Duyguların etkisiyle yemeden içmeden kesilmek ya da tam tersi, tıka basa durmadan bir şeyler yemek, sağlığımızı tehdit ediyor.
Beslenme alışkanlıklarımıza duygularımızın yön vermesine 'duygusal yeme bozukluğu' deniyor. Beslenme uzmanı ve
yaşam koçu
Gizem Tutar, özellikle kadınları vuran duygusal yeme bozukluğundan korunmak için tavsiyelerde bulunuyor.
Yaşamımızın önemli bir parçası beslenme alışkanlıklarımız sağlığımızı büyük ölçüde etkiliyor. Beslenme alışkanlıklarımıza zaman zaman duygularımız da yön veriyor. Bu duruma 'duygusal yeme bozukluğu' adı veriliyor.
Mutluluktan, heyecandan iştahınız kesiliyor ve bir şey yiyemiyorsanız; çok sinirlendiğinizde ya da üzüldüğünüzde soluğu buzdolabının önünde alıyorsanız ya da tam tersi oluyorsa duygusal yeme bozukluğuna kapılıyor olabilirsiniz.
Diyet ve beslenme uzmanı Gizem Tutar, duygusal yeme bozukluğundan korunmak için düzenli beslenmeyi alışkanlık haline getirmek gerektiğini ifade ediyor.
Duygusal yeme bozukluğu; tıkanırcasına yeme sendromu adı verilen, adeta tıka basa çok kısa sürede aşırı miktarda
besin tüketimi durumu ile birlikte de kendini gösterebiliyor. Duygusal yeme bozukluğu, baş edilemeyen stres, üzüntü, keder, anlık mutluluk gibi duygularla birlikte seyredebiliyor. Tutar'a göre, burada yaşanan
açlık değil, üstesinden gelinemeyen duygulara yenilmek. Duygusal yeme ataklarında, arzu edilen besinler yüksek karbonhidrat içeren şekerli ve unlu, çikolata, pasta, kek gibi yiyecekler. Yeme atağı sonlandığında ise birçoğunun hissettiği duygu vicdan azabı oluyor.içerisinde bulunan omega-3 yağ asitleri, daha mutlu hissetmenize yardımcı olacaktır.
***
Tek çeşitten kaçının
Eğer kendinizi heyecanlı, içi içine sığmaz hissediyorsanız ve iştahınız kesiliyorsa, sağlığınızın olumsuz etkilenmemesi ve daha dingin ve huzurlu hissedebilmek için:
İştahsızsanız... En azından dört ana besin grubu olan süt ve süt ürünleri, et çeşitleri ve
sebze-
meyve ve tahıl grubu besinlerden azar azar ve sık aralıklarla tüketin. Tek çeşit beslenmekten kaçının.
Bitki çaylarının gücünden yararlanın... Melisa çayı, sarı kantaron ve papatya çayı gibi sakinleşmenize yardımcı olacak bitkisel çayları tüketerek kendinizi daha dingin hissedebilirsiniz.
Tam tahılları ve kuru baklagilleri sofranızdan eksik etmeyin... Tam tahıllı ekmeklerde ve bezelye, barbunya, nohut gibi kuru baklagillerde yüksek oranda bulunan B vitaminlerinin sinir sisteminiz açısından önemli olduğunu unutmayın. B vitamini yetersizliği olan kişilerde, depresyona daha sık rastlandığı bilimsel bir gerçektir.
Somon tüketin... Somon balığının içerisinde bulunan omega-3 yağ asitleri, daha mutlu hissetmenize yardımcı olacaktır.
Yeme ihtiyacı açlıkla ilgili mi?
Eğer üzüntü, keder veya stres sebebi ile iştahınızın açıldığını hissediyor, tokken bile atıştırıyor, sebepsiz bir şekilde kendinizi buzdolabının önünde buluyorsanız:
Farkına varın... Yeme ihtiyacınızın aslında açlıkla ilgili olmadığını düşünün.
Nefes egzersizi yapın... Sessiz bir alanda nefes egzersizi yapın Aslında yedikten sonra kendinizi daha mutsuz hissedeceğinizi kendinize söyleyerek kişisel telkin yapın.
En sevdiğiniz arkadaşınızı arayın... Kafanızdaki yeme güdüsünü dağıtmak adına yakın bir arkadaşınızı arayarak başka konulardan sohbet edin.
Kısa bir yürüyüşe çıkın... Evden çıkmak düşüncelerinizi dağıtmaya yardımcı olacaktır.
Tatlı isteğinizi masum seçenekler ile durdurun... Bir
kupa sıcak çikolata veya salep içerek ya da bir adedi 100 kaloriyi geçmeyen tam tahıl barlarını tüketerek kendinizi durdurun.
Tarçın kullanın... Bilimsel çalışmalar,
tarçının
tatlı isteğini azaltmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir. Bitki çaylarınızı içerken içinde kabuk tarçın bekleterek ya da sütünüze veya yoğurdunuza 1 silme çay kaşığı toz tarçın ilave ederek siz de tarçının bu olumlu etkisinden faydalanın.
Gün içerisinde öğün atlamayın... Gün içerisinde 3 saatten uzun aç kalmanız,
kan şekeri dengenizi bozacağından ötürü kendinizi buzdolabının önünde bulma ihtimali artar. Bu nedenle az ve sık beslenmeye ve günde 3-4 saatten fazla aç kalmamaya özen gösterin.