Yılmaz
Polat, yaptığı açıklamada,
mide kanserinin kontrolsüz ve hızlı şekilde bölünmeye başlamış anormal bir hücrede başladığını, hastalığın kendine özgün özel bir bulgusunun olmadığını aktardı.
Polat,
mide kanserinin sindirim sistemi kanserleri içinde en sık görülen tür olduğunu, tüm kanserler içinde; erkeklerde akciğer kanserinden sonra 2. sırada, kadınlarda ise meme ve akciğer kanserinden sonra 3. sırada yer aldığını ifade etti.
Polat, şunları kaydetti: "Aşırı bölünme ile sayıları artan anormal (kanser) hücreler
tümör dediğimiz kitleyi oluşturur. Etraf dokulara ve organlara yayılıp onları sıkıştırıp fonksiyonlarını bozabilirler.
Hastalık ilerledikçe lenf ve kan damarları yoluyla uzak organlara yayılıp metastaz dediğimiz kitlelere neden olurlar. Ülkemizde kanser
kayıt sisteminin yeni olması nedeniyle elimizde net rakamlar olmamakla birlikte yılda 30 bin civarında yeni mide kanseri vakasının olduğu tahmin edilmektedir. İstatiksel olarak
ülkemizin
doğu bölgelerinde ve özellikle Van ve
Diyarbakır illerinde görülme oranı yüksektir."
Mide kanserinin, ağrı, yanma, şişkinlik,
erken doyma, dolgunluk hissi, iştahsızlık,
halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı gibi bulgular taşıyabileceğini belirten Polat, "Tümörün midenin girişini, yemek borusuna yakın kısmını tuttuğu olgularda yutma güçlüğü, midenin çıkışını tutup tıkanmaya neden olduğu hastalarda bulantı ve
kusma sıklıkla görülür."
Mide kanseri için risk faktörlerine de dikkat çeken Polat, "Mide kanserine geç teşhis konulduğunda hızlı seyreden ve sıklıkla hastayı ölüme götüren bir hastalık olduğundan
erken tanı çok önemlidir. Dünyada mide kanserinin en sık görüldüğü ülke olan Japonya'da erken tanı ve
tedavi sayesinde mide kanserine bağlı ölümlerin azaldığı görülmüştür." diye konuştu.
Mide kanserinin erken tanısında endoskopinin çok önemli bir rol oynadığını vurgulayan Polat, konuşmasına şöyle devam etti: "Endoskopik olarak midenin incelenmesi ve
şüpheli görülen lezyonlardan biyopsi alınarak bu biyopsi materyalinin patolojik incelenmesi ile tanı konulur. Ultrason ve
tomografi ile hastalığın diğer organlara yayılıp yayılmadığına bakılır. Mide kanserinin tedavisinde cerrahi ilk sırada yer alır. Tümörün yerleşimine göre midenin tamamı veya bir kısmı alınabilir. Cerrahi tedavinin yanı sıra ilaç tedavisi (kemoterapi) ve ışın tedavisi (radyoterapi) uygulanabilir."