Sinir hastalıkları artıyor diye sinirlenmeyin
Dünya
Sağlık Örgütü, nörolojik hastalıkların yani sinir hastalıklarının dünyanın tüm ülkelerinde her geçen gün arttığını bildiriyor. Örgüte göre, her yaştan, her cinsten, her ırktan 1 milyar insanın
Alzheimer’dan
Parkinson’a,
felçlerden migrene, saradan multipl skleroza... türlü sinir hastalıklarıyla başı dertte. Her yıl 7 milyona yakın insan da bu hastalıklar yüzünden hayatını kaybediyor. Bunlar içinde özellikle Parkinson, Alzheimer gibi hastalıkların ve bunlara bağlı ölümlerin son 30 yılda önemli ölçüde arttığı ve üstelik giderek daha
genç yaşlarda ortaya çıkmaya başladığı biliniyor.
MODERN YAŞAMIN FATURASI MI?
Tabii, bu artış bir ölçüde tanı imkanlarının artmasına ve insanların daha uzun yaşamalarına bağlı olsa da, dünyanın gelişmiş ülkelerinde yapılan araştırmalar bu artışta başka faktörlerin de önemli rolü olabileceğini düşündürüyor.
Genetik faktörlerin etkili olabilmesi için yüzlerce yıl geçmesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, sinir sistemi hastalıklarındaki bu inanılmaz artışın
modern yaşamın bir faturası olabileceği görüşünü de dile getiriyorlar.
Suçlanan ise,
egzoz dumanı, endüstriyel atıklar, pestisitler, yani böcek ilaçları, tarım ilaçları ile kurşun, bakır gibi ağır metaller ve modern yaşamda kullandığımız ve sayıları her geçen gün artan çeşitli
kimyasal maddelerin neden olduğu
çevre kirliliği!
Evet, endüstride 80.000’den fazla kimyasal madde kullanılıyor ve üstelik de bunların çoğunun güvenilirliği konusunda yeterli bilgiye sahip değiliz. Araştırmacılar, insanlığın geleceğini tehdit eden iki önemli tehlikeden birinin global
ısınma, diğerinin ise çevre kirliliği olduğunu ısrarla vurguluyorlar.
Stres ve egzersiz azlığı da modern yaşamın olmazsa olmazlarından. Stres hormonlarının beyinde
hasar oluşturdukları ve bunun da Alzheimer gelişimini kolaylaştırdığını gösteren araştırmalar var. Buna karşılık düzenli yapılan egzersizin koruyucu etkileri olduğu konusundaki kanıtlar her geçen gün artmakta.
BESLENMENİN DE ROLÜ VAR
Sinir sistemi hastalıklarındaki bu artışın beslenme alışkanlıkları ile de ilgili olması söz konusu, çünkü
Avrupa ve
Amerika ile benzer çevre şartlarına sahip olan
Japonya’da bu hastalıklardaki artış Batı’daki kadar fazla değil. İlginç bir nokta da, gelişmiş ülkelere göç eden Japonların da bu artıştan paylarını alıyor olmaları. Bu da, diyetimizle ilgili özelliklerin de dikkate alınması gerektiğini düşündürüyor.
Gerçekten de bazı araştırmalar, antioksidanlardan ve balıktan zengin diyetin Parkinson ve Alzheimer’e karşı koruyucu etkileri olabileceğini göstermekte. Brokoli,
ıspanak, soya, baklagiller, ahududu,
zeytin yağı... en çok önerilen besinler.
Sigaranın ve kahvenin de bu hastalığın ortaya çıkmasını engelleyebileceği konusunda bilgiler varsa da, elbette kimseye sigara içmesini önermeyeceğiz. Çünkü, sigara aynı zamanda Alzheimer riskini artıran
hipertansiyon, felç ve
kalp-
damar hastalıkları için de risk yaratıyor.
Buna karşılık çok yağlı ve yüksek kalorili besinler,
alkol, tuz ve ise bu hastalıkların riskini artırıyor.
Önümüzdeki yıllarda Parkinson, Alzheimer ve
bunama ile ilgili sinir sistemi hastalıklarının ülkemizde de hızla artacağı kesin! Çünkü, giderek hem nüfusumuz yaşlanıyor ve hem de çevre kirliliği artıyor.
Sinir hastalıkları artıyor diye de sinirlenmeye hiç gerek yok. Diyetinizi gözden geçirin, bol bol egzersiz yapın, mümkün olduğu kadar
doğal ortamlarda yaşayın, stresten uzak durun.
Prof. Dr Ahmet Rasim Küçükusta -
Star Gazetesi