Gündelik hayatta korkunun pek çok çeşidi yaşanırdı. Bunlar içinde açık alan korkusu, kapalı alan korkusu,
asansör korkusu, karanlık korkusu derken artık gündelik hayatımıza uçağa binme korkusu da girdi.
Kemal Sunal’ı bu korkudan kaybetmiştik. İlk kez uçağa binen kişilerde panik atağa benzer belirtiler görülüyor. Bunlar
terleme,
kalp çarpıntısı ve
ölüm korkusu gibi belirtiler çok gözleniyor. Bu kişiler uçuşun yarında inmek ister ve kabin görevlilerini zor durumda bırakırlar.
NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi Psikiyatri Uzmanlarından Dr. Gökben Hızlı Sayar samanyoluhaber okuyucuları için konuyu değerlendirdi:
Uçuş korkusu pek çok kişinin yaşamını etkilemekte ve
ulaşımda havayolunun kullanımını engelleyerek kişiyi zor durumda bırakabilmektedir. Ne yazık ki medyada uçuşla ilgili haberlerin çoğu
uçak düşmesi, uçak arızaları ve hava korsanlığı ile ilgilidir ve kişilerdeki uçuş korkusunu pekiştirmektedir. Ayrıca birçok filmde uçak
kazaları ve kaçırılmaları korku teması olarak kullanılmaktadır. Buna karşın uçak yolculuğunun güvenirliğine ve konforuna değinen yazı ve haberlere neredeyse hiç rastlanmamaktadır. Olumsuz mesajların bu denli yoğun olması da kişilerin uçuş korkusunu tetiklemekte, pekiştirmektedir,
Bilgi sahibi olmak
Uçuş korkusunu yenmenin ilk aşaması
havacılık hakkında bilgi sahibi olmaktır. Bir uçak güvensizse dünyanın her yerinde uçuştan men edilir. Bu sektörde güvenlik söz konusu olduğunda masraftan kaçınılmaz. Uçuşla ilgili her olay defalarca
kontrol edilir. Bugün bindiğimiz ticari uçakların hepsi yedek
sistemli olarak yapılmıştır, yani bir sistem ola ki çalışmazsa onun görevini üstlenecek başka bir sistem bulunmaktadır. Bu çifte güvenliğe uçuş personeli de dâhildir. Arabamızı her yola çıkışından önce birçok teknisyenin gözden geçmediği, her an yedek bir şoförle
araç kullanmadığımız ve her yıl uçak kazalarında ölenlerden defalarca kat fazlasının
karayolu kazalarında öldüğü düşünülürse uçaklar oldukça güvenilirdir. Her 4,5 milyon uçuştan birinde kaza olurken, her 14.000 karayolu aracından biri kaza yapmaktadır. Yaya olarak yürürken kaza geçirme oranı bile uçak kazasından 2 kat daha yüksektir. Çoğu zaman uçuş fobisi olanlar uçak kazasında kurtulma ihtimali olmadığını belirtirler. Oysaki bu yanlış bir inançtır. Uçak kazalarının %25’inde hiç can kaybı olmaz. Uçak en sağlam, darbelere en dayanıklı ulaşım aracıdır,
Korku normal bir duygu
Korku normal bir insan duygusudur ve bazı durumlarda kişinin korku veren durumdan uzaklaşmasını sağlayarak koruyucu işlev gösterir. Fakat korkunun düzeyi artarsa kişi paniğe kapılır ve tepkileri engellenir. Tehlikeli bir durumla karşılaşınca normalde verilen “kaç ya da savaş” tepkisinin yerini donakalma alabilir. Eğer kişinin korkusu aşırı, anlamsız ve sürekli ise, bu durumla karşılaşma ihtimali olduğunda dahi yoğun sıkıntı yaşıyorsa, bu durum kişinin günlük hayatını, işlevlerini engelliyorsa bu durumda korkuya “fobi” adını veririz. Benzer biçimde kişi uçaktan aşırı korkuyor, binemiyor, binmesi gerektiğinde ya kaçınıyor ya da çok sıkıntı ile uçak yolculuğuna katlanabiliyorsa o kişide uçak fobisi vardır. Fobi bir korkaklık durumu değildir.
Günlük yaşamda cesur olurlar
Uçak fobisi olan pek çok kişi de günlük yaşamlarında cesur, atik, başarılı kişilerdir. Ancak uçuş fobisi bir hastalıktır, tedavisi mümkündür. Tedavide öncelikle kişinin başka fobilerinin, depresyon, stresle ilgili bozukluklar, madde kullanımı gibi başka ruhsal sorunlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilir. Sorunun sebebine, şiddetine ve doğasına göre ilaç tedavileri ya da psikoterapiler uygulanabilir. Psikoterapilerde hastanın uçuşla ilgili olumsuz
algı ve yanlış düşüncelerinin değiştirilmesi, pozitif koşullanma, sistematik duyarsızlaştırma, gevşeme tekniklerinin öğretilmesi ve üstüne gitme ile fobinin yenilmesi mümkün olmaktadır.