Hacettepe Üniversitesi
Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Haydar Demirel, düzenli yapılan egzersizin 'serotonin' adı verilen mutluluk hormonunun salgılanmasını artırdığını belirterek, ''Böylece hayattan keyif almaya başlıyorsunuz. Hayattan keyif almaya başlayan birey daha çok egzersiz yapmaya başlıyor. Yani düzenli egzersiz yapılması depresyonun önlemesinde etkili oluyor'' dedi.
Demirel, yaptığı açıklamada, yaşadığımız çağda insanların
iş yükü ve
ekonomik stres gibi etkenler nedeniyle son derece içine kapanık olduklarını belirterek, bunun en önemli olumsuz etkisinin de depresyon olduğunu söyledi.
Günlük yapılan egzersizin,
yaşama daha olumlu bakmayı ve öz güveni artırdığını ifade eden Demirel, şunları söyledi:
''Bu açıdan egzersiz depresyonu olumlu yönde etkiliyor ve depresyon tedavisinin de olumlu bir parçası olarak kabul ediliyor. Ayrıca düzenli egzersiz yapıldığında 'serotonin' adı verilen mutluluk hormonunun salgılanması artıyor. Böylece hayattan keyif almaya başlıyorsunuz. Hayattan keyif almaya başlayan birey daha çok egzersiz yapmaya yöneliyor. Yani düzenli egzersiz yapılması depresyonun önlemesinde etkili oluyor.
Stresten uzaklaşıyorsunuz. Kendinize ayırdığınız zaman diliminde vücudunuzu dinliyorsunuz.
Egzersizi kendi başınıza yapmak yerine arkadaşınızla yaptığınızda sosyalleşiyorsunuz. Bütün bunlar depresyonu engelleyen önemli faktörler.''
Demirel, bu kapsamda arzu edilenin, egzersizi yaşamın içine sokmak olduğunu belirterek, ''Mümkünse haftanın her günü yarım saat belli bir tempoda yürüyüş yapılabilir. Bunlar daha çok
kalp dolaşım sistemi dayanıklılığını geliştiren, biraz daha mutlu olmamızı ve hayata daha iyi bakmamızı sağlayan egzersizler'' dedi.
Egzersizin, günlük hayatın içinde birçok şekilde yapılabileceğini kaydeden Demirel, ''Fiziksel aktivite ile egzersizin ayrı tanımlar olduğunu unutmamalıyız. Fiziksel aktivitede önemli olan yaşam alışkanlıklarını değiştirmek. Mesela, işe gelip giderken kullandığımız aracı değiştirmek veya bir üst kattaki
mesai arkadaşınıza söyleyeceğiniz şeyi merdivenden çıkarak söylemek gibi. Ama egzersiz günlük, düzenli, belirli bir zaman diliminde yapılıyor. Özellikle egzersiz, bu açıdan çok daha önemli'' şeklinde konuştu.
Günlük düzenli egzersiz yapamayanlara da günde en az 10 bin adım atmalarını öneren Demirel, bu adım sayısının 1-1,5 saatlik yürüyüşe eş değer olduğunu dile getirdi.
-Egzersiz insan ömrünü uzatıyor-
Türkiye'de insanların aktiflik oranının düşük olduğunu belirten Demirel, ''Bizim yaptığımız bir çalışmaya göre, Türkiye'nin üçte biri aktif. Yani çok aktif bir
toplum değiliz. Kırsal kesimde insanlar biraz daha aktif olabiliyorlar ama özellikle büyük şehirlerde hareketsizlik çok daha fazla. Aktivite daha çok iş merkezli aktivite. İş dışı aktivite süresi gerçekten oldukça düşük. Ancak egzersiz ile insan ömrü uzuyor'' dedi.
Demirel, insan ömrü uzadıkça kronik hastalıkların görülme sıklığının da arttığını kaydederek, ''Kalp
damar hastalıkları, diyabet,
kanser, şişmanlık, diğer damar sistemini ilgilendiren hastalıklar,
inme, ileri yaşlarda
kas erimesi,
kemik erimesi gibi hastalıkların görülme sıklığı yaşla birlikte çok artıyor. Yaşın da uzadığını düşünecek olursak 50'li yaşlardan itibaren toplumda bu hastalıkların görülme sıklığı ciddi bir şekilde artış gösteriyor. Egzersiz gerçekten de birçok hastalık için tam bir ilaç. Özellikle kronik hastalıkları yüzde 30-40 önlüyor'' şeklinde konuştu.
-''
Televizyon fiziksel aktiviteyi engelliyor''-
Televizyonun günlük hayatta insanların fiziksel aktivitede bulunmasını engellediğini dile getiren Demirel, şunları söyledi:
''En büyük
tehlike çocuklarda.
Çocuklar için
Amerikan Pediatrik Çocuk Doktorları Derneği'nin önerdiği bir şey var; çocukların 2 saatten fazla kesinlikle televizyon izlemesine izin vermeyin. Sadece 1-1,5 saat kaliteli programlar izlemesine izin verin. Çocukların 2 saatten fazla oturmasına izin vermeyin. Çocukların televizyon ve bilgisayar başında
vakit geçirmeleri yaklaşık 5 saati buluyor. Bu gerçekten oldukça ciddi bir tehlike. Küçük yaşta kazanılan alışkanlıklar ileriye de taşınıyor. Bu durum büyükler için de ciddi tehlike.''
Bu nedenle ailelerin çocuklarını emeklemeye başladığı andan itibaren egzersize başlatmaları gerektiğini ifade eden Demirel, ''Ailelerin çocuklarına 'aman yürüme, dokunma, dur' dememeleri lazım. Çocuğu aktif hale getirmek için oyunlar bulmaları gerekiyor. Yürümeye başladığında
motor gelişimini destekleyici bir
takım aktiviteler olabilir. Ama 2 yaşından itibaren ailelerle birlikte aktiviteler yapılmalı. Mesela yürüyüşler. Yaş ilerlemeye başladığında da bu aktivitenin süresini artırmak lazım. 10 yaşından itibaren de çocuğu sevdiği, beğendiği bir
spora yönlendirmek hem ruh sağlığı, hem de beden sağlığı açısından iyi olacaktır'' diye konuştu.
Haydar Demirel, egzersizin çocuklarda bilişsel başarıyı artırdığına dair ciddi çalışmalar olduğuna da dikkati çekerek, egzersizin
beyin fonksiyonunu geliştirdiğini, matematik hesaplama gücünü artırdığını ve yaşlılarda da alzheimeri önleyici etkileri olduğunu sözlerine ekledi.