Erciyes Üniversitesi
Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Fulya Tahan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, pediatrik alerji uzmanı olduğunu ve bebeklerde görülen solunum yolu
hastalıkları ile ilgili araştırmalar yaptığını söyledi.
Tıpta, virüslerin yol açtığı
enfeksiyonların
tedavisinde kesinlikle
antibiyotik kullanılmayacağı yönünde yaygın bir kanaat olduğunu ifade eden Tahan, antibiyotik özelliği ile bilinen bir ilacın farklı bir özelliği nedeniyle RSV adı verilen alt solunum yolu enfeksiyonu tedavisinde faydalı olabileceğini anladıklarını belirtti.
Respiratuar Sinsitial
Virüs (RSV) hastalığının 2 yaş altı bebeklerde ortaya çıkan ve ileride bronşiyolit gibi hastalıklara yol açan alt solunum yolu enfeksiyonu olduğunu kaydeden Tahan, şunları söyledi:
'Virüslerden kaynaklanan enfeksiyonlarda hiçbir fayda sağlamadığı için antibiyotikler kullanılmaz. RSV hastası çocuklarda etkin bir
tedavi yöntemi yoktur. Ancak
oksijen, sıvı veya bazı ilaçlar vererek çocukların rahatlatılmasını sağlayabiliyoruz. Bu hastalık ileriki yaşlarda tekrarlayarak bronşiyolit veya
astım gibi ciddi hastalıklara neden oluyor.
Bunu önleyebilmek için çalışma yaparken ilginç bir sonuca ulaştım.
Antibiyotik olarak bilinen ilacı, antiinflamatuar özelliği nedeniyle RSV hastası bebeklerde kullandım. Hastalığın seyrinin hafifletilebileceği ve bronşiyolit tedavisinden sonra görülen hırıltının önlenebileceği varsayımından hareketle
yaptığımız çalışma olumlu sonuç verdi.'
İlacın olumlu etkisini ortaya koyabilmek için RSV hastası 21 bebeğin bir kısmını söz konusu ilacı kullanarak, bir kısmını da aktif olmayan yalancı ilaç ile 3 hafta süreyle tedavi ettiklerini bildiren Tahan, ilaç kullanan bebeklerin diğerlerine göre 37 saat daha önce iyileştiklerini tespit ettiklerini söyledi.
Söz konusu ilacın 3 hafta kullanımı sonucunda, temel tetikleyici işaretlerin
plazma seviyesinde gözle görülür bir azalma yaşandığını belirten Tahan, araştırmada, ilaç tedavisi gören bebeklerin
taburcu olduktan sonra 6 ay içinde tekrar hastaneye sevk edilme oranlarının da diğerlerine kıyasla daha düşük olduğunu belirlediklerini vurguladı.
Çalışmasının bu alanda bir ilk olduğunu ve
tavsiye niteliği taşıdığını vurgulayan Tahan, ortaya koyduğu sonucun yaygınlaşması için daha çok hasta üzerinde çalışma yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Yrd. Doç. Dr. Fulya Tahan ve arkadaşları tarafından yapılan çalışma,
dünyadaki belli başlı tıp dergilerinden European Respiratory Journal'in (
Avrupa Solunum Yolu Dergisi) Ocak 2007 sayısında yer aldı.