Midenin içerisinde gıdaları parçalayan enzimler ile asitli su bulunduğunu belirten Yücesoy, asit ve enzim yönünden zengin
mide suyunun yemek borusuna kaçmasına
reflü denildiğini ifade etti. Yücesoy, ``
Yemek borusunun yapısı bu asitlere ve enzimlere karşı dirençli değildir. Bu nedenle mide suyu geriye kaçtığında yemek borusunu tahriş eder. Bu tahriş uzun sürdüğünde de yara ve kanamaya neden olur,
kanser gelişme riskini arttırır`` dedi. Aşırı kilonun karın içi basıncını artırarak reflüye neden olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Mehmet Yücesoy, şöyle devam etti: ``Reflüyü artıran nedenlerden biri de kemerin sıkı bağlanması, korse ve kuşaklardır. Damar ve kas gevşetici ilaçlar,
kemik erimesi tedavisinde kullanılan ilaçlar, kalsiyumlu ilaçlar, bazı
tansiyon ve antidepresan ilaçları da yemek borusundan kaçağı önleyen mide kapağının bozulmasına neden olur. Bu mekanizma bozulunca reflü artar. Bu nedenle ilaçlar da önemli bir faktördür. Kolalı içecekler,
kahve,
alkol, koyu çay da reflüyü artırır.`` Yücesoy,
turşu ve yağda kızartılmış yemekler ile çiğ soğan,
sarımsak,
nane, turp, tere gibi sebzelerin de fazla tüketildiğinde rüflüyü artırdığını kaydetti.
Bitki çaylarının da reflüye neden olduğunu anlatan Yücesoy, ``Bitkisel çaylar tamamen masum değildir. `Her bitkisel çay zararsızdır` diye bir düşünce yanlıştır. Adale gevşetici özelliği bulunan, kadınlık hormonu içeren bitkisel çaylar var. Bunlar karaciğere, mideye dokunabilir, yemek borusunun çalışmasını bozabilir. Örneğin,
halk arasında yaygın olarak tüketilen
kuşburnu çayının adale gevşetici özelliği vardır. Bu reflüye neden olur`` dedi. Yücesoy,
ıhlamur ve papatya çayının mideyi rahatlatıcı etkisi olduğunu, bu nedenle rahatlıkla tüketilebileceğini bildirdi.