Ortalama
yaşam süresinin uzaması, kronik hastalıkların görülme sıklığını da yükseltiyor.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de 65 yaş ve üzerinde yaklaşık 4 milyon kişi yaşıyor ve bu sayı her geçen yıl artıyor.
65 yaş üzerinde kronik hastalığı bulunanların yüzde 35'inde 2, yüzde 23'ünde 3, yüzde 14'inde ise 4 veya daha fazla hastalık bir arada görülüyor.
Sağlık Bakanlığı, Türkiye'de 65 yaş üstündekilerde gerçekleşen ölümlerin yüzde 43.2'si
kalp-
damar hastalıkları, yüzde 10.3'ü
kanser, yüzde 8.4'ü ise
beyin hastalıklarına bağlı gerçekleştiğini belirtti. 65 yaş üzerindeki kişilerde görülen diyabet, obezite,
osteoporoz,
felç,
iskelet ve kas sistemi hastalıklarında sağlıksız beslenme risk faktörü olarak gösteriliyor.
Risk faktörlerinin azaltılabilmesi için,
yaşlı kişilerin günlük aldıkları enerjinin bin 500 kalorinin altına düşmemesi öneriliyor. Bu nedenle her
besin grubundan yeterli ve dengeli beslenilmesi , öğün sayısını artırılarak az ve sık yemek yenilmesi, yağlı besinlerin tüketiminin sınırlandırılması, süt ve süt ürünlerin tüketilmesi,
şeker, şekerli ve hamurlu besinler yerine muhallebi ve sütlaç gibi sütlü
tatlılar yenilmesi, her gün 5-7 porsiyon
sebze ve
meyve ile haftada 2-3 kez kuru baklagil yenilmesi, kızartma ve
kavurma yöntemleri yerine sağlık açısından daha uygun olan haşlama, ızgara ve fırında pişirme yöntemlerinin kullanılması öneriliyor. Günde 8-10
bardak su içilmesi gerekliliğini vurgulayan Sağlık Bakanlığı, 65 yaş üzerindekilerde sık görülen beyin kanamaları ve ölümlere yol açan yüksek
tansiyondan korunmak için günlük tuz tüketiminin kısıtlanması gerektiğini vurguluyor.
YAŞ ORTALAMASI 20 YIL UZADI
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Özgür Selim
Uysal da, son 50 yıl içinde kalp-damar sistemi hastalıkları, kanser ve
inme tedavisinde görülen gelişmeler sayesinde dünya genelinde yaş ortalamasının yaklaşık 20 yıl uzadığını ve yaşlı nüfusun arttığını söyledi. Bu nedenle kronik akciğer,
Alzheimer,
Parkinson,
yüksek tansiyon, şeker,
kemik erimesine bağlı kırıklar, duyu ve görme bozuklukları gibi yaşlılarda görülen hastalıkların da görülme sıklığının yükseldiğini ifade eden Uysal, özellikle yaşlılarda görülen kalça ve omurga kırıklarının hayati risk taşıdığını vurguladı.
Uysal, Türkiye'de ortalama yaşam süresinin erkeklerde 70, kadınlarda ise 72'nin üstüne çıktığını dile getirerek, bu dönemde kemik kırıklarından korunmak için çocukluktan itibaren yeterli
kalsiyum ve D vitamini alınması,
fiziksel aktiviteye ağırlık verilmesi gerektiğini söyledi.
''Tüm kırıkların yüzde 15-20'sini kalça kırıkları oluşturmaktadır'' diyen Uysal, kalça kırığının iş gücü kaybı ve yüksek tedavi maliyeti nedeniyle çok önemli bir sağlık problemi olduğunu söyledi. Uysal, ''Kalça kırığı sonrası ilk bir yıl içinde hastaların yüzde 20'si kaybedilmekte, yaşayanların yüzde 25'i bakıma gereksinim duymakta ve yüzde 50'sinde ise yaşam kalitesinde önemli ölçüde düşüklükler olmaktadır'' diye konuştu.
EV ORTAMI RİSK FAKTÖRÜ OLABİLİR
Uysal, kemik gelişiminin henüz anne karnındayken başladığına ve ortalama 20 yaşına kadar devam ettiğine işaret ederek, kemik yapısının dayanıklılığında genetik faktörlerin, besleme alışkanlığının, fiziksel aktivite ve güneş ışınlarından yeterli oranda faydalanmanın etkili olduğunu söyledi. Uysal, ''Kalça ve diz bölgelerindeki kasların güçsüz olması, denge ve yürüme bozukluğuna yol açan hastalıkları, görme problemleri, uygun olmayan ev ortamı özellikle yaşlılarda düşme riskini ve buna bağlı oluşabilecek kırık riskini artırmaktadır'' diye konuştu.
Uysal, yaşlıların güvenliği için uygun ev koşullarına özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak, ev içinde ortada çok
eşya olmaması, merdiven bulunmaması, ayakların takılmaması için halının saçaksız olması, her zaman bastonunun yanında bulunması, tuvaletin, lavabonun,
dolap yüksekliklerinin uygun mesafede olması gerektiğinin altını çizdi.