemede küçük değişiklikler gündeme geldi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Sinan Adıyaman, düzenlemede yapılan değişikliklerin insan hakkında, bilime inanan kimseyi tatmin etmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Sadece doktorların çalışmasına kısıtlama getiren hükmün değil, yasadaki diğer hükümlerin de kabul edilemez olduğunu belirten Adıyaman, “Hekimlerin çalışma hakkını engelleyen, meslek örgütünün yetkilerini ortadan kaldıran, akademik bağımsızlığı ihlal eden ve sağlık hizmetlerinin niteliğini olumsuz etkileyen düzenlemenin ortadan kaldırılması için gerekli her türlü çabayı sürdüreceğiz” diyor.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Eş Başkanı Hüsnü Yıldırım da toplumdaki onca tepkiye karşın hükümetin sağlık yasasında hiçbir ileri adım atamadığını öne sürüyor. “İnsanları niye ihraç ettiniz, niye haklarında soruşturma açtınız. Varsa bir suçları kanun önünde ortaya koyun. Neden doktorları mesleklerinden ediyorsunuz. Bir de 450 gün gibi bir sınırlama getiriyorsunuz” diye soran Yıldırım, doktorların çalışmalarına kısıtlama koymayı ‘insan hakkı ihlali’ olarak tanımlıyor. Yıldırım da, yasanın diğer hükümlerinin kabul edilemez olduğunu dile getiriyor ve “Hükümetin sağlıktaki anti demokratik uygulamalarını protesto etmeyi sürdüreceğiz” diyor.
CHP Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor
Sağlıkla ilgili düzenlemeyi başından beri yakından izleyen CHP İstanbul milletvekili Ali Şeker, “Resmi Gazete’de yayımlanan metin, hükümetin sağlıkta iflasının tescilidir” diyor. Şeker, tıp fakültelerinden yeni mezunlar için öngörülen ‘mecburi hizmet’in ‘büyük bir hak ihlali’ne kurban verildiğini öne sürüyor.
Ali Şeker, “Devlet, güvenlik soruşturmalarını gerekçe gösterip kendisinin istihdam etmediği genç doktorları 450 gün boyunca kimsenin istihdam edemeyeceğini öngörüyor. İnsan hakkı ve bilim hakkı ihlalidir. Yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız” diyor.
Dikkat çeken maddeler
Meslek örgütleri Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yasanın sadece doktorların çalışma süresi ile ilgili değil diğer hükümlerinin de kamuoyunda tartışılmasını istiyor. Öyle ki yeni yasa gereğince 5 Aralık 2018 tarihinden itibaren, terör örgütleriyle ilişkilendirilerek kamu görevinden çıkartılan veya kamu görevine alınmayan hekimlerden mecburi hizmeti bulunanlara 450 gün süreyle hekimlik yaptırılmayacak.
Mecburi hizmetini yapan hekimler bu mecburi hizmetlerinin bitmesine dokuz aydan az bir süre kalmadan yan dal uzmanlık eğitimi sınavına giremeyecek. Hekimler yine tabip odasına kayıt yaptıracak, çalışmalarıyla ilgili bildirimde bulunacak ancak birden fazla yerdeki çalışma için oda onayı istenmeyecek. Hastaneler birden fazla tıp fakültesi ile ortak kullanılacak.