Sizce
Çanakkale domatesi diye satın aldığınız domates gerçekten Çanakkale'de mi yetişiyor?
Salihli kirazı mı yediğinizi sanıyorsunuz? Meyve ve
sebzeler, tezgâhlarda yazdıkları yerlerden mi geliyor? Sorunca öğrendik meğer çakma
meyve ve sebze tüketiyormuşuz.
Sabahın ilk saatleri, sebze halinde çalışanlar için mesailerinin son anları demek. Gözleri kızarmış, bedenleri yorulmuş belli ki. Birçoğumuz kahvaltı sofrasındayken onlar evlerinin yolunu tutuyorlar.
İstanbul'da meyve ve sebze haline her gün binlerce kamyon girip çıkıyor. Tonlarca meyve ve sebze indiriliyor.
Marketlere ve
pazarlara dağıtılıyor. Tokat'tan gelen domatese, daha meşhur ve makbul olduğu için "Çanakkale domatesi" etiketi yapıştırılıyor. Halbuki Çanakkale'de yanlış
ilaçlama sebebiyle artık domates yetiştirilemiyor.
Kabak
karpuzu orijinal diye pahalıya satıyorlar
Bilenler bilir kirazın en lezzetlisi Salihli kirazıdır.
Manisa Salihli'de yetişir.
Körfez kirazı da iyidir, ama makbulü, biraz pahalı da olsa Salihli'den gelir. O yüzden marketler ve pazarcılar Körfez kirazını 'Salihli' diye satar. Birinin haldeki fiyatı 1 lira, diğeri 1,50 lira. Markette ve pazar tezgâhında fiyatı 3,50 liraya çıkıyor. Patlıcan mesela. Şu anda pi
yasada 50 cins
patlıcan var. Fiyatları ise halde 50
kuruş ile 1,5 lira arasında değişiyor. Tüketici ise 10,5 lira arasında değişen fiyatlardan satın alıyor. Üstelik çoğu yerde 50 kuruşluk patlıcan iyi cins diye satılıyor.
Bayrampaşa Sebze ve Meyve Hali'nin emektarlarından Hayati Keleş, buna "haksız
kazanç" diyor. Keleş, dile kolay 50 yıldır yaş meyve-sebze üretiyor ve satıyor. Baba mesleğini icra ediyor. ODTÜ'den ve İstanbul Hukuk Fakültesi'nden terk. Vatandaşın meyve ve sebzede kandırıldığını söylüyor. Bunun için 'izlenebilirlilik yasası'nın acilen yürürlüğe girmesi gerektiğini vurguluyor. Ancak bu yasa ile satın alınan kirazın gerçekten Salihli kirazı mı olduğu, domatesin Çanakkale'de mi yetiştirildiği, karpuzun
Adana mı yoksa
kabak aşısı yapılmış
Trakya karpuzu mu olduğu anlaşılabilirmiş. Çünkü birçok satıcı, mesela iyi kalite patlıcan ile
ucuz patlıcanı alıp tezgâhta karıştırıyor ve
tüketiciye pahalıya satıyor. Bunu sadece pazarcılar yapmıyor. Büyük marketler de öyle. Nitekim hal esnafı olarak bir gün marketlerden noter huzurunda sebze ve meyve almışlar. Bu ürünlerin halden çıkış fiyatı ile market fişlerindeki fiyatlarını karşılaştırmışlar. Basının da hazır bulunduğu karşılaştırmada ürünlerin halden çıkış fiyatlarının yüzde 700 ile 1700 daha fazla satıldığı sonucu çıkmış.
Peki, tüketici yasa yürürlüğe girene kadar satın alacağı karpuzun gerçekten Adana karpuzu olup olmadığını,
kayısının
Malatya'dan mı geldiğini nasıl anlayabilir?
Keleş, tatmadan çok zor olduğunu söylüyor. 50 yıllık esnaf olmasına rağmen kendisi için de bu geçerliymiş. Keleş'e göre meyve ve sebzelerin lezzetini çeşidinden çok, yetiştiği
toprak etkiliyor. Bunu şöyle örneklendiriyor: "
Finike bölgesinde yetişen portakalın aroması diğerlerinden çok farklı ve güzel. Finike'de de üç köyden oluşan Çaldır bölgesinin portakalı çok daha güzel. Bölgenin iklim ve toprak özellikleri meyvenin aromasını etkiler. Az ve özel bir lezzet olduğu için Finike portakalı, özellikle de Çaldır'ın Finike'si daha pahalı. Kayısı mesela. Malatya'nın kayısısı piyasanın en iyisi. Şekerli ve lezzetli.
Iğdır'ın kayısısı Malatya kayısısı kadar lezzetli değil, fakat 25 kilometre ötesindeki
Kağızman'da yetişen kayısılar Malatya kayısısından daha lezzetli ve makbul. Iğdır kayısısı 1 lira ise Kağızman kayısısı 3 lira. Biraz daha kırmızı olan Kağızman kayısısını tatmadan ayırt etmek zor."
Bursa şeftalisi Çanakkale'den geliyor
Bundan 10 yıl öncesine kadar şeftali dendi mi akla Bursa gelirdi. Uçsuz bucaksız şeftali bahçelerinde yetişen
şeker-
şerbet şeftaliler bütün ülkeye yeterdi. Hâlâ şeftali dendi mi Bursa akla geliyor. Fakat artık Bursa bir sanayi kenti. Şeftali bahçeleri azaldı. Neredeyse yetiştirdikleri şeftali kendilerine yetmeyecek. Talebi karşılamak için Çanakkale'den Bursa şeftalisi getirtebilirler. Tıpkı
Türkiye genelinde satılan Bursa şeftalilerinin Çanakkale'de yetiştirildiği gibi. Çanakkale başta olmak üzere
Marmara Denizi'nin güney kıyılarındaki iller özellikle
Yalova, Türkiye'nin şeftali ambarı oldu.
Fasulyenin hası nasıl anlaşılır?
Ayşekadın fasulyesi yumuşaktır, esneyebilir, çok taneli olmaz. Çabuk pişer. Lezzetli olduğu için yemeğeet katmaya gerek kalmaz. Su, tuz ve yağ yeter. Ayşekadın fasulyesinin içi daha dolgun olanlarına boncuk fasulye deniyor. Boncuk fasulye en makbul fasulyedir. Diğerlerinden daha pahalı. Sert ve taneleri büyük olan fasulyeler iyi değil. Piyasada çoğunlukla bunlar ayşekadın veya boncuk fasulye diye satılıyor. Fasulye, yaz
erken başladığı için önce
Antalya ve civar illerden geliyor, sonra İzmir'den, şu sıralarda ise
Samsun,
Amasya bölgesinden geliyor. Boncuk fasulyenin iyisi de burada yetişiyor. 5-10 gün içinde Samsun'daki mahsul de bitecek.
Karpuz tadında kabak yiyoruz
Kurak iklimlerde çok sulanmadan ve gübrelenmeden yetiştirilen karpuzlar lezzetli oluyor. O yüzden
Diyarbakır ve Adana karpuzları makbul. Doğal yollarla büyüyen karpuzlar 4-5 kiloda olgunlaşıyor. Kabukları da ince. Çok büyük ve kalın kabuklu karpuzlarakabak aşısı yapılıyor veya ilaçlanıyor. Tadı biraz daha yavan oluyor. Son yıllarda özellikle Marmara ve
Karadeniz Bölgesi'nde Adana-Diyarbakır karpuzu diye kabak aşısı yapılan Trakya karpuzları satılıyor.