ABD'nin
Teksas eyaletindeki
Houston Baylor Koleji Tıp Fakültesi'nden David Eagleman, "genellikle insanların bir
kaza anında olayların yavaş meydana geldiği izlenimine kapıldığını" belirtti.
Eagleman ve ekibi, araştırmaya katılmak için
gönüllü olanların 45 metre yükseklikten yerdeki brandaya atlamalarını istedi.
Araştırmacılar ilk olarak, atlamadan önce, bazı katılımcılara, diğer katılımcıların
atlayışını izletti ve kronometreyle ölçtürdü. Böylece, olayın "gerçek zamanıyla" ilgili fikir sahibi olmaları sağlandı.
İkinci aşamada katılımcılardan, kendileri atlamadan önce yüksek bir yerden düştüklerini hayal etmeleri, atladıkları anda kronometreyi başlatarak brandaya düştükleri anda durdurmaları istendi. Bu katılımcılar daha sonra gerçekten atladığında ölçümler araştırmacılar tarafından yapıldı. Atladıktan sonra, bu atlayışı tekrar hayal etmeleri ve ölçmeleri istenen katılımcılar, hayal ederek yaptıkları ölçümde atlayış süresini yüzde 36 daha uzunmuş gibi aktardı. Oysa atlayış süresi gerçekte 3 saniyeydi.
Eagleman, "Zamanın akışını yavaşlatarak çok daha hızlı ve etkili hareket eden Matrix filminin kahramanı Neo gibi olmadığımızı gördük. Katılımcılar düşüşlerinin gerçek zamandan çok daha uzun sürdüğünü sandı" dedi.
Travmatik olaylar anında beynin amigdal adı verilen bölümünün daha aktif olduğu, bunun da hafızanın gücünü artırdığını söyleyen Eagleman, "ürkütücü olayların daha zengin ve yoğun anılarla bağdaştırıldığını, bir olay hakkında ne kadar çok anı varsa bu olayı o kadar uzun sandığımızı" söyledi.
Araştırma Public Library of
Science One dergisinde yayımlandı.
AA