Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekinokok
hastalığının, insan ve
hayvan sağlığını etkileyen,
ekonomik kayıplara yol açan ve bugüne dek güncelliğini ve önemini devam ettiren
paraziter hastalıklardan biri olduğunu kaydetti.
Bu hastalığın Türkiye'de 1861 yılından bugüne dek bilinmesine rağmen, ''mücadele eksikliği, önemsememezlik ve bilinçsizlik'' gibi nedenlerden dolayı
halk sağlığı sorunu olarak devam ettiğini ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:
''
Hastalık, insan ve hayvanlarda dokusal ve hücresel hasarın yanında önemli fonksiyonel bozukluklara ve
ölüme neden olabilmektedir. Özellikle Kurban bayramlarında denetimsiz ve bilinçsiz yapılan hayvan kesimleri sonucunda ekinokok ile enfekte iç organlar çevreye rastgele atılmakta ve başta
sokak köpekleri olmak üzere tüm köpekler tarafından kolaylıkla ulaşılabilir hale gelmektedir. Unutulmamalıdır ki enfekte bir köpek, dışkısıyla tüm şehri hasta edebilecek kadar yumurta saçabilmektedir.''
Yıldırım, insanlarda
yaşam süresinin uzunluğuna bağlı olarak
kistlerin büyük boyutlara ulaşabileceğini, yaptığı basınç ve tıkama etkisi sonucu da çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirterek,
küçük kistlerin de böbrek,
kalp, pankreas, merkezi sinir sistemi, göze ve uzun
kemiklerin
ilik boşluğuna yerleşim gösterdiği durumlarda, yaptığı basınç sonucu kısa sürede klinik belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabileceğini anlattı.
-ANİ ÖLÜMLER GÖRÜLEBİLİR-
Klinik belirtilerin kistin yerleştiği yere göre değiştiğine dikkati çeken Yıldırım, şu bilgileri verdi:
''Karaciğerdeki kistler sarılığa ve sindirim bozukluklarına (ishal, iştahta azalma), akciğerdeki kistler kronik bronş-akciğer iltihabı semptomlarına, kalpteki kistler kalp yetersizliğine,
beyindeki kistler beyin iltihabına, kemiktekiler
iskelet bozukluklarına, topallık ve kendiliğinden kemik kırılmalarına neden olur. Ağır enfeksiyonlarda anemi ve
zayıflama gibi genel belirtiler de ortaya çıkar. Vurma,
çarpma, düşme ve
operasyonlar sırasında, çoğu durumda kistin patlaması sonucu genellikle anaflaktik şok gelişir ve ölüm görülebilir. Anaflaktik şokun oluşmadığı durumlarda kist sıvısı ile birlikte dağılan her bir parazit başçığından yeni bir kist meydana gelebilir. Bu durum klinik tablonun çok ağırlaşmasına neden olur. Özellikle hastalığın tedavisinin cerrahi yöntemlerle yapılması ve genelde birden fazla operasyon gerektirmesi insan sağlığını olumsuz etkilemekte aynı zamanda hem ekonomik açıdan hem de iş gücü kaybı açısından önemli sorunlara yol açmaktadır.''
Ara konak görevi gören
koyun,
keçi ve sığır gibi hayvanlarda ekinokok kistlerinin daha çok
karaciğer ve akciğerlere yerleşim gösterdiğini ve bu organları kullanılmaz hale getirerek
gıda sektöründe ciddi ekonomik kayıplara yol açtığını dile getirerek, ''Ülkemiz nüfusunun önemli bir kısmı kırsal alanda yaşamakta ve çiftçilikle uğraşmaktadır. Bu nedenle köpek-koyun döngüsünde insanların bu parazitlere maruz kalma riski oldukça yüksektir'' dedi.
-''SOKAK KÖPEKLERİ KAYIT ALTINA ALINMALI''-
Yıldırım, sokak köpeklerinin
kayıt ve
kontrol altına alınması, barınaklarda tutulması, kimliklendirilmesi, aşı ve paraziter
ilaçlama durumunu gösteren tasmaların kullanılması ve rutin takiplerinin yapılmasının sağlanması gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Özellikle köpek sahipleri, hayvancılık yapanlar, mezbaha çalışanları, kasaplar ve çiftçiler başta olmak üzere yöre halkının hastalık hakkında bilinçlendirilmesi gerekir. Bunun yanında kasaplık hayvanların yalnızca mezbahalarda kesilmesi, bilhassa
kurban bayramında kurbanlık hayvanların kesimlerinde sanitasyon ve
hijyen kurallarına azami özen gösterilmesi, kesim alanlarının mutlaka veteriner hekim kontrolü altında olması, kesim sonrası kistli organların uygun biçimde
imha edilmesi, mezbaha çevrelerine köpeklerin gelmesinin önlenmesi, ölen hayvanların cesetlerinin uygun biçimde imhası ve en önemlisi de
Avrupa Birliği ile uyum çerçevesinde ekinokok ile ilgili direktiflerinin hayata geçirilmesi ve bu noktada ihtiyaç olan kontrol programı için ulusal yasaların çıkarılması gerekmektedir.''
AA