Çetingüç, başta
beslenme düzensizliği (
seyahat ishali), yüksek irtifadaki basınç değişimleri, kıtalararası uçuşlar, kabin havasından geçen hastalıklar,
psikolojik ve psikiyatrik sorunlar, kozmik ışınlar, yorgunluk ve ilaç kullanımının
pilotlar üzerinde daha fazla etki gösterdiğine dikkat çekti.
Muzaffer Çekingüç, 1. Pilotlar Çalıştayı’nda ‘pilotların meslek hastalıklarına’ ilişkin bir sunum yaptı. Havacılık Tıbbı Derneği Başkanı, meslek hastalıkları ile baş etmede
havacılık organizasyonlarının gerekli düzenlemeleri yapma şartı olduğunu belirterek, “Ancak asıl sorumluluk birinci derecede pilotun kendisindedir. Sigara kullanmayan, uçuş günlerinde
alkol almayan, diyet ve ilaçtan imtina eden, uçuş aralarında
spor-egzersiz yapan, istirahat ve beslenmesine özen gösteren pilotlar meslek hastalıklarından kendilerini büyük ölçüde korumuş olacaklardır.” dedi.
Pilotların meslek hastalıklarından korunmaları için ikinci önlemin ‘uçuş doktoru’ desteği olduğuna işaret eden Çekingüç, “Pilotun uçuşla ilgili veya ilgisiz her türlü sağlık sorunlarında, uçuş doktorları
sisteme dahil edilmelidir. Belli aralıklarla hastanelerde periyodik muayeneler yaptıran pilotun, yorgunluk ve stres gibi gündelik sağlık sorunları uçuş doktorlarınca takip edilmeli.” izahını yaptı.
PİLOTLARIN HASTALIKLARI…
Doç. Dr. Muzaffer Çekingüç, pilotların en sık yakındıkları rahatsızlıkların başında; özellikle uzun menzilli uçuşlarla farklı ülkelere gidip değişik
gıda kaynaklı ‘beslenme düzensizliği’ geldiğini belirtti. Çekingüç, “Gidilen
bölgenin
otel ve restoranlarında, farklı
baharat ve yağlar içeren
yiyecek-içecek kaynaklı
besin zehirlenmeleri (seyahat ishalleri) en riskli durumdur. Hareketsiz biçimde kokpitte oturup görev yapmanın, fazla kalorili ve yağlı yemekler yemenin uzun süreçte hiperlipidemi, hiperglisemi, kilo alımı,
kalp-
damar hastalıkları ve Tip-2 diyabet ile sonuçlanma riski var. Yetersiz beslenme durumları ise hipoglisemi yoluyla zihinsel ve bedensel performans kaybına yol açabilmektedir.” bilgisini verdi.
Sık sık kıtalararası uçuşlar yapan pilotların saat farklarından dolayı günlük biyolojik ritimlerinin bozulduğunu kaydeden Çetingüç, jet-lag’ın
sivil uçuş ekipleri için neredeyse rutin olduğunu belirtti. Çetingüç, pilotların karşılaşabildikleri diğer rahatsızlıkları da şöyle sıraladı: “
Yorgunluk, kozmik radyasyona bağlı
kanser, kabin havasından geçen mikrobik hastalıklar, bölgelerde sıtma, veba,
kolera, tifo gibi tropikal bölge hastalıkları, basınçlama sistem arızası veya bir kabin parçasının kopması yüzünden basıncın ani değişmesiyle gelişen dekompresyon hastalıkları ve hipoksi, dizoryantasyon ve illüzyonlar, bel sırt ve
boyun ağrıları, psikolojik stres, ailevi, sosyal,
ekonomik veya kişilerarası ilişki problemlerinden kaynaklanan psikiyatrik hastalıkları, yan etkileri yüksek ilaç kullanımı, yer koşullarında
kontrol altına alınabilen
tansiyon düşmesi, migren, baş dönmesi, alerji, besin zehirlenmesine bağlı
kusma ve ishal, uyku bastırması, ateş yükselmesi, gökyüzünde pilotun doğru karar vermesini engelleyebilir.”