Kendi tanıdık, ismi
yabancı pika hastalığına dair bilmediklerimiz...
Duvardan tırtıklanmış
boya ve
sıva parçaları, bir avuç dolusu çamur, içi kirden sararmış upuzun tırnaklar ya da bir tutam saç... Bu saydıklarımız iştahınızı kabarttı mı? Tiksintiyle karışık 'hayır' cevabını duyar gibiyiz. Aslında bunların adı bile, pika (
PICA) hastalarının ağzını sulandırmaya yetiyor. Üstelik ülkemizde ve dünyada bu maddeleri ara öğün gibi görüp büyük bir zevkle yumulanların sayısı hiç de az değil.
Pika, geçtiğimiz günlerde ABD'nin
Florida eyaletinde yaşayan Tempestt Henderson adlı
genç kız ile tekrar gündeme gelmişti. Haftada 5 kalıp
sabun ve
çamaşır deterjanı yiyen hanım kızımız, "Sabunun tadını hiçbir tatlıda bulamıyorum." diyerek dünyayı şaşkına çevirmişti. Çok geçmeden Türkiye'de de benzer bir vaka görülmüş, tam 10 yıldır sabun yiyen Canan İleri adlı 39 yaşındaki kadın, haberlere konu olmuştu. Büyük bir iştahla çatalına batırdığı sabunu ısırırken verdiği pozlar evlere şenlikti doğrusu!
Pika nedir, neden olur?
Peki nedir bu pika dedikleri? Normal şartlarda yenmeyecek, yenildiği zaman da tiksinti uyandıracak cisimleri, bu insanlar neden yiyor? En çok kimlerde görülür? Tedavisi nasıldır? Bu soruların cevaplarını
Memorial Etiler Kliniği İç
Hastalıkları
Uzmanı Murat Görgülü ve Sağduyu Psikolojik Danışmanlık'tan Uzman Psikolog Müge Kiremitçi'den aldık.
Pika ismi kulağımıza pek aşina değilse de, aslında sık rastlanan bir sendrom. Bu hastalar
gıda ürünleri dışındaki maddeleri yeme dürtüsüne hakim olamıyor. Hastalık çoğu zaman
demir, çinko, bakır gibi vücuttaki eser elementlerin eksikliğinden kaynaklanıyor.
Kurşun kalem uçlarını kemiren öğrencilere,
toprak aşeren annelere ya da saçlarını ısırarak iştahla yutan çocuklara ülkemizde de sıkça rastlanmakta. Sadece bunlar değil, kum, kireç, kâğıt, ip, buz, boya da bu hastaların ana öğünlerini süslüyor(!). Bu kişiler vücutlarındaki madde eksikliklerini bu cisimlerle telafi etmeye çalışıyor. Hatta saydıklarımızın kokusu bile onlar için en ağır yemeklerden, güzelim tatlılardan lezzetli. Ancak hastalık, tam bir kısırdöngü. Vücutlarındaki eksiklik yüzünden bu maddeleri afiyetle yiyenlerin,
mide ve bağırsak mukozası bozuluyor. Bu durum, maddelerin emilimini daha da zorlaştırarak, vücuttaki ihtiyacı artırıyor. Sonuçta hastanın bu maddelere olan iştahı kabarıyor.
En çok kimlerde görülür?
Pika, daha çok 1-6 yaş arasındaki çocukları ve hamileleri vuruyor. Ergenlik çağındaki çocuklar da risk grubunda. Hastaların yedikleri yabancı cisimler, dalak büyümesine ve bunun getirdiği rahatsızlıklara sebep oluyor. Kanda hücre düşüklüğü yahut yenilen toprak, çamur vs. sebebiyle
parazit tehlikesi de mevcut. Duvardaki boya, sıva ve kaplamaların vücuda alınması
civa ve kurşun gibi madde zehirlenmeleriyle sonuçlanabiliyor. Çok uzun yıllar yabancı madde yiyen çocuklar
gelişim ve zekâ geriliği tehlikesiyle karşı karşıya.
Yabancı cisim yeme hastalığınız varsa derhal doktora başvurmalısınız. Vücutta demir, bakır, çinko gibi elementlerin eksikliği tespit edilirse, ilaç
tedavisi uygulanıyor. Böylelikle bu maddeleri yeme isteği azalarak kayboluyor. Ancak kimi zaman bu tedavi yeterli olmuyor. Gerekli görülürse hasta
psikolojik yardım için danışmanlık merkezlerine yönlendiriliyor.
Hastalığın psikolojik sebepleri var
Pika çoğu zaman vücuttaki eser elementlerin azlığından kaynaklansa da psikolojik sebepleri yok değil. Özellikle çocuklar bazen bunu ilgi çekmek için de kullanabiliyor. Aileler ise bu duruma aşırı tepki verip utandıkları için çocuğu eve hapsetme, okuldan alma gibi yolları deniyor. Uzman Psikolog Müge Kiremitçi bu tutumun tamamen yanlış olduğunu söylüyor. Bu durumda
aile ve bireye yönelik psikoterapiler çözüm olabilir. Özellikle oyun terapisi çocuklarda hastalığı yenme konusunda etkili. Bu uygulamada amaç çocuğa yediği maddelerle alternatif davranışlar kazandırmak. Örneğin; çocuk kâğıt yiyorsa, resim çalışmalarına ağırlık veriliyor.
Çamur yemeden duramıyorsa, kilden
heykel yapımı öğretiliyor. Psikolojik
destek, hastaların çoğunda olumlu sonuçlar veriyor.