Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı
öğretim üyesi Doç. Dr. Murat
Kasap, AA muhabirine, 2007 yılında kurulan KABİ'de ciddi bir altyapıya sahip olduklarını belirterek, hücrelerdeki protein profillerini ortaya çıkardıklarını söyledi.
Kasap,
hastalıklı hücreleri, sağlıklı hücrelerle karşılaştırma ya da hastalıklı hücreler ile
biyolojik sıvılardan elde edilen protein profillerini, sağlıklı hücreler ya da sağlıklı biyolojik sıvılardan elde edilen protein profilleriyle karşılaştırdıklarını ve hastalığın molaküler mekanizmasını anlamaya çalıştıklarını ifade etti.
Nörodejeneratif hastalıklar başta olmak üzere 3 temel alanda araştırma hedefleri bulunduğuna değinen Kasap, şu bilgileri verdi:
''Özellikle parkinson hastalığı çalıştığımız alanlardan birisi. Erken başlayan parkinson hastalığıyla ilgili çalışıyoruz. Bu hastalık ortaya çıktığında beyindeki
motor neronların yaklaşık yüzde 70'i kaybedilmiş oluyor. Dolayısıyla uygulanan
tedavi, semptomatik yani önleyici olmuyor.
Parkinson hastalığını önceden tespit edebilmek ve gerekli önlemleri nöronlar kaybedilmeden alabilmek için çalışıyoruz. Parkin adı verilen bir protein var, onunla çalışıyoruz. Serumdan, kandan bu hastalığı tespit edebilme ve hastalıkla olan ilişkisini kurabilme yönünde çalışmalarımız devam ediyor. Bu alanda farklı projelerde de çalışmalarımız devam edecek. Genel olarak açıklamak gerekirse, hastalığın semptomları çıkmadan teşhis, tetkik edebilme ve tedaviye yönelik önlemler alabilme amacıyla bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz.''
Yalnızca genetik değil, çevresel faktörlere bağlı olarak da gelişen parkinsonun gizemli bir hastalık olduğuna işaret eden Kasap, bu hastalıkla ilgili pek çok üniversitede çeşitli çalışmalar yürütüldüğünü kaydetti.
KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARI
Kasap, bir diğer araştırma alanlarının ise
kök hücre olduğuna dikkati çekerek, Kök
Hücre ve Gen Tedavi Merkezi ile yürüttükleri ortak çalışmada kök hücredeki farklılaşmanın moleküler mekanizmasını anlamaya çalıştıklarını dile getirdi.
Kasap, şöyle devam etti:
''Kök Hücre ve Gen Tedavi Merkezinde kök hücre izolasyonları yapılıyor ve izole edilen kök hücreler değişik hücre tiplerine farklılaştırılıyor. Diş pulpasından izole ettiğimiz mezenkimal kök hücreleri, osteojenik olarak farklılaştırıp, moleküler mekanizmasını anlamaya çalıştık. Organel seviyesinde kök hücreleri inceledik. Endoplazmik retikulum, mitakondri ve golgi organelindeki değişikliklere baktık. Golgi organelinin farklı bir dağılım gösterdiğini, farklılaşma öncesi ve sonrasında aynı olmadığını, hem morfolojik olarak hem de protein kontenti olarak farklı olduğunu gösterdik. Vardığımız sonuç itibariyle yeni bir farklılaşma markeri ortaya çıkardık. Bu buluşu genetik kongresinde sunacağız.''
KALP HASTALIKLARININ ÖNCEDEN TETKİKİ
Kardiyolojik hastalıklarla ilişkili çalışmalar da yaptıklarına değinen Doç. Dr. Murat Kasap, kalbin etrafını saran perikard zarın ürettiği perikard sıvısının proteomiks metodolijisini kullanarak protein profilini incelediklerini bildirdi.
''Ön çalışma niteliğinde ama tetkik konulamayan, perikard ile ilgili bir
takım kalp rahatsızlıklarında tetkike yönelik çalışmalar yapıyoruz'' diyen Kasap, şunları kaydetti:
''
Laboratuvar ortamında yaptığımız çalışmalar ileride kliniğe yansıyacaktır. Bunlar uzun soluklu, hem tetkik hem de tedavi açısından beklentilerimiz olan çalışmalardır.
Geçenlerde bir hastamızın perikard sıvısı, tetkik konulamadığı için 'Acaba bu hasta neden ekstra perikard sıvısı üretiyor?' diye bize gönderildi. O perikard sıvısından yaptığımız protein profillemesinde diğer kontrollere göre farklı bir protein profili gördük. Bu hastaya özel bir takım protein ekspresyonları var. Tetkike yönelik, hangi proteinler perikard sıvısının fazla miktarda üretilmesini sağlıyor? Bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Perikarddan ayrı olarak kalp
dokusundan yaptığımız çalışmalar var. Kalp krizi geçiren hastalarımızda, 'acaba neler kalp krizini tetiklemiş olabilir?' onları da anlamaya çalışıyoruz. Kalp krizinin bir çok nedeni biliniyor, biz bilinmeyenleri araştırmaya çalışıyoruz. Sebebi bilinmeyen ya da önceden tetkiki mümkün olmayan hastalıkları, daha ortaya çıkmadan bir biyolojik sıvıdan, kan ya da doku örneğinden protein profillemesi yaparak ileride oluşup oluşmayacağını öğrenmeye çalışıyoruz.''
-GEN ÜZERİNDEKİ MUTASYONLARI BELİRLEME-
Kasap, laboratuvarlarında yapılan klonlama çalışmalarına ilişkin de şunları söyledi:
''Gen düzeyinde bakteri ve kompleks organizmaların klonlanmasını yapıyoruz. Bir çok hastalığın kaynağında mutasyonlar olduğu için gen üzerindeki mutasyonları belirlemeye çalışıyoruz. Geni önce klonluyoruz, dizisini çıkarıyoruz, mutasyonu belirliyoruz. Daha sonra klonladığımız geni vektör üzerine koyup tekrar hücre içine atarak hücrenin üzerindeki etkisini araştırıyoruz. Mutant geni, tekrar hücre içine koyup, proteine çeviriyoruz, sonra bu proteinin etkisini araştırıyoruz. Hücrenin büyümesine etkisi oluyor mu? Başka metabolik faaliyetlerini bozuyor mu? Bu mutasyon neden bir hastalığa sebep oluyor?''
Kasap, çalışmalarının henüz
erken aşamada olduğunu, sonuçların ancak önümüzdeki yıllarda alınabileceğini sözlerine ekledi.