Dünyada fenilketonüri için bugüne kadar geliştirilen ''tek genetik tanı
testi'' olma özelliği bulunan KİT sayesinde,
hastaların diyet
tedavileri daha iyi düzenlenecek, taşıyıcı bireyler belirlenebilecek, mutasyonu önceden belirlenen taşıyıcı çiftlere,
doğum öncesi tanı hizmeti ile sağlıklı çocuk sahibi olma imkanı sağlanacak ve FKÜ insidansı düşürülebilecek.
Fenilketonüri, proteinli gıdalarda bulunan fenilalanin isimli bir amino asidin metobolize edilemeyerek, kanda ve diğer
vücut sıvılarında artan fenilalaninin, çocuğun gelişmekte olan beynini harap ederek, ileri derecede
zeka özürlü olmasına yol açan kalıtımsal bir metabolik hastalık olarak tanımlanıyor.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ)
Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, genetik hastalıklarda akraba evliliğinin önemli bir risk faktörü olduğunu belirterek, ''Türkiye'de akrabalık oranı yüzde 21. Bu oran, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yüzde 39'' dedi. Fenilketonürünün Türk toplumunda görülme oranı yüksek ve diyet tedavisi ile önlenebilen genetik hastalık olduğunu ifade eden Yılmaz, hastalığın Türkiye'de dört binde bir,
Avrupa'da on binde bir görüldüğünü kaydetti.
Fenilketonürü hastalığında özel bir tür mamadan oluşan ve oldukça pahalı olan diyet uygulanmadığında, çocuklarda
motor bozukluklar ile zihinsel özür gelişmesine yol açtığını belirten Yılmaz, tedaviye geç kalındığında yapılabilecek bir şey kalmadığı uyarısında bulundu.
-''FENİLKETONÜRÜ AÇISINDAN RİSK YÜZDE 80 ORANINDA BELİRLENEBİLECEK''-
Toplumlara özgü genetik hastalıkların tespit edilmesinin, birçok hastalığın
erken tanı ve tedavisinde çok önemli bir faktör olduğunu vurgulayan Yılmaz, Türkiye'de genetik hastalıklara ilişkin testlerin Avrupa'da en sık görülen mutasyonları içerdiğini, bu nedenle Türk hastaların genetik
analizlerinde yüzde yüz başarı elde edilemediğini söyledi.
Genetik hastalıklar için öncelikle Türk toplumuna özgü mutasyonların belirlenmesi ve bu mutasyonların hızlı ve güvenilir şekilde taranabileceği moleküler genetik tanı kitlerinin geliştirilmesi gerektiğini belirten Yılmaz, Türkiye'de moleküler genetik tanı hizmeti veren merkezlerde genellikle Batı Avrupa toplumları için üretilmiş
ithal moleküler genetik tanı kitlerinin kullanıldığını söyledi.
Yılmaz, Türk toplumuna özgü moleküler genetik tanı kitlerinin geliştirilmesi için HÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı
öğretim üyelerinden kendisinin yanı sıra Doç. Dr. Çetin Kocaefe ve proje asistanı Filiz
Sarıkaya tarafından proje hazırlandığını ve çalışmaların üniversitenin
Teknokent sınırları içindeki
KOSGEB Teknoloji Geliştirme Merkezinde faaliyet gösteren GEN-TR Moleküler Genetik ve Biyoteknoloji Ltd.Şti'de yürütüldüğünü ve
TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Birimi tarafından
desteklendiğini anlattı.
Projeye öncelikle Türk toplumuna özgü mutasyonları tespit ederek başladıklarını anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:
''Öncelikle ülkemizde yaygın görülen fenilketonüri hastalığına neden olan fenilalanin hidroksilaz (FAH) genindeki mutasyonları belirledik. Türk toplumuna özgü yaklaşık 39 tane farklı mutasyon saptadık. FKÜ hastalarında saptanan 39 FAH gen mutasyonlarından, toplumumuzda sık görülen 12 mutasyonu hızlı ve güvenilir bir şekilde analiz edebilecek bir moleküler genetik tanı kiti geliştirdik. Bu 12 FAH gen mutasyonlarının taranmasıyla, fenilketonüri açısından yüzde 80 riski belirlenebilecek.''
-''DÜNYADA, FENİLKETONÜRİ İÇİN GELİŞTİRİLEN TEK GEN TANI KİTİ''-
Yılmaz, dünyada hastalığa neden olan FAH gen mutasyonlarının taranacağı bir KİT bulunmadığına dikkati çekerek, ''Fenilketonüri Moleküler Genetik Tanı Kiti Geliştirme Projesi'nin, dünyada fenilketonüri için bugüne kadar geliştirilen tek genetik tanı testi'' olduğunu bildirdi. Yılmaz, fenilketonürinin Avrupa'da sık görülmediği için KİT'lerde bulunmadığını söyledi.
Türk Patent Enstitüsü tarafından
patentlenen ve
üretim için CE belgesi alınan fenilketonüri moleküler genetik tanı KİT'i kullanılarak, FKÜ hastalarında mutasyonun tanımlanması ile genotip-fenotip ilişkisinin kurulabileceğini ifade eden Yılmaz'ın verdiği bilgiye göre, ''KİT sayesinde hastaların diyet tedavileri daha iyi düzenlenerek, ailelerin ve devletin
ekonomik yükü hafifleyecek. Toplumdaki taşıyıcı bireyler belirlenebilecek. Doğum öncesi tanı hizmeti ile saptanan hasta bireylerde diyet tedavisine erken dönemde başlanabilecek. Mutasyonu daha önceden belirlenen taşıyıcı çiftlere,
doğum öncesi tanı hizmeti ile sağlıklı çocuk sahibi olma imkanı sağlanarak toplumdaki FKÜ insidansı düşürülebilecek.''
HÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz, geliştirilen KİT ile
yurt dışından ithal edilen KİT'lerin ülkeye girişini azaltmayı amaçladıklarını da belirterek, GEN-TR'nin Türk medikal sektörü için büyük bir başarı olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini çağrısında bulundu.
Fenilketonüri tarama KİT'inin diğer hastalıklar için de bir öncü olduğunu ifade eden Yılmaz, şu anda Türk toplumunda yaygın görülen farklı hastalıklar için de özel KİT'lerin geliştirilmesi için çalışma yürüttüklerini bildirdi.
-SİSTEM NASIL İŞLİYOR?-
HÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz, fenilketonüri tanısı için doğumdan sonraki ilk 10 gün içinde bebeğin topuğundan bir damla kan alınarak test yapılmasının yeterli olduğunu belirterek, test sonucunda pozitif olarak belirlenen bebekten, bir kez daha kan alınarak genetik mutasyonun belirleneceğini anlattı.
Kan alındıktan sonra, bebeğin DNA'sının izole edildiğini ifade eden Yılmaz, ''DNA, bir tüpün içine konularak, taranacak olan mutasyonların bulunduğu bölgeler RT-PCR yöntemiyle çoğaltılıyor. Bu arada, KİT'in içinde bulunan mutasyona özgü florasan işaretli proplar, o mutasyonlara bağlanıyor. Proplardan alınan floresan ışıma takip edilerek o bireyin ilgili mutasyonları taşıyıp taşımadığını tespit edebiliyoruz.