Huffington Post'ta yer alan habere göre, göz doktorları sadece gözünüzün arkasındaki ışığa duyarlı retina tabakasına bakarak çeşitli hastalıkları belirleyebiliyor ve teşhis edebiliyor. Bu hastalıklar her zaman katarakt ve glokom (
göz tansiyonu) gibi gözle ilgili hastalıkları kapsamadığını söyleyen uzmanlar, bunların yanında gözlerinizin
şeker hastalığı, kardiyovasküler hastalıklar ve
karaciğer hastalığı gibi sistematik hastalıkların da teşhisinde önemli rol oynadığını ifade ettiler.
Büyük ölçüde bu
erken dönem uyarılar sayesinde belirtiler daha ortaya çıkmadan hastalıkların öğrenilebileceğini açıklayan uzmanlar, gözlerinizi korumak için yapabileceğiniz en önemli şeyin düzenli göz kontrolü ve testleri yaptırmak olduğunu söylüyorlar. Birçok
göz hastalığı gözün arkasındaki retina sayesinde görülebiliyor.
Bunların yanında genel göz sağlığınızın ve görmenizin gelişmesine yardımcı olan beslenme değişiklikleri yapabilirsiniz.
Yeşil yapraklı sebzeler,
ıspanak ve kara
lahana gibi sebzeler
antioksidan bakımından oldukça zengindir. Bu nedenle yaşa bağlı görme dejenerasyonu riskini bu yiyecekleri tüketerek azaltabilirsiniz.
Lutein ve zeaxanthin açısından zengin olan bezelye ve kurubaklagiller de katarakt riskini azaltıyor. Ayrıca bu bileşenler
brokoli, bezelye, şalgam,
kabak ve mısır gibi yiyeceklerde de bol miktarda bulunuyor.
Daha fazla
meyve tüketin. Yaban mersini de göz yorgunluğunda azalma sağlıyor. Kayısı da beta-karoten ve likopen bakımından zengindir ve gözünüzün görmesini artıran antioksidanlardandır.
Gözlerinizde aşağıdaki belirtilerden birini dahi görüyorsanız hemen doktora gidin:
Farklı şekillerdeki göz bebeği: Normal insanlardaki göz bebekleri genellikle simetriktir, aynı büyüklüktedir ve güneş ışığına maruz kaldığında aynı tepkiyi verir. Ancak bir göz bebeği diğerinden daha büyük ya da
küçük ise bunun altında yatan tıbbi bir neden aramak gerekir. Uzmanlar göz bebeğin büyüklüğündeki farkların
felç,
beyin veya optik sinir tümörü ya da beyin anevrezması geçirme riski fazla olan kişilerde olduğunu iddia ediyorlar.
Kuru göz: Eğer gözleriniz her zaman kuruysa ve ışığa karşı çok fazla hassasiyetiniz varsa bu durum Sjögren denilen ağızdaki ve gözlerdeki bezlere zarar veren bir
bağışıklık sistemi bozukluğu hastalığının işareti olabilir. Bu hastalık daha çok 40 yaş üzeri romatoid artrit veya lupus gibi otomimmün bozukluğu olan kadınları etkiliyor.
Puslu gözler: Eğer gözleriniz bir bulutla kaplıysa ve görüşünüz de bundan dolayı bozuksa katarakt olabilirsiniz. Bu hastalık ameliyatla düzeltilebiliyor. Genellikle
yaşlı insanlarda görülen katarakt şeker hastalığı, tümörler ve bazı ilaçlar nedeniyle gençlerde de görülebiliyor.
Kaşınan gözler: Gözlerinizin çevresinde kaşıntıya yol açan birçok şey olmasına rağmen en yaygın neden alerjik reaksiyondur. Göz çevresi alerjiye, enfeksiyonlara karşı daha hassas, narin ve savunmasızdır. Gözlerinizdeki kaşıntıyı
hayvan tüyleri, polenler veya tozlar tetikleyebilir.
Gözleriniz kaşınmaktan kızarmışsa bu kızarıklığı azaltmak için antihistaminleri deneyin ya da doktorunuza danışıp alerji testi yaptırın.
Gri halkalar: Eğer gözünüzde
renkli dairenin (
kornea) çevresinde açık gri bir tabakaya sahipseniz kanınızdaki yağ asitleri olan yüksek trigliserid ve kolesterol ile kendini gösteren Arcus Senilis hastalığına yakalanmış olabilirsiniz. Bunlar da
kalp hastalığı ve felç riskinin artmasıyla ilişkilidir. Eğer gözünüzün çevresinde böyle bir halka görürseniz hemen göz doktoruna başvurun.
Kirpik kayıpları: Yaşlandıkça
kirpiklerinizin dökülmesi normal olmasına rağmen kirpiklerinizin çok fazla döküldüğünü düşünüyorsanız bu durum tiroidlerin görevini yerine getirememesinden kaynaklanabilir. Dış kenarlardaki kirpik kayıplaı hipertiroidin ya da hipotiroidin yaygın belirtisidir. Tiroid hormonları metabolizmanızı düzenler ve kıl üretimi için hayati öneme sahiptir.
Sulu göz: Gözlerin sulanması bir virüs tarafından oluşan enfeksiyonu işaret edebilir. Gözleriniz yapış yapış oluyorsa bakteriyal bir enfeksiyonu işaret eder. Görmenizde de bulanıklaşma varsa bilgisayar ekranındaki kontrast eksikliği nedeniyle oluşan Ekrana Bakma Sendromu'na yakalanmış olabilirsiniz. Bu durum gözlerinizin ekrandaki pikseller üzerinde odaklanmasını zorlaştırır.
Topaklı göz kapakları: Ksantom olarak bilinen bu sarı topaklar, kolesterol seviyenizin üst düzeylere çıktığının habercisi olabilir. Bu yağlı parçalar beraber kümelenir ve göz kapağında yaşarlar. Bunun dışında göz kapağınızda herhangi bir renkte noktalar görürseniz cilt kanserinin belirtisi olabileceği için hemen doktora danışın. Bunlar genellikle göz kapağının alt bölümünde görülür ve küçük kan damarlarıyla birlikte kahverengimsi bir renk alırlar.
Kızarmış gözler: Eğer gözleriniz sürekli olarak çatlayan kan damarlarınızdan dolayı kızarıyorsa, bu durum yüksek
kan basıncına sahip olduğunuzu gösterir. Göz doktorunuz retinanıza bakıp bunu onaylayabilir. Yüksek kan basıncı retinadaki kan damarlarının kıvrılıp bükülmesine ve çatlayıp kırmızı görünmesine yol açar. Bu durum felç olma riskinizi artırabilir.
Sarı ton: Gözlerinizin beyaz kısmı sarımsı bir ton varsa çeşitli karaciğer ve safra kesesiyle ilgili olan sarılık hastalığına yakalanmış olabilirsiniz. Hastanede yaptıracağınız basit bir kan testiyle bu durumu belirleyebilirsiniz.