Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı
Orhan Demir, vatandaşa tutarı belirsiz
sözleşme imzalatılmasının hukuk dışı olduğunu söyledi.
Sosyal
Güvenlik Kurumu'nun (SGK), geçtiğimiz günlerde yaptığı düzenlemeyle özel
hastanelerin acil servislerinde
tedavi görürken 'acil hali' sona erdiği düşünülen hastalara taahhütname imzalatılmasının önünü açması tepkiyle karşılandı. Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Orhan Demir,
uygulamanın hukuksuz olduğunu belirterek, "Vatandaşa miktarı ve tutarı belirsiz sözleşme imzalatılıyor. Borçlar Hukuku'na göre tutarı belli olmayan
hizmet satın alınmaz. Vatandaş
mağdur ediliyor." diyor. Özel Hastaneler ve
Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Genel Sekreteri Cevat Şengül ise uygulamayı şu sözlerle savunuyor: "Hem kamudaki hem özeldeki hastaneler 'acil'e hasta yığılmasını engellemek için bunu alıyor. Yoksa gerçek acil hasta mağdur oluyor. Her hastaya yapılacak işlem ve dolayısıyla alınacak fark
ücreti değiştiği için belgeye rakam yazılmıyor."
SGK'nın geçtiğimiz günlerde yayımladığı Sağlık Uygulama Tebliği'nin (SUT) güncellenmiş halinde yer alan taahhütnamede ilginç ifadeler yer alıyor. Belgede 'hastanın acil halinin sona erdiğinin' kabul edilmesi isteniyor. Ardından şu ifadelere imza atması talep ediliyor: "Bundan sonra sunulacak
sağlık hizmetleri için SGK tarafından belirlenen usul ve esaslara göre ilave ücret ödemeyi ve ödediğim ilave ücreti SGK'dan talep etmeyeceğimi kabul ve taahhüt ediyorum."
Taahhütnameye karşı çıkan Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Orhan Demir, bazı hastanelerde bunun hasta daha acile girer girmez imzalatıldığını belirtiyor. Vatandaşa tutarı belli olmayan kâğıt imzalatmanın suç olduğunu, hukuk karşısında hiçbir değerinin bulunmadığına dikkat çeken Demir, "Vatandaşın bunu imzalaması için hastanın acil durumunun ortadan kalkması ve hastaya aydınlatıcı bilgi verilmesi gerekiyor. Hatta vatandaşın bunu imzalamaması gerekiyor."
"
Acil olanla olmayanı ayırAMıyoruz"
OHSAD Genel Sekreteri Cevat Şengül ise taahhütname almaya mecbur olduklarını savunuyor. "Acillere gereksiz hasta geliyor. Gerçek acil hasta mağdur oluyor. Bu sebeplerle acile müracaat eden ve gerçek anlamda acil olmayan hastalardan fark ve
katılım payı alınabilmesi için bunun imzalatılması zorunlu." diyen Şengül, taahhütnamede herhangi bir bedel belirtilmemesinin sebebini şöyle açıklıyor: "Her hastaya yapılacak işlem ve dolayısıyla alınacak
fark ücreti değişik. Bunun yazılması imkânsız. Zaten SUT fiyatları son 6 yıldır enflasyon oranında dahi artırılmadı. Acil hizmetlerin verilmesi imkânsız hale geldi."
Öte yandan
Sağlık Bakanlığı ile SGK arasındaki 'acil hasta' tanımında yaşanan kargaşayı
Başbakanlık Genelgesi netleştiriyor. Genelgede acil kapsamı 'ani gelişen hastalık,
kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içinde tıbbi müdahale gerektiren haller' olarak tanımlanıyor. Bu tanım SGK ile aynı. Sağlık Bakanlığı'nın tanımında ise acil kavramı çok geniş tutuluyor. Özellikle acil servisten sonra hastaneye yatışı yapılan vakaların tamamının bu kavrama girmesi dikkat çekiyor. Konunun uzmanları, Başbakanlık genelgesinin her iki tanımın da üstünde olduğunu ve bunun uygulanması gerektiğini anlatıyor.