Uyuşturucuyu bırakanların yarısı tekrar başlıyor
Uyuşturucuyu bırakanlara yönelik rehabilitasyon merkezlerinin olmayışı bir başka sorunu ortaya çıkardı. Tedavi olduktan sonra uyuşturucuyu bırakanların rehabilitasyon merkezlerine alınmaması, bu insanların yeniden uyuşturucu maddeyi kullanmalarına yol açıyor.
Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme
Merkezi (
TUBİM) Başkanı Mustafa Pınarcı,
tedavi sonrası yüzde 47'lik dilimin tekrar uyuşturucuya başladığını söyledi. Tedavi sonrası rehabilitasyon
sisteminin Türkiye'de yetersiz olduğunu vurgulayan Pınarcı, uyuşturucuyu bırakanların başka bir ortamda meşgul edilmediği zaman bağımlının tekrar kullanmaya başladığını ve kullanmanın da suçu doğurduğunu belirtti.
CİHAN'a konuşan Pınarcı, polisin aynı
aileye 26 kez 'uyuşturucu satmak, bulundurmak ve kullanmak' suçundan dolayı
operasyon yaptığını ifade etti. Bu verinin, tedavi sonrası yüzde 47'lik dilimin tekrar madde kullanmaya başladığını ve tedavi talebinde bulunduğunu gösterdiğini dile getiren Pınarcı, bu sebeple kolluk biriminin bir gittiği adrese 25-26 kez gitmek zorunda kaldığını kaydetti.
Konuyu sadece sağlık boyutuyla düşünüp 'Tedavi ettim, kurtuldum, artık iş bitmiştir' ya da kolluk boyutuyla düşünüp 'Biz yakaladık, cezaevine koyduk, dolayısıyla bu sorundan kurtulduk, herhalde kurtulmuşuzdur' diye bakıldığı zaman rakamların sorundan kurtulmadığını, sorunun bu şekilde bitmediğini söylediğini anlatan Pınarcı, "Dolayısıyla zincir, halka devam ediyor. Önlemeden geldik, kolluk boyutu, tedavi ve tedavi sonrası. Tedavi sonrası bir
takım şeyler yapmak gerekiyor. Hem cezaevi sonrası, hem tedavi sonrası bu insanlara sahip çıkmak gerekiyor. Bu nasıl olacak; şu anda
ülkemizde uygulanan bir tedavi sisteminin geliştirilmesiyle olacak. Tedavi merkezinden çıkan hastanın, tedavi olduktan sonra belki bir yıl, belki iki yıl, bunun gelişmiş ülkelerde örnekleri var, rehabilitasyon merkezlerinde tutularak, onların zihninin de maddeden arındırılması gerekiyor. Bu yapılmadığı takdirde, o hastayı başka bir ortamda meşgul etmediğiniz zaman, yine aynı ortama gelen bağımlı, maalesef tekrar kullanmaya ve kullanma da suçu doğurmaya başlıyor. Ya tekrar tedavi merkezine ya da kullandığı maddeyi temin etmek için bir şekilde suç işliyor. Ya madde satmaya başlıyor ya da madde temin için yan suçlar işlemeye başlıyor ve tekrar cezaevine dönüyor. Bunun önünü kesmek için de rehabilitasyon sistemini geliştirmek. Türkiye'de bu sistem çok kısıtlı olarak başladı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin şu an böyle bir sistemi var, Adana'da
sivil teşebbüsün bir takım çalışmalarının olduğunu işittik, Antalya'yı işittik. Henüz bunları görme şansımız olmadı. Daha yeni yeni ama bunun daha da geliştirilmesi, yaygınlaştırılması gerekiyor." dedi.
'ALTIN VURUŞ' DEĞİL 'ÖLÜM VURUŞU'
Topyekün bir mücadelenin gerektiğini vurgulayan Pınarcı, insanların uyuşturucudan dolayı öldüğüne dikkat çekti. Basında çıkan haberlerde uyuşturucudan ölenler için '
altın vuruş' dendiğini hatırlatarak, bunu eleştiren Pınarcı, "Çok tasvip etmediğimiz bir ifade. Altın, iyi bir şeyi ifade eder esasında. Dolayısıyla biz ona 'altın vuruş' değil '
ölüm vuruşu' diyoruz." diye konuştu.
Toplumda uyuşturucu bilincinin giderek daha iyi olduğunu kaydeden Pınarcı, ailede uyuşturucu kullanımı olduğunun bir başkası tarafından bilinmesinin insanları rahatsız ettiğini söyledi. Ailelerin, varsa sorunlarını rahatlıkla ilgili mercilerle paylaşmalarını istediklerini dile getiren Pınarcı, sorunu örtmenin, kapatmanın çare olmadığını belirtti.
Uyuşturucu kullananların doğrudan
emniyet birimlerine gitmelerini uygun bulmadıklarını ifade eden Pınarcı, şöyle devam etti: "Alkol-Madde Bağımlılığı
Araştırma, Tedavi ve Eğitim Merkezi (
AMATEM)'ne başvursunlar. Eğer bu yoksa sağlık ocakları, devlet hastaneleri, valiliklere başvurarak soruna çözüm bulmak durumundalar. Sorunu yok saymak daha da kronik hale getiriyor. Bunun önüne geçmek gerekiyor. Toplum olarak sağlıklı bir aile yapımız var, bunun korunması gerekiyor."
Vatandaşların, nerden
yardım alacağını yeterince bilmediğine dikkat çeken Pınarcı, kurumlar arasında bir görev, sorumluluk paylaşımı gerektiğini kaydetti. Başvuru olduğunda gereken ilgi, alakanın gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Pınarcı, "Kurumlar, gereken hassasiyeti göstermeli. İnsanlar tedaviye giderken 'acaba ne olur, ceza alır mıyım?' gibi akıllarında sorular oluyor. Bunların hukuki açıklamaları var. Bunu aşmaya çalışıyoruz, büroşürler hazırlanıyor. Kendiniz başvurursanız yasal işlem yapılıyor ama ceza verilmiyor.
Hakkari'deki veya
Edirne'deki bir sorunu buradan göremeyebilirsiniz ama valilik bünyesindeki uyuşturucu Hakkari veya Edirne Koordinasyon Kurulu kendi sorunlarını orada görebilirler ve çözümü varsa orada çözerler, yoksa bize iletirler." şeklinde konuştu.
"TUBİM, BAŞBAKANLIĞA BAĞLI BİR YAPIYA KAVUŞTURULMALI"
Merkezdeki hizmeti, Türkiye'nin her noktasına götürmek istediklerini anlatan Pınarcı, bugünkü TUBİM'in üstlendiği misyon itibariyle Türkiye'nin bakanlıklar arası koordinasyon merkezi,
izleme merkezi, stratejik ve politikaların takip edildiği bir merkez,
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi'nin temas noktası, ülke genelinde madde bağımlılığını önleme çalışmalarının koordine edildiği ve desteklendiği bir merkez olduğunu söyledi.
Bu beş işlemin tamamını kaldıracak daha kuvvetli bir üst yapıya ihtiyaç bulunduğunu ifade eden Pınarcı, "Gelecekte böyle bir üst yapı bizim için şart. Biz
Avrupa Birliği Projesi başlamadan önce de hep söylüyorduk. 2008 yılında Meclis'te bir çalışma
komisyonu oluşturulmuştu. O komisyona da bu görüşümüzü ilettik. Komisyon
raporu da aynen bu şekilde 'TUBİM genel müdürlük veya bir
başkanlık olarak Başbakanlığa bağlı bir yapıya kavuşturulması hayati bir önem taşıyor' dendi. Bu üst yapıyı kurduğunuz zaman, aşağıdaki temas noktasını ya da önleme çalışmalarının yürütüldüğü
küçük birimleri oluşturmanız daha kolay olacaktır." dedi. (CİHAN)