Bilirkişi
heyeti, Şeşen'in ölümüyle ilgili olarak yürüttükleri soruşturmayı tamamlayarak
raporunu hazırladı. Bilirkişi heyetinin raporunda Şeşen'in ölümünün,
Sema Hastanesi'nin kusuru veya
tedavideki eksiklikten kaynaklanmadığı belirtildi. Raporda, "Yanlış teşhis, yanlış müdahaleler, yanlış tedavi ve
ihmal nedeniyle Serhan Şeşen'in
beyin ölümüne sebebiyet verilmediği, müdahil hekimlerin herhangi bir sorumluluklarının da bulunmadığı, Özel Sema Hastanesi
enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Hülya Çaşkurlu ve nöroşirürji uzmanı Op. Dr. Gökalp Silav'ın Serhan Şeşen'in tedavisi sürecinde
yanlış teşhisleri, yanlış müdahaleleri, yanlış tedavileri ve ihmali davranışları nedeniyle ölümüne sebebiyet vermedikleri, Serhan Şeşen ve ailesine yönelik, tüm tedavi sürecinde kurumlar ya da müdahil hekimler tarafından etik yönden hatalı bir
uygulama ya da davranış sergilenmediği ortaya çıkmış bulunmaktadır." denildi.
Oğlunun yanlış tedavi nedeniyle hayatını kaybettiğini iddia eden
baba Burhan Şeşen, Sema Hastanesi'ni suçlamıştı. Sema Hastanesi ise konun medyada sıkça yer alması nedeniyle
Sağlık Bakanlığı'na başvurarak iddiaların incelenmesini istemişti. Baba Şeşen, Zaman'dan Nuriye Akman'a verdiği röportajda ise
hastanenin haklı çıkması durumunda özür dileyeceğini açıklamıştı.
Şeşen'in ölümü ile ilgili olarak
Sağlık Bakanlığı'ndan bir başmüfettişle
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi Hastanesi'nden bir
profesör,
Haydarpaşa Numune Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Nöroşirurji Kliniği'nden bir doçent, aynı hastanenin nöroloji Klinik şefi bir doçent, radyoloji klinik şef yardımcısı bir uzman doktor, Dr. Lütfi Kırdar
Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Klinik Şefi bir uzman doktordan oluşan bilirkişi heyeti incelemelerde bulundu.
Heyet tarafından hazırlanan rapor, Sağlık bakanlığı tarafından açıklandı. Raporda "Serhan Şeşen'in ölümüne neden olan hastalığının, ölümünden en az 2-3 hafta önce başladığını düşündürmüştür. 9
Kasım 2008 tarihinde başlayan tablo 27 Kasım 2008 tarihinde ense sertliğinin ortaya çıkmasıyla yapılan lomber ponksiyon sonucunda bakteriyel
menenjit olarak değerlendirilmiştir. Takiben yapılan kranial BT'de frontal apse ve menenjit bulguları görülerek tablonun hızlı seyreden bir "Frontal Apse Ve Menenjit"e bağlı olduğu görülmüştür. Uygun tedaviye rağmen şiddetli beyin ödemi neticesinde gelişen
beyin ölümü nedeniyle hasta kaybedilmiştir." İfadelerine yer verildi.
Serhan Şeşen'e yanlış teşhis konulduğu yönündeki iddiaların da değerlendirildiği raporda, bu yöndeki açıklama ve değerlendirmelerin gerçeği yansıtmadığı ortaya kondu. Raporda iddialarla ilgili olarak şu ifadelere yer verildi: "Serhan Şeşen'in hastalığı süresince gerek Özel
Kadıköy Şifa Hastanesi, gerekse Özel Sema Hastanesi'ne yaptığı başvurularda hastayı gören hekimlerin hepsinin, o anki mevcut klinik tablo ve laboratuar bulguları ışığında, hastanın ölümüne neden olan hastalığın tipik klinik bulguları o esnada tam yerleşmediğinden, koydukları teşhislerin, teşhis hatası olarak nitelendirilemeyeceği düşünülmüştür. Yanlış müdahaleler, yanlış tedavi ve ihmal iddiası ile ilgili olarak Serhan Şeşen'in beyin ölümünün gelişmesinde tedavi sürecine katılan hekimlerin bir ihmalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Beyin ölümünün gelişmesinden hızlı seyreden ilerleyici beyin apsesi ve menenjit sorumlu görülmüştür."
Bilirkişi heyeti, iddiaları etik açıdan da inceledi. Doktorların etik yönden kusur veya ihmalinin bulunmadığı vurgulanan raporda, "Beyin cerrahı Op. Dr. Gökalp Silav ve nöroloji uzmanı Dr. Dursun Dama'nın hastayı görmemeleri ve muayene etmemeleri konusunda bir etik kusur ve ihmal yoktur. Hasta yoğun
bakım hekimlerinin takip ve tedavisi altında iken, ilgili hekimlerin daveti olmadan dışarıdan bir hekimin hastaya müdahil olması etik bir davranış değildir." dendi.
Raporun sonuç bölümünde ise şu ifadelere yer verildi: "Merkezi sinir sistemini tutan ve son derece ağır seyreden beyin apsesi hastalığının genel olarak ölümcül seyretmesi olasılığı mevcuttur. Bu hastalıktan kurtulma olasılığı ancak
erken dönemde, nörolojik bulguların çok ilerlemediği dönemde saptanması halinde mümkündür. Bu nedenle, eğer erken dönemde BT veya MR gibi görüntüleme yöntemleri ile net bir tanı konabilirse, hastalık genel durum bozukluğu ortaya çıkmadan tanınabilirse, hastanın yaşama şansının daha yüksek olabileceği bilinmektedir. Hasta geriye dönük olarak değerlendirildiğinde, hastanın bulgularının atipik ve gecikmiş olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Bu bulgular ile seyir sırasında kendisini muayene ve tedavi eden hekimlerin ortalama şartlar altında bundan başka bir uygulama yapmaları beklenemez. Yanlış teşhis, yanlış müdahaleler, yanlış tedavi ve ihmal nedeniyle Serhan Şeşen'in beyin ölümüne sebebiyet verilmediği, müdahil hekimlerin herhangi bir sorumluluklarının da bulunmadığı, Özel Sema Hastanesi enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Hülya Çaşkurlu ve ve nöroşirürji uzmanı Op. Dr. Gökalp Silav'ın Serhan Şeşen'in tedavisi sürecinde yanlış teşhisleri, yanlış müdahaleleri, yanlış tedavileri ve ihmali davranışları nedeniyle ölümüne sebebiyet vermedikleri, Serhan Şeşen'in ve ailesine yönelik, tüm tedavi sürecinde kurumlar ya da müdahil hekimler tarafından etik yönden hatalı bir uygulama ya da davranış sergilenmediği ortaya çıkmış bulunmaktadır."
Serhan Şeşen, menenjit nedeniyle 3
Aralık 2008'de hayatını kaybetmişti. Önce Kadıköy'de özel bir hastaneye giden Şeşen'e sinüzit tanısı konularak ayaktan tedavisine başlanmış, hastalığının ilermesi üzerine ise Özel Sema Hastanesi'ne başvurmuştu. Ancak hastanede yapılan bütün müdahalelere rağmen Şeşen kurtarılamamıştı. Sema Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İlyas Akdemir, Şeşen'in hastalığının son evresinde kendilerine geldiğini, yapılması gereken her şeyin sırasıyla yapıldığını ancak hastalığın gidişatına engel olunamadığını açıklamıştı.
(CİHAN)