Anadolu Sağlık Merkezi Kemik İliği Nakli Merkezi,
Türkiye ve yurtdışından gelecek pek çok
hastaya
hizmet vermek üzere Amerika’daki en iyi nakil merkezleri baz alınarak hazırlandı. Enfeksiyon oranını sıfıra indirmeyi hedefleyen merkezde, lenfoma (hematolojik lenf bezi kanseri), myeloma (
plazma hücrelerinin yapmış olduğu hematolojik
kemik kanseri), akut
lösemi ve kronik lösemi, aplastik anemi gibi hastalıklar
tedavi ediliyor.
Merkez, iki hafta önce Sosyal
Güvenlik Kurumu (SGK) ile bir
protokol yaptı ve artık
sigorta kapsamına giren hastalara da hizmet verecek.
Anadolu Sağlık Merkezi Kemik İliği Nakli Merkezi Direktörü Prof. Dr. Zafer Gülbaş, konuyla ilgili hurriyet.com.tr'nin sorularını yanıtladı:
- Merkezin kuruluş öyküsü hakkında bilgi alabilir miyiz?
Türkiye’de kemik iliği nakli yaklaşık 20 yıldır uygulanan bir tedavi. Ancak gelişmiş ülkelerde kemik iliği yapılacak her hastaya bu tedavi sunulabilirken Türkiye’de sıkıntılar var. Hastaların çoğu bu hizmete yeterince ulaşamıyor. Çünkü çoğu hasta nakil merkezlerinde sıra bekliyor. Böylece hastalıkları tekrarlıyor ve hastalar iyileşemiyor. Hatta bazı hastalar hayatlarını kaybediyor.
- Kemik iliği nakli neden önemli?
Kemik iliği nakli birçok hastalığa kür sağlayan bir tedavi. Avrupa'nın ortalama standardını yakalayabilmemiz için Türkiye'de şu an 3 bin hastaya kemik iliği nakli yapılıyor olması gerek. Şu anda Sağlık Bakanlığı’na kemik iliği nakilleri bildiriliyor. Bu konuda bilgi kaybı söz konusu değil, mesela geçtiğimiz yıl yaklaşık bin hastaya yapıldı. Böyle bir ihtiyaç olduğu görülünce kendi içimizde değerlendirdik ve ulaşamayan hastalara nasıl ulaşacağımızı konuşmaya başladık. Merkezin temelleri de 2,5 yıl önce atıldı.
- Bu anlamda bir ilkten mi bahsediyoruz?
Baştan her detay düşünülerek yapılan ilk merkez diyebiliriz.
Kayseri Erciyes Üniversitesi bizden sonra böyle bir ünite kurdu. Onlarda ayrı bir yer olarak yaptılar ve merkez faaliyete geçti. Türkiye’deki kemik iliği merkezleri genelde patoloji ya da onkoloji servislerinin bünyelerinde yer alır. Bu servislerin bir bölümü organize edilir ve
ilik merkezi oluşturulur. Sonradan yapıldığı için de arzu edilen oranda altyapı sağlanamıyor. Bu merkez baştan daha bina yapılmadan, mimarisi, odaları, servisleri, hasta giriş çıkışları, sterilizasyon aklınıza gelebilecek herşey ince ince hesaplanarak yapıldı.
- İlik nakil merkezleri ayrıca farklılaşmak zorunda mı?
Kesinlikle. Hasta tedavi için geldiğinde ortalama bir ay kalmak zorunda ve kesinlikle
enfeksiyon kapmaması gerekiyor. Bunun için de kaldığı odanın havasının sürekli
temizleniyor olması lazım. Servisin içinde pozitif hava basıncı var. Koridorun havasının içindeki partiküller hastanın odasına giremiyor. Hasta odasında da pozitif basınçlı bir hava var ama ara bir bölme var koridorla odayı ayıran. Hasta odasındaki kirlenen hava, -odadaki basıncın etkisiyle- o ara bölmeden dışarı gidiyor. Koridordaki kirli partikülli hava da o ara bölmeden dışarı gidiyor. Böyle olunca doktorlar ve hemşireler partikül olmayan temiz yerde çalışıyor. Odaya girdikleri zaman da partikül dolu havayı hasta odasına
taşımamış oluyor. Yani enfeksiyon taşıma oranları azalıyor.
- Nasıl bir tedaviden bahsediyoruz?
Aslında tedavinin adı
kök hücre nakli, eski kullanıldığı adıyla da kemik iliği nakli. Normalde kök hücreler kemik iliğinde bulunuyor. Kemik iliğindeki her 100 hücreden biri kök hücre. Kök hücre nakli yapabilmemiz için belli bir sayıda kök hücre toplamanız gerekiyor ki nakil başarılı olsun. Hastadan kilogram başına 5 milyon kök hücre toplamanız gerekiyor. Bu kök hücreyi kemik iliğinden toplayabiliyorsunuz. Hastaya 5 günlük ilaç tedavisi yapılıyor. Kemik iliğindeki kök hücreler kol kanına çıkıyor. Normalde kol kanındaki kök hücre miktarı bin hücrede 1 tane. Yeterli hücre elde edebilmek için bunu 100 hücrede 1 kök hücreye çıkarmanız lazım.
- Bu mümkün olabiliyor mu?
İlaç verirseniz ya da bir kemoterapi, arkasından ilacı verirseniz kanındaki kök hücre miktarı artıyor. Kök hücre ayırıcı aletlerimiz var. Hastanın koluna bir iğneyle giriyoruz. İğneyle çektiğimiz kan aletin içine giriyor, kök hücre kandan ayrılıyor. Geri kalan kan diğer koldan hastaya geri veriliyor. Kök hücre toplanıyor, sonra laboratuvarlarda bazı işlemlerden geçiriliyor ve ardından dondurulup saklanıyor. Daha sonra bu hüceler, hastalıklı organda çalışmayan hücrelerin yerini almak üzere tedavide kullanılıyor.
- Kaç kişi kapasiteli?
Bu tedavi 22 ayrı odada aynı anda yapılabiliyor. Türkiye’deki merkezlerde
yatak sayısı genelde 2 ila 10 arasında değişir. Kayseri'deki merkezde 40’a yakın bir yatak oluşturdular. İstanbul’daki hastalar tedavi için Kayseri ve diğer illeri
tercih ediyorlardı artık buna gerek kalmadı. Ayrıca Avrupa'dan da hasta geliyor. Geçen hafta bir Bulgar hastaya nakil yaptık. Önümüzdeki hafta 2 Azeri hasta yine tedavi için geliyor.
- Biraz da Sosyal Güvenlik Kurumu ile yaptığınız anlaşmadan bahseder misiniz?
Sosyal Güvenlik Kurumu ile iki hafta önce anlaşma yaptık. Geçtiğimiz hafta 4 hasta yönlendirildi Çapa’dan. Kartal’dan. SGK fark da almıyor hepsini karşılıyor. Protokole göre hastayı biz 75 gün takip ediyoruz. Ondan sonra sorun devam ediyorsa da biz takip ediyoruz. Sorunları bitmişse hekimine gönderiyoruz.
- Yeni bir kadro mu kuruldu bu merkez için?
Ben, hematolog onkolog, iç hastalıkları uzmanı ile
aile hekimleri olmak üzere yeni bir kadro oluşturduk. Hastaların servislerdeki ilk bakımları aile hekimleri tarafından yürütülüyor. İç hastalıkları uzmanı onları
kontrol ediyor.